Multimedyada Nehirin gördüğü varlık var.
Bana doğru koştuğunu görünce hemen arkamı dönüp bende hızlı hızlı koşmaya başladım. Nereye gidiceğimi bilmiyordum. Evin önündende geçmiştim üstelik. Arkama baktığımda o yoktu. Rahatlamış şekilde nefesimi bıraktım. Başımı geri döndürdüğümde burnumun dibinde gördüm. Ellerini kollarıma getirdi. Sıkıca tuttu. Haraket edemiyordum. Bağırmaya başladım. " Henüz seni kesmeye başlamadım neden bağırıyorsun?" dedi kalın ve korkutucu bir sesle. Neydi bu? Fredynin repliği? Dalga geçilicek birşeydi aslında. Ama korkuyordum. " Beni bırak , hiçkimseye hiçbişey söylemem nolur bırak." Söylesem ne olabilirdiki? Saçmalamıştım. Aynı korkunç ve kalın sesle, " Kes sesini." dedi. Tırnaklarını kollarıma batırıyordu. Canımın acısıyla. " ah siktir." dedim. Sokakta bizden başka kimse yoktu. Berkayın sesini işittim. O sırada kollarımın acısı geçmişti. Önümde duran bir nevi bakkal Serkan amcada yoktu. Neden bakkalında birini kesiyordu? Ayrıca içerisi hiçte bakkal gibi gözükmüyordu. Gördüğüm kadarıyla işkence aletleri bile vardı... Berkayın yanıma geldiğini gördüm. "Nehir çığlıklarıı duydum , iyimisin ne oldu?" dedi. Bense olayın şokundan dolayı bişey diyemedim. Kollarımdan kanlar akıyordu. Bi yandan kollarımı elimle silip bir yandanda oturmak üzere yolun kenarına doğru ilerliyordum. Berkay bişeyler anlatıyodu ama dinlemedim kulaklarımda bir çınlama vardı. O kadar yüksektiki dayanmıyodum. Ellerimi kulaklarıma götürdüm. Daha çok yükseliyordu ses. Birden ayağa kalkıp , saçlarımı yolmaya başladım hemde çığlık atıyodum. Böyle bir duruma cinnet geçirmek denirdi herhalde. Berkay beni tutmaya çalışsada başarılı olamadı. Benim sesimle bütün mahalledeki insanlar başıma toplanmıştı. Hiç birine bakmadan kulaklarımdaki çınlamayı kesmek için saçlarımı yolup , çığlık atıyordum. Seslerin yavaş yavaş yüksekliğini kaybettiğini fark ettim. Berkayın herkese , " Dağılın neye bakıyosunuz siktirin gidin hadi." gibi şeyler söylediğini duydum. Başım fena derecede ağlıyodu. Boğazımda acımıştı. O acıyla ve ağrıyla birden yere yığıldım.*******************************
Uyandığımda başımda Berkayın olduğunu gördüm. Gözlerimi yavaş yavaş araladım.Berkay , " Nehir?" dedi. Bense sesim kısık şekilde " Efendim?" dedim." Beni çok korkuttun iyimisin? Annen şuan evde değil. Anahtarı cebinden aldım korkma sakın ben yanındayım." dedi. Bense biraz doğrulup " Şey ben iyiyim aslında ama hala korkuyorum. Annem gelene kadar yanımda dururmusun?" dedim. Oda gülümseyerek başını evet anlamında salladı. Ardından ayağa kalktı. Ben nereye diye sorar bakışlar attım. O ise " Sana bişeyler hazırlıyım. Hemde müzik falan açıyım iyi gelir. " dedi. Bense odada tek kalmaktan korktuğum için yanına gittim. Berkay mutfaktaydı bense onun en sevdiği şarkıyı açtım. Bu şarkı bence biraz saçmaydı ama bana iç gıdıklayıcı ve hoş olduğunu söylemişti. Zevkler tartışılmazdı işte. Aydın Kurtoğlu- Köle şarkısını açtım. Mutfağın kapısına dayandım. Berkay hem şarkıyı mırıldanıyo hemde bişeyler hazırlıyordu. Onu bu haliyle sonsuza kadar izleyebilirdim aslında. Keyifliydi , ben onu geri kazanmıştım. Bu sefer kaybetmeye niyetim hiç yoktu. Eskisi gibi çocukca davranmıycaktım. Sosyal hesaplarını kapaması konusundada baskı yapmayacaktım. Ama ikimizin fotoğraflarını sürekli paylaşıcaktım. Planlarım öyleydi yani. Berkay bana göre oldukça yakışıklı bi cocuktu. Sürekli spor yapan kızlar tarafından ilgi çeken bi yanı vardı. Ayrıca şiirsel konuşurdu romantikti. Berkay benim onu izlediğimi hala fark etmemişti. Bende bu izlemeden sonra bir yakınlaşma olmasın diye salona geçtim. Tam o sırada kulağımda bir fısıltı işittim. Nehir - buraya -gel. Melodik şekilde söylüyodu sanki sesler aralıklıydı. Yankılanıyodu kulağımda. İster istemez sesi takip etmeye başladım. Ses benim odamdan geliyodu. Odaya girdim. Kapıyı