8. BENİM DENİZİM

7.8K 649 292
                                    

🍊Ufak bir not: Hunhah kitabımın adını "Nâr-ı aşk" olarak değiştireceğim gün içi. Lütfen görünce farklı kitap olduğunu sanmayınız. Hunhah ismi için daha etkili bir kurgum olacak inşallah.

🍋Medyadaki şarkı: Haramiler-Mavi Duvar (Deniz bölüm içinde bunu seslendirecek, dilerseniz dinlersiniz. Dilerseniz de dinlemeyin banane sjshsh)

🍏Güzel Okumalar

[Deniz'den]

Bir yerlerde telefonum çalıyordu ama elimi attığım her yer boşluğa çıkıyordu. Nihayetinde telefonun sesi kesilince rahat bir nefes alıp uykuma kaldığım yerden devam ettim.

Ta ki aynı gıcık zil sesini duyana kadar.

Bu sefer bedenimi çevirip telefona ulaşmak isterken büyük bir gürültü ile yere düştüm.

"Ahhhh!"

Ben hangi ara bu daracık koltukta uyuyakalmıştım ki?

Kendimi yerden kaldırmak için hamlede bulununca ağrı saplanan belimle nefesim kesildi ve tekrar uzandım olduğum yerde.

"Yerde fena değilmiş uzanmak için aslında."

Kendimi bu tarz cümlelerle motive etsem de telefonumun sesiyle kulaklarımı tıkadım. Elimin ulaşacağı mesafede orta sehpanın üstünde olduğunu görünce çok hareket etmeden aldım elime telefonu. Arayanın Efkan olduğunu görünce de hemen cevapladım.

"Günaydın Deniz abi."

"Günüm pek aymadı ama günaydın Efkan."

"Sen iyi misin? Sesin işkenceye uğruyormuş gibi çıkıyor."

Belimin ağrısına rağmen yerden doğrulup ayağa kalktığımda belime giren keskin ağrı ile yüzüm buruştu kendiliğinden.

"Beni duyuyor musun Deniz abi?"

Telefonu kulağımdan çekip saate baktıktan sonra "Kafeyi bugün kapalı mı tutsak?" diye sordum acıyla.

"Olur, ben diğerlerine söylerim. Sen iyi olduğuna emin misin?"

"İyi desem kötüye, kötü desem iyiye ayıp olacak. Orta şekerli kahve gibiyim."

Efkan'ın "Abi işi her türlü kahveye bağlıyorsun ya pes." demesi ile kıkırdadım.

"Hadi kapat kapat, duş alıp hastaneye uğrayacağım. İyisi mi sen kafeyi de aç ben İrem'e söylerim gelmesini."

"İyi öyle olsun madem. İrem abla çok gıcık bir patron ama... Neyse ben kapatıyorum. Bir şey olursa ara beni."

"Tamam tamam." diyerek telefonu kapattığım gibi attım kendimi duşa.

---

Duştan çıkıp aynanın karşısında saçlarımı kuruturken gözüme dijital baskül takıldı aynadan. Yumuşak saçlarımı iyice kuruttuktan sonra kilomu tartmak için -bu fazlasıyla cesaret gerektiriyordu- baskülün önüne gittim ve nefesimi tutup bastım basküle. Gördüğüm kilo ile gözlerim açıldı.

"Ben her düştüğümde beş yüz gram vereceksem her gün düşmeye razıyım."

Sanırım bugün kendimi ödüllendirebilirdim. Beş yüz gram büyük başarıydı benim için. Şöyle mükellef bir sofra hazırladım mıydı, off!..

---

Belimi incitmiş olmam demek işe bir hafta kadar arabamla gitmem demekti. Doktorun yazdığı kremleri alırken bildirim sesiyle çıkardım telefonu cebimden.

SELAMİ: Günaydddddınnlar...

Mesaja gülümseyip ilaç ücretini ödedim. Eczanenin girişinde asılı olan 'Zayıflama ilacı' kağıdını görünce gözlerimi kısa bir an yumup soracak gibi oldum ama babamın beynimde yankı yapan 'ilaçtan medet umup hastaneye düşersen beynini nakil ederim' lafıyla çıktım eczaneden.

son ŞİŞMANLIK neye yarar? [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin