Bu bölüm düzenlenmiştir.
"Yani gerçekten onları gördünüz mü?" Taehyung dünden beri sürekli sorduğu soruyu sorduğunda Jimin bıkkınlıkla nefes verdi. Jungkook elindeki iksir kitabını kapatıp arkadaşına baktı, başkanlar ortak salonunda toplanmış oturuyorlardı ancak Kim Taehyung onları darlamaktan vazgeçmiyordu.
Jimin "Daha kaç kez söylemek zorundayız Tae...evet gördük ve evet Gryffindor kurucusuyla konuştuk. Biraz sessiz olamaz mısın gerçekten çok yorgunum." dedi. Taehyung oflayarak kafasını salladı daha fazla üstelemeyecekti. Koltukta geri kaydı ve dizini işaret etti. Jimin ise gülerek dizlerine uzandı arkadaşının.
Jungkook ikisini çatık kaşlarla izliyordu. Tam bir şey söyleyecekti ki Jimin'in yüzündeki ifadeyi gördüğünde sustu ve gülümseyerek iksir kitabını okumaya geri döndü.
Yoongi elindeki atıştırmalıklardan yerken Hoseok'a da yedirmeye çalışıyordu. Hoseok en sonunda dayanamadı çünkü bir tanesini bitirmeden yenisini tıkmaya çalışıyordu ağzına. "Yoongi biraz yavaş mı olsan sevgilim? Boğulma tehlikesi geçirebilirim her an." dedi. Yoongi kulağına eğilerek "Eğer boğulursan suni teneffüs yapabilirim biliyorsun." dediğinde sevgilisinden karşılık olarak omzuna bir yumruk yedi. Gülerek atıştırmalıklardan yedirmeye devam etti, daha yavaş olarak.
Herkes köşesine çekilmişti. Jimin ve Jungkook dinlenmek için odalarına geçtiğinde arkadaşları salonun dört köşesine dağıldı. Taehyung Hoseok ile sıradaki görevin ne olabileceğini konuşurken Yoongi ve Seokjin Quidditch maçlarından söz ediyordu. En azından Yoongi konuşuyordu çünkü Seokjin gözlerini Taehyung'un yüzünden alamıyordu.
Yoongi elini Seokjin'in gözleri önünde salladı, "Sen gerçekten ona karşı bir şeyler hissediyorsun Jin. Ona ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" dedi. Seokjin aniden gelen bu soru karşısında afalladığını hissetti. Tamam bu hoşlanmayı gizleme ihtiyacı duymamıştı ama Taehyung'un görmediğini düşündüğü için diğerlerinin de fark etmesini beklemiyordu. Jimin ve Jungkook hariç elbette, onlara kendisi söylemişti.
Seokjin bakışlarını eline indirdi. İç geçirdi, "Ben...bilmiyorum Yoongi. Bazen bakışlarımı, hislerimi anladığını düşünüyorum ama sonra anlasa bir şekilde bir adım atmaz mıydı diyorum kendi kendime. Ondan bir şey görmeden hareket edersem aramızda daha yeni yeni oluşan bağı kaybetmekten de korkuyorum." dedi. Yoongi hak verdi arkadaşına, ama onun bilmediği bir şeyi biliyordu. O da Taehyung'un ona bakışlarıydı. Taehyung hislerini saklayamayan biriydi ve Seokjin'e bakışları bir şeyleri fazlasıyla belli ediyordu.
Elini Seokjin'in omzuna koyup sıktı hafifçe. "Dostum, sen kendi bakışlarından bahsediyorsun ama onun sana olan bakışlarını görmüyor musun gerçekten? Seni incitmekten korkar gibi, dünyanın en güzel insanıymışsın gibi bakıyor sana." dedi. Seokjin afallamış aynı zamanda mutlu olmuştu. Duyduklarının gerçek olmasını o kadar istiyordu ki. İç çekerek tekrar Taehyung'a döndürdü bakışlarını, sevdiği gözlerin ona baktığını gördüğünde hafifçe gülümsedi.
Bakışlarını çekmedi, sürekli bakmak istediği bir tablo gibiydi Taehyung. Gözlerini ondan ayırmadan "En kısa sürede konuşacağım onunla." dedi.
***
"JIMIN! JUNGKOOK!" 3.sınıflardan bir çocuk koşarak yanlarına geldiğinde ikili kütüphanede vakit geçiriyordu. 2. Görevin bitmesinin üzerinden geçen 3 günde iyice dinlenmiş ve yorgunluklarını atmışlardı. "Sakin ol Minho, bir şey mi oldu?" dedi Jungkook. Çocuk heyecanla kafasını iki yana salladı, "Bugün final görevi ile ilgili bir duyuru yapacaklar, müdür Dumbledore ortak salonda toplanılmasını istedi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obliviate | Jikook
FantasyKahkaha atmaya başladı Jimin, ama Jungkook'un yanındaki kahkahalarının aksine mutluluktan epey uzaktı. "Bu kadar komik olan ne biliyor musun? O zamanda seni sevecek kadar aptalmışım, benden anılarımı aldığın zaman da seni sevecek kadar aptaldım." *O...