"
Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin, ya da olanları kabullenmeyi. İyikilerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin! Karar senin.
"
İki elimde de valizlerimi almış sürükleyerek onlardan baya uzaklaşmıştım ve tam kapıdan çıkıyordum ki bir gürültüyle ya da bir sesle arkama bakmak durumunda kaldım. Bakmaz olaydım. O yeşil gözlü adam hızlı ve bir şeye çok sinirlendiği bu uzaklıktan bile belli yüz ifadesiyle bana doğru geliyordu. İnşallah ben değilimdir . Anlamayan bir bakış atarak umursamamaya çalıştım. Sonuçta burası giriş - çıkış kapısıydı , belki de çıkacaktır diye düşündüm. Tekrardan önüme dönerek yürüyordum ki kalbimi yerinden söken bir şey tam önümden, beni sıyırıp geçmişti. Adımlarım durmuş ve korkuyla az önce bedenimin dibinden geçip giden kurşunun cam kapıyı nasıl delip geçtiğini izledim.
Biri bana kurşun sıkmıştı!
Hemde bilerek!
Arkamı döndüğümde o yeşil gözlü adamı tamda arkamda, dibimde görmeyi hiç beklemiyordum. Onunla burun buruna gelince durdum ve bu sefer kalbim başka bir şey için çarpmaya başlamıştı. Onun vücut kokusunu solurken onunda benim parfüm kokumu aldığını hissediyordum. Burnuma gelen serin ve taze toprak kokusu beni mest ederken bu konunun ondan geldiğine emindim.Gözlerini çevreleyen kirpiklerinin uzunluğu göz çevrelerine gölge düşürmüştü. Yüzündeki sarının koyu tonlarındaki kirli sakal çenesinde olan küçük kesik izini tam kapatmıyor ama dikkatlice bakılmadığı müddetçe de fark edilmezdi. Dudaklarının şekilleri tam bir bayanın sahip olmak isteyeceği türden bir dolgunluğa sahipti. Burnunun kemerli yapısı ise yüzünün bütünlüğünü hiç bozmamış aksine daha hoş bir hava katmıştı. Yüzünün yakınlığı benim yüzüme her bir nefes alışında vuran esintisi tuhaf hissettirmişti.
Gözlerim tekrar gözleriyle buluştuğunda, kendime gelerek kaşlarımı çattım ve bunu kimin yaptığını soracaktım ki bir şeyi daha geç fark etmemle şok oldum. Kaşlarımı kaldırarak ,korkuyla baktım yüzüne . Karnıma soğuk bir şeyin ucu dayanıyordu ki bunun silah olma olasılığı büyük bir ihtimaldi. Önce kafamı eğdim aramıza ve onun silahı benim karnıma bastırdığını gördüm. Büyümüş gözlerimle kafamı kaldırıp onun koyu gözlerine baktım. Tek bir duygu bile yoktu.
"Sizi cinayete teşebbüsten tutukluyorum."
Gözleriyle yüzümün her zerresini ezberler gibi izlerken soğuk sesi içinde bulunduğumuz sıcak binaya rağmen üzerime bir mont alma ihtiyacı hissettirdi. Vücudum titredi o an , onun sözleriyle. Yerimde çakılı kalmış ve şaşkınlığın zirvesinde bir şekilde ona bakarken ağzımdan çıkan tek sözcük "Ne?" olmuştu.Bana olan yakınlığı mı yoksa olayın şaşkınlığından mı bilemiyorum ama başka bir sözcük kullanmamıştım. Sadece gözlerine bakıyordum ve bir süre de bakmaya devam ettim.
"Duydunuz beni , cinayete teşebbüsten sizi tutukluyor ve hemen şimdi teslim olmanızı öneriyorum."
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FECİR
Science FictionBedenimde bir uyuşukluk hissederken yutkunmaya çalışarak adama çevirdim bakışlarımı. "A-a-acaba biz kaç yılındayız?" titreyen sesim ve bembeyaz olduğunu düşündüğüm suratla adama baktım, bana düzgün ve mantıklı bir açıklama yapmasını bekleyerek. Yüzü...