Minho'nun sevgili kedisi, komşusu aksi ve seks konusunda son derece sıkıcı bir yazar olan Seungmin'in ilk dildosunu çalıyor.
Yetişkin içerik.
Aralık, 2020.
not: planı değiştirdiğimden bölümü ikinci kez yazdım.
Seungmin tam da Minho'ya karşı hissettiklerini köreltme çabalarının sonucunu alacakken yine tepe taklak olmuştu her şey. Gün vakti Minho yokken Cupid'le geçirdiği zamanı artmış, akşamları Minho'nun gelişini görmek için balkona çıkmayı kesmiş ve evdeyse de olmadığı izlenimini vermek için oturma odasında oturmayı bırakıp akşamları için uykuya vermişti. Tüm imkanlar ve ondan kaçmak için çareler Minho'ya olan lanet olasıca karşılıksız aşkının üstesinden gelmesi için Seungmin'e seferber olmuşlardı.
İşe yaramıyordu. Belki de Minho'nun kendisi evde olmayacağı için adresine Seungmin'in dairesini yazdığı shibari ipi ve yanındaki metal halkanın siparişinin suçuydu. Bahsettiği bencilliği bırakıp onun karşısına çıkmamak için uğraşırken içindeki aşığın mızmızlanmalarını durduracak basit bir sebep. Sonunda ne yapacağına karar verip altında pijama şortuyla, paketi kaptığı gibi anahtarları da çekip bir daha tereddüt etmemek için son basamağı çıktığı saniye basmıştı zile. Yalnızca ona muhtemelen planlandığı gibi birlikte kullanamayacakları, Minho'nun görüşmeyi kestikten sonra yeniden beraber olduğu partnerleriyle oynayacağını bildiği paketi elinden tutarken içeriden gelecek adım seslerine kulak kesilmiş, burun kemerini ovuşturuyordu yere bakarak.
Çok sürmeden karşısında kalkmış kaşları, ayaklarında çorapları olmasına rağmen bacaklarında yalnızca şortu ve üzerinde düğmeleri açık gömleğiyle duruyordu Minho. Önce birkaç saniye ifadesizce birbirlerine bakmışlar, Seungmin "Paketin," deyip de elindekini uzatınca bozulup hemen ardından o sessizliğe geri dönmüşlerdi. Ne Seungmin geri dönmek için arkaya bir adım atmış ne de Minho ona içeriye girmesini teklif etmiş ya da başka bir şeyin olup olmadığını sormuştu.
Seungmin içindeki o yoğun aşk, Minho'yu görünce ateşe kapıldığından bunun getirdiği delilikle orada daha fazla durmak istediğini söyler gibi yaslamıştı omzunu çelik kapının pervazına. Eşiğin üzerindeydi ve Minho bunu sorun etmiyordu. Bir ona, bir yere ve bir de bacaklarına bakmıştı sol eliyle sağdakinin parmaklarıyla oynarken. Arada birkaç eklemi kütlüyor, hala ne diyeceğini düşünüyordu.
"Neler yaptın?"
İçinden düzeltmişti tabii. Ben senden kaçarken sen beni aklına getirdin mi? Sanki uzun zamandır aynı yatağı paylaşıp evin her bir köşesinde komşu ayağıyla yiyip duranlar kendileri değilmiş gibi ani acayip bir havaya kapılmışlardı. Seungmin, Minho'nun o basit soruyla düşüşünü fark etmişti fakat bir anlam çıkarmamakta da ısrarcıydı.
"İş işte." İş, doğru. Bir de iki günde bir ya uğrayan ya ona gece gezmelerinden sonra evine kadar eşlik eden düşünceli arkadaşları. Bu gibi detayları söylemekten çekinmemeliydi Minho.
"İyi," demişti Seungmin de. Sonra Minho'nun elindeki paketi ayakkabılığına bırakıp yavaşça ona yaklaşmasını, hareket etmeden izlemişti. Minho topuklarını kaldırıp onun eşikteyken daha da uzayan boyuna yetişmeye çalıştığında ise ne olacağını bilse dahi atlatmak için harcadığı çabaları tek nefesiyle silmiş ve onu beklemişti. Tatlı, uzun ve her zamankinden ıslak olmayan bir barış öpücüğüydü. Minho'nun ağzına alamadığı "özür dilerim"in -ki Seungmin aslında onun neden özür dilemesi gerektiğini de bilmiyordu- kendince sergileyiş biçimiydi. Orada bitirmek isteseydi, kollarını Seungmin'in boynundan indirmezdi.
"Özlemişim."
