[goldenf.]: 5.

6.7K 409 311
                                    

Seungmin o partiye Minho'nun bitmek bilmeyen mesajları ya da balkona çıkıp bağırışlarından sonra gitmeye karar vermiş olabilirdi. İkisi de mekanı daha önce ziyaret etmediklerinden aynı anda çıkıp yan yana gitmeleri de gayet doğaldı fakat Seungmin oradan birlikte çıkıp doğrudan yine Minho'yla eve dönmek zorunda değildi. 

"Tanımadığın o kadar insan vardı yine de yanında birini getiremedin, inanamıyorum." Seks hayatına karışıp yaptığı yorumları da dinlemek zorunda değildi. Öyleyse nasıl oluyordu da her işine burnunu sokan şu çekici komşusu her defasında yanında bitiyordu? Hepsi o kedinin suçuydu. Adı Cupid miydi neydi, Seungmin'in özel hayatına karışıp Minho'nun dairesine kadar taşımasa belki Seungmin Minho yüzünden bu kadar stres altında hissetmek yerine ideal partnerine çoktan karar verdi. Acımasız kedi, bir de Minho ona kızım diyordu.

Seungmin Minho'ya verecek sağlam bir cevap bulmak yerine bu düşüncelere gülerken yuvaya girecek doğru anahtarı seçmeye çalışıyordu. İyice gevşeyebilme namına ne de olsa bedava diyerek istediği kadar içecek denemiş, bir güzel de kafayı bulmuştu. En azından bir yararı dokundu diyordu, bu gece bir güzel uyurdu.

Yukarı çıkmak yerine ellerini merdivenlere koymuş onu izleyen Minho, Seungmin'in anahtarları başarısızlık yolunda şakırdamaya devam ederken gözlerini geriye atıp duruyor, topuğunu hızlı bir tempoyla yere vuruyordu. Bıkkın bıkkın bir nefes aldı, Seungmin'in elindeki anahtarı kapmak için elini uzattı fakat Seungmin anahtarı kapmasına izin vermedi. Kolunu yukarı kaldırdı. Uykulu değildi, hareketliydi, yine de ne kadar sarhoş olduğuyla ilgili tahminleri omuzlarının eğriliğine bakarak yapabilirdiniz.

Bu sefer de kendisi Minho'yla uğraşmak istemişti. "Sarhoş biriyle yatmam," dedi geçenki konuşmalarına gönderme olsun diye. "Sarhoş da yapmam."

Havadaki parmaklarıyla anahtarlara bakmadan bir tanesini tuttu, gözlerini Minho'dan ayırmadan anahtarı kilide soktu ve çevirmesiyle "tık" diye bir ses çıktı.

Minho geriye doğru bir adım attı, sağ omzunun arkasını çelik kapının pervazına yaslayıp gece sonuna boyası az biraz kalmış dudaklarını yaladı.

"Ne kadar sarhoşsun?" diye sordu, ciddi ve sakin. Seungmin sesli bir nefes alarak kilidi bir kez daha çevirdi. Üçüncü kez çevirmeden sallanarak bedenini Minho'ya çevirdi, düşünür gibi gözlerini yukarılarda gezdirdi.

"Bilmem ki," dedi sırf söz olsun diye. "Herhalde sabaha hatırlayacak olmama rağmen hiç olmayacak biriyle yatacak kadar."

Söylediklerinin sonunda aralı kalmış dudaklarını birbirine bastırıp içten boydan boya yaladı, Minho'nun dudaklarına şeytan tüyünden bir sırıtışla şekil aldı ve özellikle sağ kenarı yukarı kalktı. Seungmin kilidi son kez çevirdi. Tık.

Minho'nun sırtı duvarda, parmakları Seungmin'in saçlarında ve dudakları onun dudakları arasında.

Sırtını çarptığı antre duvarı, oturma odası olarak kullanılan alanın sonuna kadar açık perdelerinden dalan sokak ışıklarıyla aydınlanıyor, ışığı arkasına almış Seungmin'in gölgesi Minho'nun yüzüne vuruyordu. 

Seungmin bir erkeğe karşı tüm deneyimsizliğine rağmen kontrolün kimde olduğunu göstermek için Minho'nun onu öpmesine izin vermeden dudaklarına adeta ağzına almış, onu her şeyiyle öpüyordu. Ne yazık ki Minho'nun da ondan aşağı kalır bir tarafı yoktu, dili bunu fırsat bilmişti ve çoktan içerideydi. İkisi de üzerine konuşulmamış doğal bir savaşın içindeydi.

Dudaklarının birbirlerini sömürüşlerinde nefes molaları gereksiz görülmüştü. Göğüsleri heyecan ve aralarındaki yetersiz havadan hızla inip kalkıyor, kokuları birbirine karışıyordu. Seungmin soluduğu alkolün ona mı yoksa kendisine mi ait olduğunu kestiremiyordu fakat daha baskın olan yumuşak parfümle karışık ter kokusunun Minho'dan başka bir sahibi olmadığının farkındaydı. Silik böğürtlen, doğal olmayan bir şeyler ve belki de tomurcuklanmış hormonlar.

GOLDENF. 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin