Bu bölüm düzenlenmiştir."Jimin." dedi.
Jimin yutkundu, boğazını temizledi. "Efendim Jungkook? Bir sorun mu var?" dediğinde Jungkook direkt lafa girdi. "Bugün iksir dersinde Amortentia iksirinde daha önce sevmediğim bir koku aldım."
Jimin kafası karışmış bir ifadeyle yüzüne baktı."Ne kokusuymuş o?"
Jungkook "Şeftali." dedi. Jimin donup kalmıştı,"Ş-şeftali mi?" dedi, Jungkook onu onayladı, elleri terlemişti."Hıhım evet şeftali."
Jimin aslında bildiği soruyu sordu. "Yani, bu ne demek oluyor?" orada Jimin'in kokusunu aldıysa ilgisini çekiyor demekti bu. Belki de daha fazlasıydı.
Jungkook öylece sıradan bir şey söylüyor gibi sakince "Bilmem sadece söylemek istedim. Ve Jimin, galiba senden hoşlanıyorum." dedi ama aslında içinde bir fırtına kopuyordu.
Jimin ayağa kalkıp bağırdı,"NE!?" dedi. Elleri titriyordu. Jungkook omuz silkti. "Duydun işte. Ne eksik ne fazla."
Jimin heyecandan konuşamıyordu bile "Jungkook ben-" dedi. Ama jungkook bunu yanlış yorumlamış ve sözünü bir kez daha kesmişti. "Bir şey söylemek zorunda değilsin, iyi geceler Jimin."
Jungkook yatağından kalkıp tek kelime daha etmeden odadan çıktığında Jimin kendini yatağına bıraktı, tekrar ayağa kalktı tekrar oturdu. En son elini kalbine koymuş oradan oraya yürürken bunun gerçekten mümkün olabileceği ihtimalini düşünüyordu. Sürekli kendine olmayacağını söyleyip durduğu şey mümkün müydü?
Jeon Jungkook ondan hoşlanıyor muydu? Dakikalarca dolaştığı odada sonunda yatağa yatıp kendini yorganın altına hapsettiğinde kafasının içinde dönen düşünceler bunlardı. Düşünmemeye çalışarak gözlerini yumdu.
O sırada Jungkook hayatının hatasını yaptığını düşünüyordu. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Belki de daha erkendi söylemek için, ama yanında hızlanan kalbi daha fazla beklemesine izin vermemişti ki! Oflayarak yatağa gömdü kendini.
Yarın bunları unutacağını söyleyerek uykuya teslim etti bedenini. Ama olmuyordu! Aklına Jimin ve tepkisi geldiğinde kırılan kalbi onu rahat bırakmıyordu. İç çekerek gözlerini sıkıca yummuş ve az önceden beri burnuna dolan kokuyu düşünmeden uyumaya çalışmıştı.
***
1 hafta sonra
Tam bir haftadır kaçıyordu Jimin. Kendi kendine aldığı kararla çocuğun söylediklerini yok sayıyor ve Jungkook ile yan yana gelmekten elinden geldiği kadarıyla kaçınıyordu. Çünkü onu gördüğü yerde kilit vurduğu o hayalperest yanı kendisinin de ondan hoşlandığını haykırıyordu.
Geçen bir hafta boyunca kendi hislerini düşündü Jimin, başlarda şu Slytherin olanlarla konuşmama mottosu yüzünden ona pek iyi yaklaşmıyordu ama şimdi düşündüğünde Jungkook onunla hep -ukalaca konuşup sinirlendirmediği zamanlar hariç- ilgilenmişti. İlk birkaç gün Jungkook arkadaşlarıyla konuşuyor ve gülüyordu, bir yandan Jimin'i izlemeden de duramıyordu.
Jimin o başkasıyla güldüğünde içinde yükselen bu şeyin kıskançlık olduğunu biliyordu tabii ki. Çocuk değildi Jimin kendisinde olan değişikliklerin de farkındaydı ancak şu an tam bir çocuk gibi davranıyordu. Jungkook ise birkaç gün kendi haline bırakmıştı ama sonunda sabrının sonuna gelmişti.
Şimdi ise bahçede oradan oraya dönüyor ve bir çıkış yolu arıyordu."Tam bir haftadır her yerde benden kaçıyor. Sanki yiyeceğim alt tarafı konuşmak istiyorum."
Hoseok yeni arkadaşının böyle söylenip hiçbir şey yapmamasına sinirlenmişti."Jungkook ona zaman ver! Birden senden hoşlanıyor olabilirim demişsin çocuğa!" dedi bıkkınca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obliviate | Jikook
FantasyKahkaha atmaya başladı Jimin, ama Jungkook'un yanındaki kahkahalarının aksine mutluluktan epey uzaktı. "Bu kadar komik olan ne biliyor musun? O zamanda seni sevecek kadar aptalmışım, benden anılarımı aldığın zaman da seni sevecek kadar aptaldım." *O...