yavaşca kapadım. Korkuyordum neden böyle yaptığımı da bilmiyordum. Ama bir güç vardı böyle yapmamı isteyen farkındaydım. Çünkü ben ben olsaydım böyle bişey yapmaz çığlık çığlığa Berkayı yanıma çağırırdım.. Ortalığın karardığını fark ettim. Sadece aynanın olduğu tarafta bir ışık vardı. Etraf sallanmaya başladı. Bir yandan dengede durmaya çalışıp bir yandanda bağırıyodum. Bazı seslerde iştiyordum. Duyduklarım arapça olmalıydıki anlamadım. Ses korkunç ve kalındı bi o kadarda yüksek. "Ya kahna , şeytaniiracim , şeytanışerrim." Boğazımda bi ağırlık hissettim. Nefesim kesildi. Aynada hala bir ışık onun ardındada neye benzediğini bilmediğim korkunç bi varlık. Sesimin yettiği kadar dua okumaya başladım. O sırada biraz gittiklerini gördüm. 20 saniye içinde yine herşey normale dönmüştü. Dizlerimin üstüne çöktüm. Hala korkuyordum. O sırada kapı açıldı. Kapının sesiyle yerimden sıçradım irkildim. " Hey hey sakin ol kuzu". Gelen Berkaydı. Belimden tutup beni kaldırdı. Mutfağa doğru gittik. hazırladıklarını yedik. Salonda otururken saat 16:30 gibi annem geldi. Bizi böyle görünce eminim yanlış anlamıştır.. Berkaya hoşgeldin dedikten sonra odasına geçti. Berkay , " Nehir ben artık gidiyim. Sende kendine dikkat et." dedi. Berkayı öpüp yolcu ettikten sonra annemin yanına gittim. Olanları anlattım. Annem anlayışlı bir kadındı. Gevşek değildi tabiki bana güvenirdi. Kimseyle bişey yapmıycağımıda bilirdi. Berkayla bizi öyle gördükten sonra bile güveninin sarsılmadığından emindim. Kötü şeyler yaşıyordum. Olayları anlattıktan sonra bana hak verdi. Aslında berkayla sadece sarılıp oturmuş televizyon izliyoduk o kadar.
*****************
" Anne ben yatıyorum artık. Kapın açık dursun tamammı benim küçücük bi sesim bile çıkarsa yanıma gel." dedim. Annemde tamam anlamında başını salladı. Onu öptükten sonra odama geçtim. Aynamın üstünü bir çarşafla kapattım. Böyle daha güvende hissediyordum.. Telefonu alıp Berkaya mesaj attım.
Berkay Kişisi:
+ Bugün için teşekkür ederim Berkay. :)
- Hala neden ismimle hitap ediyosun? Sevgili değilmiyiz?
+ Şey , ben alışamadım pek.
-Alışsan iyi olur sevgilim ;)
+ Tekrar teşekkürler.
+ Sevgilim..
- Rica ederim bundan sonra hep yanındayım. :)
+ İyiki varsın :*
- Seni seviyorum hadı uyu artık geç oldu.
+Pekii. Bende seni seviyorum.. İyi geceler.
- Sanada :*
Berkayla böyle olmaya alışkın değildim aslında. Garipsedim bi yandanda karnımda farklı bi ağrı hissettim. Kelebekler uçuşuyo gibi bişeydi.. Böyle saçma sapan şeyler düşünüp kendi kendime gülümsedim. Sabahki olayların şoku vardı üzerimde tabiki. Bu yüzden Merti aradım bi kaç çalmadan sonra açtı. " Efendim Nehir?" dedi tersleyici ve bıkkın bi sesle. Bense " Şey özür dilerim yok bişey sonra ararım" dedim. Oda " Yok yok söyle ?" dedi. Bense olayları kısa şekilde anlattım. " Nehir her yaşadığını bana anlatmak zorunda değilsin. Ya sen en iyisi bi büyücüye falan git tamammı sıkıldım artık sizden ve bu saçma lanetinizden."dedi. Ben şaşkın bi sesle " Peki." deyip telefonu yüzüne kapadım. Belki onunda başına kötü bişey gelmişti? Morali bozuktu? Neden onu anlayıp nedenini sormadımki? Belki canı bişeye sıkkındı? Düşüncesizce hareket ettim. Ama geçmişti artık. Yarın yanına gider gönlünü alırdım nasılsa deyip, uyumak üzere yatağıma uzandım..
Arkadaşlar bu sefer yb erken yazdım. Yorumlarınızı votelerinizi eksik etmeyin. Ayrıca fikrinizi almak istediğim bir konu var. Şu lanet kısımları hariç birazda aşk kattım hikayeye bu sıkıcı yapıyomu yoksa böyle devam ediyimmi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrodaki Lanet(Aşk)
Horror"+Hadi taksime gidelim. Eminönünde napıcaz ya?" dememle başladı bu lanet olay marmarayla gitmek istediler daha yakın olucağı için eminönünden taksime aktarma yapıcaktık. Ezgi bir farklılık hissetmişti o yüzden o bizle gelmedi. Yürüyen merdivenlerden...