Ayın bizi aydınlatan ışığı haricinde gökyüzünü kaplayan kayın ağaçlarından dolayı orman zifiri karanlıktı. Kafeden ne kadar uzaktaydık, burası neresiydi hiç bir fikrim yoktu. Tek bildiğim bir simülasyonun içinde olmadığımdı. Sessiz kalmam onu rahatsız etmişti.- Korkudan dilini mi yuttun yoksa? Böyle sessiz bir şekilde ölmen hiç hoşuma gitmez, biraz muhabbet edelim ne dersin. Bak baş başayız eskisi gibi...
- Lara anlayamıyorum ne oldu sana, neden böyle davranıyorsun. Gözlerinde neden bana karşı bir öfke var, sana ne olmuş böyle bana karşı nefret dolusun. Sen böyle değildin. Biz birbirimiz için canımızı tehlikelere atardık. Neden böyle davranıyorsun?
- Kes! Her zaman aynı Lara'ydım. Bıdı bıdı bıdı... Yeter artık bu canım cicim ayaklarını bırak . Neden mi istiyorsun? Peki anlatırım tabi ki de sonuçta idam mahkumlarına bile son arzularının ne olduğu soruluyor değil mi. Hani sabah güçlerimin alınmasından bahsedilmişti ya, ha işte senin masalın benim de kabusum burada başlıyor. Küçükken güçleri ile doğan çocuklar güçlerini bilinçsizce ama ustaca kullanabilirler. Bir ustanın dahi yapamadığı tüm becerilere sahiptirler ta ki tüm duyuları gelişene kadar. İkimizin de daha ağzında dişleri bile olmadığı zamanlarda bizi oynayalım diye yan yana koyarlarmış.Senin gibi öyle dört elementimiz olmasa da sadece su gücüyle doğmuştum. Bir gün yine bizi yan yana koymuşlar, seninle oynarken su gücümü kullanıp vücudundaki suyu harekete geçirip seni boğmaya çalışmışım. Tüh ne yazık ki başarılı olamamışım. Ancak konsey bunu bilinçsizce yaptığımı bilse de bana güçleri alma cezası vermiş. Güçlerim alınmasına rağmen beni her ay yapılan konsey toplantılarına çağırırlardı. İşte en sıkıcı yer burası, orada hep seninle ilgili konular konuşulur "Ay çok güçlü", "Evet kurtuluşumuz onda" gibi bunaltıcı konuşmalar olurdu. Senden hep nefret ettim ve her geçen gün senin gücünün artması benimse senin yüzünden alınması sana olan nefretimi daha da büyük boyutlara ulaştırdı.
- Lara bunda benim ne suçum var. Konseyin yaptığı gerçekten çok üzücü. Ama gerçekten bana zarar vermiş bile olsan ben güçlerinin alınmasını istemezdim. Bilerek yaptığın bir hata değil ki. Bilerek yaptığını bile düşünmezdim hatta konseyle gidip konuşabilirim geri vermeleri için elimden geleni yaparım. Nefret sana hiç yakışmıyor, hadi gidelim beni çok korkutuyorsun.
Yanına gelip elini tutmamla beni geriye savurması bir oldu. O kadar güçlüydü ki onun kuvvetiyle yere kapanmıştım.
- Aslında sevgili Emi galiba sana bilerek zarar verdiğimi öğrendim. Ne tuhaf değil mi?
- Nasıl? Ama daha bir bebektim, bebektik demiştin bu nasıl olur. Hem sen savaşçı ve koruyucusun.
- Bak görüyor musun ben de senin gibi sanıyordum. Diyorum neden bu masum kıza zarar vermek istemişim ben, acaba neden? Aaa, buldum işte.. Savaşçıymışım ama koruyucu değilmişim meğer. Ne kadar ilginç değil mi bende öğrenince şaşırmıştım. Meğerse ben iblis soyundan geliyormuşum. Ailem ben doğarken senin gibiler yüzünden öldürüldüğü için beni sizin gibi iyilik sever melek gibi insanlar sahip çıkmış. Hastanede olan karışıklık yüzünden soyadım başka bir kimsesiz koruyucu bir soyadı ile karışmış ve beni evlatlık alan koruyucu ailem bağırlarına basmışlar. Ne kadar trajedik değil mi? Aslında sen ve senin gibileri öldürmek kanımda varmış. Siz benim ailemin canına katlettiniz asıl canavar sizsiniz.
- Yani başından beri iblis soyluydun. Peki bana daha önce neden zarar vermedin?
- Çünkü şimdiki gücüme ulaşamamıştım ve şu an gayet güçlüyüm. Sen ve senin gibilerin cezasını rahatça verebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keşfet
Science FictionOlağanüstü güç ve aşk... Emily aşkı ve kendini keşfetmeye başlarsa.