Bu söz, Seungmin'e onu görmezden gelmeye uğraştığı zamana çakılmış sivri bir çiviydi ancak Seungmin pişman değildi çünkü bu kadar beklemese, bu denli tatlı olmazdı. İçinde bir başka hayal kırıklığına karşı siper alan hassaslık, Seungmin'i yanlış anladığına inandırmaya çalışmıştı ve Seungmin ona "Neyi?" diye sormuştu açık açık. Temiz bir cevap bekliyordu. Minho'nun kirpikleri eşliğinde kıpırdanıp duran koca, koyu gözlerinin titreyişini anbean seyretti. Sonra o hazırlıksız yakalanışın getirdiği endişenin kaybolup yerine tipik Minho alayının yerleşmesine şahit oldu.
"Seni," dedi Minho gülümseyen dudaklarını ona yaklaştırırken. Seungmin o öpücüğü istedi ancak ileri atılmak yerine çenesini yukarı kaldırıp yüzünü onunkinden uzaklaştırmaya çalıştı. Elleri ondan habersiz, Minho'nun Seungmin'le takılmaya başladığından o yana sağlıklı bir şekilde toparlamış yumuşak beline koydu. "İnanmadım," dedi aşağıdan ona bakarken. Minho topuklarını kaldırmak git gide acı vermeye başladığından hızla yeniden yere basıp mesafeyi arttırdı. Seungmin gömleğinin altından Minho'nun tenine dokunarak ellerini oradan çıkardıktan sonra onun kolları arasından geriye doğru süzüldü.
"Bana öyle şeyleri hissetmiyorsan ve ciddi bir şeyler yaşamayacaksak dudaklarına hakim olman lazım," demiş, sözüne kendi dahi şaşırmıştı. Sonunda bir şeyleri işi bitirmek üzereyken de olsa açıkça söylemenin fırsatını bulmuştu. Minho bundan memnun değildi. Ona daha önce, her şeye olduğu gibi devam etmek istediğini söylemişti. Kollarını göğsünde birleştirdi. Kaşlarını kaldırarak, bu kez alay ya da şakadan tamamen uzak, "Beni bağlamayacak mısın yani?" diye sordu. Seungmin başını iki yana sallıyordu.
"Bu shibari sanatı için seni alakadar etmeyen hisler lazımmış. Sanatı basitleştirmeyelim."
"Araştırmanı da yapmışsın," demişti Minho da. Seungmin, onun bozulduğunu belli etmemeye çalıştığını anlayabilecek kadar iyi tanıyordu onu.
"O zamana," deyip kollarını çözerek elinin birini pervaza koyduğunda Seungmin'le atışmaktan ziyade onunla ciddi bir konuşma yapmayı planlıyordu. "Bağları güçlendirmek adına bu kez de ben seni yemeğe çıkarabilirim. Belki bir şeyler olur da kendini beni tavana asmak için yeterince romantik hissedersin, hm?"
"Bu şekilde olmuyor."
"Nasıl oluyor?"
Seungmin de beni sevmen gerekiyor diyemediğinden susmuş, kendisine yaklaşan Minho'dan bir adım daha geriye kaçarak bunun bir hata olup olmadığının sorgusuna girişmişti. Gitmeliydi. Sol doğru bir adım atıp ona iyi bir akşam dilemeden ayağının birini alttaki basamağa koydu.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Minho görüyor da olsa. Seungmin'in verecek bir cevabı ya da donunla yemeğe çıkıp bir kere daha hayal kırıklığıyla yüzleşecek kuvveti filan yoktu. Minho tüm apartmana ilan eder gibi onu zorla yemeğe çıkaracağı günü ve saati, hazır olmak zorunda olduğunu yoksa kendi başına onu zorla çıkaracağının tehditlerini savurdu. Sesi hala koridorlarda kapıları cümleten tıklatırken Seungmin az önce Minho'nun dairesinden çıkıp onu takip eden Cupid'e öncelik verip hemen ardından içeri girdi ve kapıyı sertçe kapattı. Aralarındaki asıl bağ olan ve Minho'yu görmediği süre boyunca dibinde gezinen Cupid'le o gün de gece vakti baş başa kaldı.
+++
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
mutsuz olduğum için bunları kötü bir şekilde ayırıp bitirmeyi planlıyordum. aslında en başından beri. sonra hikaye hoşuma gidince bana uymasa da minnoş bir şeyler yapayım demiştim. sonra bunaldım az kalsın final yapıyordum. sonra tekrar yazdım gidişatı kurtarmak için. ben böyle çok neo edebilikle yazıyorum sanıyordum meğerse basit diye kimse bunları da beni de ciddiye almıyormuş. bu saatten sonra kendime idoller hakkında fantezi arar onları yansıtmak için yazarım dedim ben de. ama idoller hakkında aslında hiçbir şey düşünmüyorum ve sonuç olarak kendi zevklerimi doldurmak için yazmak istediğim bir şey de yok. baya amaçsız dolaşıyorum şu an ahwhhahs