Issız bir sokakta tek başıma ilerlerken ''Lydia... Bizi dinle!'' diye bağırdı biri. Sesin arkadan geldiğini algılayarak, arkamı döndüm. Fakat hiç kimse yoktu. Sadece tuğlalardan oluşmuş bir duvar vardı karşımda. ''Senin tenine en çok yakışan şey, acı'' diye bağırdı bir ses. Bu sefer boş olan sağ tarafın tuğlalarla kaplandığını gördüm. Sesin tuğlalardan geldiğini anladım. Şaşkınlık okyanusunda gezerken, korku kapladı bedenimi. İki duyguyu eşit ağırlıkla yaşıyordum. Fakat bunların daha ötesinde bir şey vardı, endişe. Nedenini bilmiyorum ama endişem gittikçe artıyordu.
''Hissizken başkalarının hissini hissetmek tuhaf.'' diyen sese döndüğümde sol tarafımdaki duvarda tuğlalarla kaplıydı. Şaşkınlığımı ve korkumu göz ardı etmeye çalışarak kaçmak istedim. Fakat arkamı döndüğümde yine tuğlalardan örülmüş bir duvarla karştım. ''Ölüm!'' diye fısıldadı, karşımdaki duvar. Diğerlerinin aksine bağırmamıştı. Hiç bir yere kaçamadan etrafım tuğlalarla kaplanmıştı. Duvarlar üstüme gelmeye başladığında her tuğladan ayrı bir ses çıkıyordu. Dediklerini ayırt edemiyordum. Ayrıca inanılmaz derece de başıma ağrı vurmuştu. Hepsi üstüme geliyordu. Beni sıkıştıracakları sıra da çığlık atarak gözlerimi açtım.
Aman Tanrım! Hepsi kötü bir rüyaydı. Annem çığlık attığımı duymuş ve yanıma gelmişti. ''Lydia, iyi misin tatlım?'' diye sordu endişe ile. Yatağımdan doğrulup derin bir nefes aldım. ''İyiyim. Kabus gördüm sadece.'' dediğimde rahatladı. ''Tatlım gerçek olmayan bir şey bu. Geç kalmak istemiyorsan hemen hazırlanmalısın.'' dedi ve kapıyı kapattı. Ben hala yatağımda öylece durmuş rüyamı düşünüyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ardından yataktan çıkıp aynanın karşısına geçtim.
İnanmıyorum! Karşımda Lydia değil de ezik bir kız vardı. Terden dolayı yüzüm berbattı. Saçlarım ise birbirine yapıştığından yağlı gözüküyordu. Gözlerimi bir saniyeliğine kapattığımda bunun da rüya olmasını diledim. Fakat bu gerçekti. Az önce ki kesinlikle rüya bu görüntüm ise kabus olmalıydı.
Tarağımı alıp saçlarımı taradım. Bunun yetersiz olacağını düşündüğüm için saçlarıma fön çektim. Şimdi saçlarım eskisi gibi parlaktı. Yüzümü temizleyip fondöteni yüzüme buladım. Hafif bir far ve parlatıcı sürdükten sonra dolabımın karşısına geçtim. Kot yeleğimi altına da koyu pembe eteğimi aldım. Topuklu ayakkabılarımı geçirdikten sonra anneme öpücük kondurup dışarı çıktım.
---
Sınıfa girdiğimde Allisonun gelmediğini gördüm. Aman ne güzel. (!) Şimdi rüyamı anlatacak biri yoktu. Allison olsa beni dinler ve beni rahatlatırdı. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama aklıma Stiles geldi. Tabi dün gece olanlardan sonra okula gelmeyeceğini tahmin etmeliydim.
Matematik dersinden çıktıktan sonra dolabımın yanına gittim. Dolabımı açtığımda öyle bir dehşete kapıldımki çığlık attığımı bile Scott yanıma geldiğinde farketmiştim. ''Hey, Lydia iyi misin?''
''O tuğlayı dolabıma siz mi koydunuz?'' dedim sinirle. Aklıma gelen ilk şey bu oldu çünkü. ''Ne tuğlası?'' dedi şaşkınca. Elimle sert bir şekilde dolabımı kapattım. ''Hiç.'' dedim dehşet içinde. Hala olayın şokunu üstümden atlatamamıştım. ''Lydia... Ne olduğunu söyle?'' dedi Scott. Düştüğüm dehşetin siniriyle ''Seni ilgilendirmez. Ayrıca Allisonun peşini bırak. Hem ona ne yaptın?'' Scott bu sefer daha da şaşırarak ''Ben Allisona hiç bir şey yapmadım neyden bahsediyorsun o nerede?'' dediğinde ona 'benimle dalga mı geçiyorsun' bakışımı sergiledim.
''Allisonun nerde olduğunu en iyi sen bilirsin Scott. Dün gece barda yanına geldikten sonra-'' derken Scott sözümü kesti.
''Lydia dün gece ben barda değildim.''
''Scott sanırım çok içtin ve hatırlamıyorsun. Sen umrumda değilsin ama Allison umrumda, o nerede?'' dedim daha çok sinirlenerek. Scott sakinliğiini korumaya çalıştı fakat endişelendiğini hissedebiliyordum. Gözlerimden anlam veremediğim yaşlar damladı ve beni esir aldı. Ellerimi saçlarımdan geçirirken, ''Allison... Tanrım! Başına kötü bir şey geldi.'' dedim güçsüz sesimle. Sabah gördüğüm kabus ve saniyeler içinde olan bu olaylar, ne oluyordu böyle. Scott derin ir nefes alarak ''Lydia sakin ol. Allisonu bulacağız. O iyi.'' dedi. Sakindi fakat içindeki endişeyi hissedebiliyordum.
Şaun Allison yanımda olsa ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlardım. Sarılmak istiyordum. Beni bırakmayacak birisine. O an içimden gelen hislerle arkamı döndüm ve karşımda duran çocuğa sıkıca sarıldım. Sadece içimden gelmişti. Yüzümü boyun girintisine bastırdığımda burnuma yumuşak bir nane kokusu geldi. Mantığım bunu fark ettiğinde bir an affalasamda geri çekilmek için atağa geçtim. Fakat belime dokunan nazik eller beni kendisine dolamıştı.
Bedenimi geri çekemediğimden dolayı yüzümü geri çekmeye kadar verdim. Tanrım! o mükemmel dudakları bir an olsun beni cezbetti. Neyse ki kendime hakim olup kollarını belimden çektim. Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra ''Üzgünüm Stiles. Ben kendime hakim olamadım ve sadece birisine sarılmak istedim.'' Cümleler ağzımdan döküldükten sonra geri yutmak istercesine ''Allison kayıp.'' dedim. Stiles ilk başta tepki vermese bile sonradan şaşkın gözlerini üstüme dikti.
''Stiles dün gece en son onu Scottla gördüm fakat Scott dün gece bara gelmediğini söyledi. Sende onun yanındaydın hatırlıyor musun?'' diye sordum bir anda. Stiles çekingen bir tavır sergileyerek ''Şey...Pek değil. Yani bazı kasımları hariç.''
''Stiles bizimle ilgili olan kısımları boşver. Önemli olan Scotta bunu söylemen.'' dedim hızlı bir şekilde. Bir an yüzüme baktı ve ''Tabi.'' dedi sakince. Hızlı adımlarla yanımdan ayrılarak Scottun yanına gitti. -Beni beklmeden- Bende arkasından hızlı adımlarla ona yetiştim.
Stiles bir an bana baktı ve ardından Scotta dönerek konuşmaya başladı. ''Scott dün gece bardaydık hatırlamıyor musun?'' Scott bir an öyle bir şaşırdı ki. Sonrasında kendini toparlamaya çalışıp, ''Çocuklar dün ben barda değildim. Evde oturup pizza yedim.'' dediğinde olaya anlam veremeyip gözlerimi kırpıştırdım.
''Dün gece sen ve ben bara gittik Scott. Sonrasında ben Lydia'nın yanına gittim. Allisonda senin yanına geldi. En son onu sen gördün ve şimdi Allison ortalıkta yok. Çok fazla içmiş olmalısın.'' Scott sinirle ''Dün gece ben barda değildim. Allisonu bulmalıyız.'' diye bağırdı. Bir şeyler dönüyordu. Allisonu bulsak bile bu işin peşine bırakamazdık.
''O zaman onu bulalım.'' dediğim gibi ikiside bana döndü. ''Scott koku duyunu kullanabilirsin.'' dedi Stiles. Scott başını aşağı yukarı salladıktan sonra bizi Allisonun evine götürdü.
Arabadan inmeden önce Scott endişeyle ''Peki Chris'e ne diyeceğiz?'' diye sordu ikimize. Stiles ortaya atılıp ''Kaybolduğunu.'' dedi. Bir an yüzüne baktım. Tamam kusursuzdu. Ah Lydia keş şunu en yakın arkadaşın kayıp. Sen ise burda bir eziğin suratına bakıp mükemmel diyorsun. Düşüncelerimden sıyrılıp arabadan indim. Scott ve Stiles beni beklemeden -ah yine- evin kapısından girdiler. Neyse ki hızlı adımlarla onlara yetiştim. Her birimiz ayrı olarak evin içinde Chris'i aramaya başladık. Ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmesemde beni götürdükleri yere gidiyordum. Bir kaç adım attıktan sonra içimde olan cırtlak sesim bana kapıyı açmamı söyledi.
Sesi dinleyerek kapıyı açtım ve gördüğüm şeyle dehşete kapıldım. Chris yerde, kanlar içinde yatıyordu. Gördüğüm manzara karşısında içimden gelen bağırma hissiyle boğazım yırtılırcasına bağırdım. Bir el ağzımı kapattığında gözlerim sulandı ve gözyaşlarım beni dinlemeden yanaklarımdan aşağıya doğru süzüldü. Normalde ağlayan bir kız değildim ama bu son günlerde öyle olaylar yaşıyordum ki bir an duyusal olarak çöktüğümü anladım.
Ağzımı tutan el nazikçe ağzımdan çekiirken ''Şşt sakin ol Lydia. Benim Stiles.'' duyduğum sesle arkama döndüm, o kadar rahatlamıştım ki. Sıkıca sarıldım. İçten çöktüğüm için fiziksel haraketlerim de bundan etkileniyordu. Bir süre sonra kendime geldim ve ''Scott nerde Stiles?'' diye sordum kuşkuyla. Stilesın yüzünde adi bir sırıtış belirdi ve bana bakarak,
''Yerini bilmiyorum ama asıl soru Lydia... Stiles nerede?'' o an onun Stiles olmadığını anladım ve geri çekilmeye çalıştım ancak hiç bir şey yaapamadım. O kadar güçlüydü ki. Beni kollarından kendi isteği ile bırakınca kendimi, zifiri karanlık bir odada buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gece / Stydia
FanficLydia Martin. Okulun popüler ve güzel kızı. Fakat bir gece... Bir gece güçlerini buluyor ve zamanla bambaşka birisine dönüşüyor. Onun dönüşüm hikayesine hazır mısınız?