14. bölüm

82 10 42
                                    


((Bakalım bunu kaç günde yazmayı bitiricem. Başlayalım))

--------
Frisk
--------

Genelde her zaman aydınlık olduğu halde şimdi kapkaranlık olan odamda yatağımda oturmuş, karşımda ki mankenin üzerine giydirilmiş gelinliğe bakıyordum. Bunu çoktan giyip aşağıya inmem gerekirdi ama açıkçası bunu yapmak istemiyorum. Fakat artık bunu iptal edemem, ne yaparsam yapıyım ailemin verdiği kararı değiştiremem, sonuçta John'un bahaneleri bitmez ve birşeyler uydurur. Birazdan annem bana bakmak için odama gelir ve benim biran önce bir çözüm bulmam gerek. Tabi ki, buldum! Hemen yatağımdan kalkıp kıyafet odamda olan çantayı aldım ve içini rahat şeylerle doldurdum. Bazen yanlız kalmaya ihtiyacım olduğunda gittiğim gizli bir yer var, oraya kaçıcam. Böylece yeni bir çözüm bulana kadar orda kalabilirim. Çantayı sırtıma taktım ve odamdan çıktım, muhafızların kontrol için gitmediği bir çıkış var oradan çıkabilirim, sadece giderken kimseye gözükmemeliyim o kadar. Duvarlara yaslanarak hızlıca arka kapıya ulaştım. Yolda gelirken nerdeyse yakalanıyordum, ucuz kurtuldum. Kapıyı açıp dışarı çıktım ve kapıyı geri kapattım, ardından koşarak gizli bölgeme gitmeye başladım. Vardığımda nefes nefese kalmış bir haldeyim ve duvara tutunup eğilerek nefes almaya başladım.

(8 gün oldu)

Çantayı morumsu bir rengi olan koltuğumun yanına bırakıp koltuğa oturdun ve gözlerimi kapattım. Biraz sessizlik ve John'suzluk iyi gelmişti. Neden koydum bilmiyorum ama olsun, yatağımın ve dolabımın arasında ki kabine girip, hala neden koydum bilmiyorum, çantamda ki kıyafetlerden birini giydim. Siyah pantolon ve üst kısmı siyah beyaz kısa kollu bir t-shirt o elbiseden daha rahat buna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Sonra dinlenmek için, çünkü bu düğün telaşı beni fazlasıyla yordu, yatağıma yatıp üstümü örttüm. Pantolonla nasıl rahat yatıyorsun diye sormayın ben çok rahatım. Daha kolay uyuyabilmek için sevdiğim şeyleri düşünmeye başladım.

Köpek yavruları
Tatlılar
Uyumak
Yağmur sesi
Sans
Kitap okuma-

Bekle lan sen oraya nasıl girdin? Sen şey misin? Kişiler kısmına geç sen. Neyse devam edelim. Nerde kalmıştım? Heh.

Kitap okumak
Kuzey ışıkları

Aa işe yarıyor. Az daha sayarsam uykuya dalarım.

Resim çizmek
John'u idam ettireceğim günün tarihi tutmak

*𝘵𝘦𝘭𝘦𝘧𝘰𝘯 ç𝘢𝘭𝘢𝘳*

Kim arıyor ya? Tam uykuya dalıyordum. Ben telefonumu hangi ara aldım? Neyse bakam kim? Sans. Hm, hemen cevaplamam lazım ama o zaman nerde olduğumu sorar bende cevaplamak zorunda kalırım o zaman gelip beni alırlar o zaman cevap vermiyim. Aramayı reddedip geri yorganın içine girdim. Telefon gene çalıyor. Gene reddettim.





*30 dakika sonra*

Lan yeter aramayı bırak cevaplamıyom işte ne inatçı çıktın sen. Bıktım artık cevaplicam. Aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma götürdüm.



*Frisk gittikten 5 dakika sonra*

Marry; Frisk tatlım hazır mısı-? Frisk? Frisk odanda mısın? Gelinlik ellenmemiş. Kıyafet odasının kapısı açık. Kıyaferler yok. Not yok. Kaçmış.

*aşağıya Sans'ın yanına gider*

Marry; Jojuk adam gelinini ara.

Sans; Hm? Gelinim?

Marry; Frisk'i ara. Benim çok hayırlı evladım yeni numarasını bana değil babasına değil birtek sana verdi çünkü, ara gelinini nerde olduğunu öğren.

Sans; ... İyii tamaaam.

-------------------------------------------------------
Burdan itibaren Sans'ın gözünden
-------------------------------------------------------

Müq ötesi son modal tel'imi cebimden çıkartıp Frisk'i aradım. Çalıyor çalıyor çalıyor hala çalıyo- reddetti. Tekrar arayacam. Çalıyor çalıyor- yine reddedildim QvQ.

*30 dakika sonra*

Yav aç artık şu telefon-





(3 gün geçti)

Frisk'den devamke

Frisk; Aloh?

Sans; Frisk nerdesin niye haber vermiyon beni niye yanında götürmedin gığ?

Frisk; Söylemicem bana ne. Kaçtım ben geri dönmicem. Evlenmem ben onla. Bana ne. *telefonu kapar*

Beni asla bulamazlar. Hıh! Neyse madem kalktım bareh birşeyler yapam. Ne yapam? Video izleyem. Ne izleyem? Bilmiyom. The Aslı izlicem.











Yaklaşık 2 saat sonra







Ahağ ahağ ay bayılıyom bu kadına joh komik. Sıkıldım. Şimdi ne yapam? Yemek yiyem. Ne yiyem? Yemek. O zaman. Yemek yapam. Ne yapam? Sucuklu yumurta. Sucuklu yumurta için ne lazım? Mandalina ve patlıcan. Mutfağa gidem. Nasıl gidem? Yürüyerek. Ay yeter bu kadar gidip yemek alırım yapmaya üşendim. Ama önce haberlere bakmam lazım. Televezyoneyi açıp habre kanalı açtımke.

Spiker; Evet sayın seyirciler yeni gündemimiz olan konu; Kraliçenin kaçırlılması. Ailesi kaçırılmayı reddetse bile biz daha iyi haber olsun diye kaçırıldı dedik. Şimdi kraliçenin ailesine bağlanıyoruz.

Muhabir; Şimdi sarayda kraliçenin ailesi ve nişanlısı olan karşı komşunun-(harbi karşı komşu yazdım bakınca bir gülme krizi tuttu) eeh, bir yanlışlık oldu herhalde. Karşı krallığın prensi John ********* (soy isim bulmaya üşendim)  yanımızdalar. Evet kızınızın kaçırılma olayı ile ilgili ne demek istersiniz?

Mary; Son kez söylüyorum frisk kaçırılmadı sadece kayıp ama Holmes damadım bulur onu.

John; Bana kurbanımı- ya-yani eşimi geri getiriğn!

Sans; Sus len.

Muhabir; Evet sayın seyirciler, prens  kraliçeyi öldürüceğini söyledi bununla ilgili haberde yapıcaz meraklanmayın.

Spiker; Evet haber bu şekilde. Umalım da kraliçe bir an önce onu kaçıranların elinden kurtulsun.

Televizyonu kapadım. Vay beh. Sans Holmes haklı çıktıh. Ama dışarı çıkamam şimdi. Ne yicem. Neyse oturan şöle sonra düşünürüm.

























Daha fazla yazmaya üşendiğim için bölümü atıyorum. Bya








A Frans Story; Kingdomtale Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin