Black Kolejinde gün tam hızıyla devam ediyordu, birinci sınıflar ortama adapte olmaya çalışırken öğretmenlerde seri bir şekilde öğrencilerin itirazını görmezden gelerek ders işliyorlardı. Sirius güç bela bir şekilde Melisa'nın elinden kaçmış ejderha meyveli smoothiesini içmeye gitmişti. James ise onun kadar şanslı değildi, Melisa onu tüm gün gözünün önünde tutarak okuldan herhangi bir şekilde kaçmasını engellemişti.
Okul duvarlarında yankılanarak yükselen zil sesi, öğle yemeği molasının başladığını bildiriyordu. James bitik bir halde elindeki kitapları öğretmenler masasının üzerine fırlatarak kendini sandalyelerden birine attı. O sırada odada bulunan din öğretmeni Voldemort elindeki tespihi parmakları arasında döndürürken yan bir gözle genç adama baktı, sıkıntılı görünüyordu. Takkesini düzelterek oturduğu yerden kalkıp James'in yanına ilişti.
"Neyin var mübarek?"
James başını iki yana salladığında Voldemort onun hemen yanında bulunan sandalyelerden birine çöktü.
"Ya neyim olacak allah aşkına Voldi, Sirius okuldan firar etti, bende tam onunla kaçacaktım ki Melisa beni bastı ve gitmeme engel oldu. Hayata bak! Adam okulun sahibi istediği zaman çıkıp gidiyor, biz sabah akşam ders anlat, hayat mı be bu?"
Voldemort içinden bir tövbe çekip kaşlarını çattı.
"Öyle deme mübarek, allahın gücüne gider. Şükret, isyan etme."
James ona ciddi misin bakışları atarken söylendi.
"Doğru hocam, herkesin bir eksiği vardır elbet. Benim param ve keyfim, senin de burnun."
Voldemort sinirle ayaklandı.
"Bre gafil, bozacaksın benim mübarek ağzımı!" James ise bıyık altından gülerek elini salladı.
"Tamam hocam tamam, özür dilerim sen çok haklısın." Voldemort tam ağzını açmış bir şeyler söyleyecekken içeriye okulun Kimya hocası olan Lily girmişti. James kadının geldiğini fark eder etmez bir hışımla ayaklanarak üstüne çeki düzen vermiş Voldemort'u da kolundan çekerek odanın herhangi bir yerine doğru itmişti.
"Oo Lily Hanım günaydınlar efendim! Denk gelip görüşemedik hiç."
Lily genç adama samimiyetsiz bir şekilde gülümseyerek evrak çantasını masanın üzerine bıraktı.
"Yalnız öğlen oldu." dediğinde James yavşak bir gülümsemeyle masaya dayanmış, kollarını göğsünde bağlamıştı.
"Benim günüm sizi görünce aydınlanıyor." dediğinde tam da o sırada öğretmenler odasının kapısı çalınarak aralandı, James gelen kişiyi tanıyordu. En sevdiği öğrencilerden biriydi, genç çocuğun ortalama bir boyu vardı, uzun saçlarını toplamayı denese bile bir kaç tutamı saç tokasından firar ederek ensesine dökülüyordu. Çocuğun biraz James'e tanıdık gelen bir siması vardı, fakat James Harry'nin tanıdıklardan kime benzediğini bir türlü çözememişti.
Çocuk gözleriyle kısa bir süre odayı taradıktan sonra görmeyi umduğu kişiyi bulmuş olacak ki odanın içerisine doğru ilerledi. Lily de çocuğu gördüğü zaman tatlı bir şekilde gülümseyerek çocuğa doğru ilerledi. Harry elindeki test kitabını aralamış ve kadına uzatmıştı.
"Anne şu sorulara bir bakabilir misin acaba?" dediğinde James beyninden vurulmuşa dönerek şaşkınlıkla dudakları aralandı. Lily ciddi bir ifadeyle kitabın sayfaları arasında gözlerini gezdirerek ara ara çocuğa bir şeyler anlatıyordu. Fakat James ne kadının sesini işitiyor ne de dediklerini algılayabiliyordu. Kafasında dönüp duran tek bir kelime vardı, 'Anne'.
"Tamamdır bunlar, matematik kısmı için babana git bir de o kontrol etsin ben bir kaç sorudan emin olamadım." dediğinde Harry kafasını sallayarak kitabı almış ve kadının yanağına tatlı bir şekilde öpücük bırakmıştı.
Tam bu sırada kapı tekrar açıldığında herkesin odak noktası yine oraya yönelmişti. Severus Snape mimiksiz ve soğuk bir ifadeyle odaya girmişti. Harry onu gördüğünde ufak bir gülümsemeyle annesine döndü.
"İyi insan da lafın üzerine geldi." dediğinde James kendini her an bayılacakmış gibi hissetmeye başlamıştı. Severus karısı ve oğluna katılarak sohbet etmeye başladığında James daha fazla odada duramayacağını anlamış ve bir hışımla odadan çıkıp kalabalık koridora girmişti.
Aynı zamanda cebindeki telefonu alarak, sinirle ekrana bir şeyler yazmaya başlamıştı.
James :
Ulan yavşak herif
Köpoğlu :
efndim
James :
Bil bakalım ne oldu?
Köpoğlu :
Noldu
James :
Hemen anlatayım.
Yine her zamanki gibi Lily'e yürüyordum ki yanımıza bir öğrenci geldi
Ve o öğrenci Lily'e ne dese beğenirsin?
Köpoğlu :
örtmenim?
James :
ANNE
LİLY' E ANNE DEDİ
LAN LİLY EVLİ MİYMİŞ?
Köpoğlu :
hee
o msele
knk ben sna sylemyi unuttm yhaa.s
Lily bizm mat hocsıyla evli
yni 20 snlk filn bi de
düşünebliyo musun
James :
Bana niye söylemedin it oğlu it
Köpoğlu :
rhmetli babamı karştrma bu işe
ayrca
yhaa cdden untmmuşm ama bebişimmmm
:*
*Köpoğlu kişisini engellediniz*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only Want You | Wolfstar
FanficSirius ve James bir gün eğlenmek için rastgele bir numaraya mesaj attılar. +9905*** : Güller kırmızıdır menekşeler mor En sevdiğim madendir bor Eğer tanışmak istiyorsan Please open the door