/11/

111 64 29
                                    

Medya: Gizem

İyi okumalar...

Su Öztürk:

Abimi karşımda görünce şaşırmıştım hemen göz yaşlarımı sildim. Ege ye döndüğümde yüzünde hiç bir şaşırma belirtisi göremediğimden dolayı kaşlarım ister istemez çatıldı.

"Su bize söylemen gereken şey ne?" diye sordu Hamza. Bir de o vardı değil mi? diye düşündüm. Hamza'ya bir dakika diyerek abimin yanına geçtim. 

Gülümsemeye çalıştım ama olmadı, zorlamanın manası yoktu değil mi?

"Abi ne oldu da geldin?" dedim saçma bir cümle kurarak. 

Kaşlarını çatarak bana baktı "Seni almaya geldim" dediğinde bu sefer kaşlarını çatan taraf biz olduk. 'Biz' dedim fark ettiyseniz çünkü Egenin de çatları çatılmıştı. Böyle bir şey beklemiyor olacaktı. 

Yani bir zahmet beklemesin dedi iç sesim ilk defa onu onayladım.

"Ben hiçbir yere gelmiyorum!" dediğimde kaşlarını çok sert bir şekilde çattı. Ağzını açıp bir şey diyeceği sırada Yankının sesi ile tüm gözler ona döndü.

"Ahmet Amca, Merve teyze" diyerek gelen kişilerin yanına geçti.

 Kadın-yankının değimiyle adı Merve- genç görünüyordu ama şuan ki hali perişandı. Adamın-Yankının değimiyle adı Ahmet- saçları beyazlamaya başlasa da oldukça iyi bir fiziğe sahipti ve Karısını sakinleştirmeye çalışıyordu. 

Merve Hanımı değil de Ahmet Bey i -amca mı diyeyim bey mi karar veremedim-çünkü üzerinde şık bir takım elbise bulunuyordu. Ve ben kesinlikle Ahmet Bey i görmüştüm ama nerede?

Ben bu soruları düşünürken benim yerime abim cevap verdi soruma. "Ahmet amca siz Emir in babası mısınız?" dediğinde pür dikkat onları dinliyordum arada da gözlerim orada ağlayan Merve Hanıma gidiyordu, Gizem yanına geçmiş bir şeyler konuşuyorlardı. Tahminen 'Emir iyi olacak' gibi şeyler diyordu.

Abimin sorusuna Ahmet Bey biraz düşündükten sonra cevap verdi. "Sen Haluk un oğlusun galiba adın Barıştı değil mi?" diye sorduğunda "Evet Barış "diye cevap verdi canım(!) abiciğim.

Ben bir bok anlamadım dedi iç sesim. İç sesim rekora koşuyor sayın seyirciler bir defa daha onu onayladım çünkü.

Bu sefer Ahmet Bey in bakışları ben ve Ege arasında döndü dolaştı. Artık ağlamıyordum çünkü ağlayacak gücüm yoktu.

 Bir süre sonra Ege ye "Sen de Caner in oğlu Egeydi değil mi?" diye sordu. "Evet" diye cevap verdi Ege. "Sen de..." diyerek bana döndü. "Su" dedi.

 "Evet adım Su sizi bir yerden çıkaracağım ama yok çıkaramadım." dediğimde abim ve Ege bana döndüğünde onlara 'ne var?' bakışı attım.

Ahmet Bey gülmeye çalışarak "Bizim de şirketimiz var arada sizin şirkete gelirim ortak projelerimiz var" diye açıklama yapınca onayladım.

 Vay be şimdi benim babam ve Emir in babası aynı projelerde mi yer alıyor. Ama Emir in kafeleri? Babasının değil miydi? Orayı anlamadım Kafam allak bullak olmuştu.

Ben düşüncelerimi kenara bırakırken abim seslendi "Hey Su önümde volta atıp durma midem bulandı" dediğinde "Ne?" diye cevap verdim.

 Galiba abim(!)ya sabır falan çekti.

İşte tam o sırada ameliyat hanesinin kapısı açıldı doktor dışarı çıktığında herkes ayaklanmıştı. Ben zaten ayaktaydım.

 Merve Hanım o beklenen soruyu sordu "Oğlumun durumu nasıl?" dediğinde doktor hafif bir gülümseme ile cevap verdi.

343 Kafe/Texting (DÜZENLENİYOR!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin