18. BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI

8.9K 668 693
                                    

🍸Selamlarlarlarlar.

Yaptığınız yorumlar 150 üzerine çıktı mı kalbim depar atıyor bilin istedim. Kısacası Haru hanımı motive eden şey yorumlarınız.

☕Güzel okumalar

°°°

[O minnoş kol nasıl kırıldı? Oynat bakalım:)]

"Engin çok yorgunsun değil mi? Eğer yorgunsan eve gidince sana masaj yaparım, yumuşacık olursun." dedi Faruk Engin'e üzülerek bakarken. Yazın boya badana işi fazla olduğu için çok çalışıyor ve aynı oranda yoruluyordu.

Bülent asansör bekleyen ikilinin önünde konuşulanlara kulak misafiri olurken bir yandan da iftira ile hapse girdiği için alacağı yüklü tazminatla ne yapacağını düşünüyordu.

"Sen onu bunu bırak da öyle herkesle yüz göz olma Faruk, tamam mı? Sonra çok ağlıyorsun. Kızarım sana." dedi Engin önlerindeki bedene ters ters bakarken.

Faruk önünde duran uzun boylu bedene bakınca istemsizce büküldü dudakları, hep onun yüzündendi. Ona kötü şeyler söylemediği halde kırmıştı ve itmişti onu. Demek çok çok çok kötü insandı.

"Bu gece benimle uyur musun Engin?" diyerek gözleri dolu dolu Engin'e bakınca "Olur." dedi Engin. Selami evde olsa saçlarımı okşayıp uyuturdu beni diye düşündü Faruk ama Enginde onun abisiydi.

Öndeki beden dayanamayıp "Siz onu beşikte sallayıp ağzına emzik verin bence." diyene kadar da huzurlu bir tebessüm sinmişti Faruk'un yüzüne.

Engin çok hır gür çıkarmayacak bir sesle "Bak oğlum seni ters yatırır düz sikerim piç." dediğinde Bülent gelen asansöre bindi ve yüzünü onlara döndü mütebessim bir edayla. İkili de onun gibi asansöre binince zemin kat tuşuna bastı.

Faruk gibi saf görünen bir it yüzünden hapse girmiş, saf görünen piç kardeşi arkadaşının hayatını zehir etmişti o yüzden çok tehlikeli geliyordu ona bu tarz insanlar. Bu ön yargısının sebebi buydu.

Engin Faruk'u diğer tarafına alıp koltukaltına sıkıştırırken ters ters baktı Bülent'e. Kimse kardeşine bu kadar hince yaklaşamazdı kimse! Gerekirse ecdadına döşerdi.

Asansörden çıkıp çıkışa arka arkaya ilerlerken Engin elini cebine attı ve sigarasını boyasını yaptığı evde unuttuğunu hatırlayınca sessiz bir küfür savurdu. Hep Selami piçinin suçuydu.

Birlikte dışarı çıkınca da yolun karşısında gördüğü büfe ile "Faruk sen bekle burada bir sigara kapıp geliyorum." diyen Engin koşarak geçti arabaların vızır vızır geçtiği yoldan.

Faruk yalnız kalınca Bülent'e göz ucuyla baktı ve "İnşallah Deniz abi sizi artık sevmez." dedi, onun Deniz abiyi hak etmediğini düşündüğü için. Deniz abi iyi insandı çünkü.

Bülent çağırdığı taksiyi beklerken "Niye, kimse seni sevmediği için mi böyle düşünüyorsun bebek adam?" diye sordu çarpık bir gülüşle.

"Hiçte bile, yirmi yaşıma basınca benimde sevgilim olacak ve beni çok sevecek. Hem abilerim de çok seviyor." dedi Faruk doğum gününe yüz otuz dokuz gün kaldığını hatırlayarak. O zaman onu seven beş kişi olacaktı. Deniz abi, Engin, Selami, kitap okuduğu Ramazan amca ve sevgilisi.

"Yirmi mi? Ben seni üç yaşında sanmıştım." diyerek kıkırdayan Bülentle Faruk çattı iri gözlerinin üstündeki kumral kaşlarını. Ona ters ters baksa da aklına bir şey gelmeyince hızla yolun karşısına baktı dolu gözlerle. Bu adam çok kötüydü. Engin'in hâlâ bir şeyler aldığını görünce de koşarak yolun karşısına geçmek için atağa geçti.

son ŞİŞMANLIK neye yarar? [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin