Sabahın son derece gereksiz, erken bir saatinde örtülerin altında yalnızca iç çamaşırıyla uyanmak ve çırılçıplak bacaklarını bir adamın bacakları üzerinde bulmak Seungmin için bir ilkti. Tıpkı dün geceki ilkler gibi.
Tenini bir başkasının teninde hissetmek ve sıcaklığını benimsemek, bir yandan aşkın masumiyeti kadar kutsal ve öte yandan şehvetin ön cilveleri kadar tatlıydı. Erotikti. Aynı yatakta olduğu komşusunun başka partnerleri de olduğu ve birtakım imkansızlıklar düşünülmediğinde Seungmin kaygıları, hatta anaları belirsiz suçlulukları unutabilir, ellerini büyük bir zevkle o uyurken Minho'nun sırtında gezdirerek gecenin devamını getirebilirdi.
Hoş bir sırtı vardı. Arkası ona dönükken yan yattığından omuzları içine doğru göçmüş, dalga dalga olmuş omurgasının ufak tepeleri çıkıklaşarak peşi sıra dizilmişlerdi. Seungmin gerçekten de o tepelere teker teker dokunmamak için ellerini saklıyordu. Kürek kemiklerinin üzerinde, sırtını gerince beliren kasların parmaklarının altında nasıl hissettereceğini dün geceden biliyor, etkisinde kalıp herhangi bir şey yapmamak için her saniyesini dahi hatırladığı anılarının gözleri önüne çöken parçalarını savurmaya çalışıyordu.
Sesli bir iç çekişle arkasında bir ağrıyı, hayır orada değil, hissedince elinin birini dün gece Minho onu yataktan düşürdüğü için hala acımakta olan kuyruk sokumuna doğru götürüp o eğri kemiği ovuşturdu. Epey hareketli dakikalar geçirmişlerdi.
Minho'nun kendi bacakları arasında kıstırdığı sol bacağını yavaşça onunkilerin arasından çıkarıp kendi karnına çekti. Onun bacakları üzerinde uzanmaya devam eden yukarıdaki sağ bacağını ise daha sonra onun teni üstünde hışırtılı sesi eşliğinde aşağı doğru kaydırıp düzeltti. Aklında ufak, eğlenceli bir intikam fikri yanmıştı ve güne başlangıç için oldukça sevgi dolu bir hareket olacağı kanısındaydı. İçinde kalmasın diye yukarıda kalan elini Minho'nun başının tepesine koyup parmaklarını saçlarının aralarından geçirerek okşadı, elini çektiği gibi ayağını Minho'nun iç çamaşırıyla örtülü kalçasının üzerine koyup onu yatağın kenarına doğru itti, Minho yavaşça kenara doğru yaklaştı.
Ve düştü.
Seungmin örtünün altından Minho'nun düştüğü kenara doğru karın üstü uzanarak dirseklerini yatağa yerleştirdi ve çenesini avcunun içine koyup aşağı, huzur dolu nefesleriyle sırt üstü uyuklamaya devam eden Minho'ya baktı. Çıplak göğsü kısa perdelerinin altından içeriye dolan sabah güneşiyle parlıyor, yavaşça inip kalmaya devam ediyordu. Derin bir uyku sonrası kurumuş dudaklarının, dişlerini açığa çıkaran minik aralığı biraz daha büyüdü, "Hiç hoş değil," dedi kuru boğazının elverdiğince alçak sesiyle. Sonra dudaklarını yalarken başını sağa doğru kıpırdattı, yutkunup yeniden yukarı çevirdi.
"Kalkman gerek," diye fısıldadı Seungmin. Minho'nun yeniden uykuya dalmak üzere olan bedenini dürtmek için yataktan sarkan elini onun yüzüne doğru yaklaştırdı. "Sana diyorum," dedi. Elini yüzüne koyamadan Minho tüm vücudunu ona doğru çevirdi. İşaret ve orta parmağının ucuyla gözlerini sırasıyla ovaladı, elini çektikten sonra Seungmin'e bakmadan önce birkaç saniye kırpıştırdı. Gözlerindeki bakış, o düşüş tatlı gelmiş gibi sakindi. Yalayınca ağırdan rengi kendine gelmiş dudaklarının kenarlarını fark edince Seungmin onun neredeyse gülümsediğini sanacaktı.
"Saat on."
"Hm." Hemen ardından burnuna doldurduğu o derin nefesle doğruldu Minho. Ayağa kalkmadı. Dizleri hafiften kırık, ileriye doğru uzanmış. Elleri hemen önünde, bacakları arasında kalmış boşlukta. Yarı uykulu gözlerle, göz kapaklarını tamamen kaldıramadan kafasını yanı başındaki Seungmin'e çevirdi. Seungmin çenesini birazcık eğdi, yüzlerini hizaladı. Minho dudaklarını bir kez daha yaladı. Boğazını temizledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOLDENF. 2min
FanfictionMinho'nun sevgili kedisi, komşusu aksi ve seks konusunda son derece sıkıcı bir yazar olan Seungmin'in ilk dildosunu çalıyor. Yetişkin içerik. Aralık, 2020.