Bu bölüm düzenlenmiştir.
Vücudu sanki kendine bir alarm kurmuş gibi saat 7'de uyandı Jimin. Nihayet dersleri bugün itibariyle başlıyordu, alınacak zorunlu derslerin yanı sıra, Kehanet, Astronomi gibi birkaç tane seçmeli ders daha alıyordu Jimin. Neden bu kadar çok dersi olduğunu sorguladı bir süre.
Ardından gözlerini odanın içinde gezdirdiğinde artık yatakhanesinde değil de bölüm başkanları için ayrılan odalarda kaldığını anlaması birkaç saniyesini aldı. Uyku sersemliğini üzerinden atar atmaz yatağından kalıp günlük işlerini yaparak formasını giydi. Mavi. Mavi binası olan Ravenclaw'ın temel rengiydi ve giymeyi seviyordu, hava Eylül ayında oldukları için soğuktu, üzerine binasının kartal amblemi olan hırkasını giyerek taktığı kravatını düzeltti ve çoktan hazır olan kitaplarını alarak odadan çıktığında yanındaki odadan çıkan Namjoon'a gülümseyerek baktı. "Günaydın Nayeon."
Nayeon ona göre daha enerjikti, gülerek yanına gelip saçlarını karıştırdı. "Günaydın...iyi uyuyabildin mi?
"Biraz stresliydim ama çok iyi uyudum, ya sen?" O sırada Jimin'in gözü kendi odasının yanındaki odanın açılan kapısına kaydı bir an. Ardından arkadaşına döndü.
"Bebekler gibi uyumuşum." Jimin ortak salona bir kahkaha bıraktı. Nayeon oldukça iyi bir kızdı ve aynı dönemde gelmeleri iyi anlaşacaklarına dair bir işaretti, okulda pek konuşmazlardı ama konuştukları zamanlarda iyi anlaşıyorlardı.
Jimin için gün güzel başlamıştı ve öyle gitmesini umuyordu. İkili konuşarak salondan çıkarken arkalarında duydukları sesle Jimin derin bir nefes aldı. Az önce güzel başladı mı demişti? Lafını geri aldı çünkü anlaşılan Slytherin onunla uğraşmadan rahat etmeyecekti. Olduğu yerde dururken arkasına döndü. "Günaydın Ravenclaw."
Jimin sakin kalmak için derin bir nefes aldı, yapmacık gülümsemesiyle önündeki çocuğa baktı. "Sana da günaydın Jungkook ve bir adımın olduğunu biliyorsun umarım."
"Biliyorum, sadece böyle demek daha eğlenceli. Şimdi yolu kapatmazsan derse yetişmem gerek." Jimin hala şok içinde karşısındaki çocuğa bakıyordu. Seslenen kendisiydi ve şimdi çekilmesini söylemişti. Hareket etmeye fırsat bulamadan söylenenlere sinirlenen Nayeon Jimin'in koluna girerek Jungkook'a ters bir şekilde bakmıştı. İkili kısa bir an bakıştığında kafasını ilk çeviren Nayeon oldu, bir Slytherinden hiç hoşlanmıyordu ve bu çocuk arkadaşını sinirlendirmişti.
Ortak salondan çıktıklarında "Bu çocuğu derdi ne? Bir türlü ısınamadım ona. Hareketlerine bak! Küstah ve egoist." Nayeon hakaretlerini sıralarken Jimin ağzını kapatıp susmasını sağlamaya çalışıyordu.
Nayeon kaşlarını oynayarak bir şeyler mırıldandı, Jimin "Efendim? Ne dedin güzelim?" Nayeon göz devirip eliyle kapattığı ağzını işaret etti. Jimin elini çektiğinde karışan saçlarını düzeltti. "Dedim ki eğer sana bulaşmaya devam ederse onu müdüre söyle."
Göz devirme sırası Jimin'e geldi, arkadaşına "Saçmalama Yeon...çocuk gibi şikayet edecek değilim. Beni sinirlendiriyor karşılığını veririm." dedi.
Nayeon ona uzaylı görmüş gibi baktı. O terazi burcuydu ve teraziler nazik olurlardı. "Sen terazisin bir kere! Nazik birisin."
Jimin kafasını iki yana salladı, burç işlerini asla anlayamamıştı zaten ona burcunu da Nayeon söylediği zaman öğrenmişti. "Nazik biri olmam kendimi korumayacağım anlamına gelmiyor Yeon, ben bir Ravenclaw'ım unuttun mu?"
Ama Nayeon onu duymuyor gibiydi şimdide yükselen burcunun ne olabileceğini hakkında nefessiz bir konuşma başlatmıştı. Jimin parmağını gözleri önünde şaklattı. "Aloo! Sakin ol ve odaklan. Başkanlıktan ilk günümüz ve benim burcumu konuşmaktan daha önemli işlerimiz var." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obliviate | Jikook
FantasyKahkaha atmaya başladı Jimin, ama Jungkook'un yanındaki kahkahalarının aksine mutluluktan epey uzaktı. "Bu kadar komik olan ne biliyor musun? O zamanda seni sevecek kadar aptalmışım, benden anılarımı aldığın zaman da seni sevecek kadar aptaldım." *O...