Selam öncelikle demek istediğim şu. Kurguyu basit tutucaktım karakter eklemeyi çok düşünmüyordum ama sonra bir arkadaşım bana bir fikir önerdi. şebnem'i kitabıma eklemeye karar verdim. o gerçek birisi gerçi onun görünümünü ve karakterini abartarak yazdım. Neyse onun hakkındaki düşüncelerimi hikayeyi okudukça anlarsınız.
Şarkı en sevdiğim şarkıdır:pink fucking perfect.
Keyifli okumalar. ÖPÜLDÜNÜZ...Film her şeye rağmen güzel geçmişti. Oldum olası sinemaya gitmeye bayılırdım. Aslıyla mutlaka her haftasonu sinemaya giderdik. Paramız olmazsa da evde film maratonu yapardık.
İzlediğimiz filmin intikamla alakalı olması ironikti. Bir adam köpeği öldürüldü diye film boyunca 50 kadar insanı öldürüyordu. Bir kaç defa Akın'a göz ucuyla baktığımda bana baktığını fark etmiştim. Salonda sırasıyla Umut, ben, şebnem ve Akın oturmuştuk. Şebnem film boyunca defalarca sıkıldığını söylemiş ve sürekli hareket edip durmuştu. Umut ise diğer yandan sürekli konuşup durmuştu. 2.yarıdan sonra da elimi tutmuş ve bırakmamıştı.
Patlamuş mısırlar ve içecekler tüm uğraşlar sonucunda bitmişti. şebnem ise diyet yaptığından dolayı tek bir şeyi bile ağzına sürmemişti.
Filmden sonra ışıklar yandığında kafamı şebnemin tarafına çevirdiğimden ilk gördüğüm Akın'ın gözleri oldu. Önce bana yumuşak bir şekilde baktı ardımdan bakışları Umut'un tuttuğu elime kaydı. Bakışları donuklaşırken kalbim anlamsız bir şekilde acıdı.
Yemek yemek için burger king'in önüne geldiğimizde bile Umut elimi bırakmamıştı. En azından ikimizin de eli terlemiyordu. Sadece onca mısırdan dolayı biraz yağlanmıştı.
şebnem Akın'a sokularak konuşup dururken ben de Umut'un anlattığı şeylere gülmeye çalışıyordum.
Yemeğimiz bittiğinde ki şebnem başka bir yerden salata almış ben çocuk menü yerken Akınla Umut işi abartıp 2'şey hamburger menü yemişlerdi.
Ywmeğimi yediğim süre boyunca Umut'un elini tutmadığımdan dolayı memnundum. Üstelik yemekten sonra koşarak tuvalete gidip elimi yağlardan arındırmıştım.
En son ayrılma noktasına gelmiştik. Umut'a hızlıca sarılıp geri çekilecekken yanağıma küçük bir buse kondurdu. Tebessüm ettim. şebnem bana tekrar boğucu bir şekilde sarılırken konuşup duruyordu. "Tanıştığımıza memmnun oldum Aslı. Tekrarlayalım bunuok eğlenceliydi. Ve bu arada tişörtünü bereden aldın bayıldım..."
Onun her cümlesine ķibar olduğum cümlelerle karşılık verirken kahkaha atıp duruyordu.
Komik bir şey söylememiştim bile.
Sonunda sadece Akınla birlikte kalmıştım. Akın oflayarak elini başına götürdü. "Hiç gitmeyecekler sandım." Ona öfkeyle döndüm."Neden şu sarışın aptaldan bahsetmedin. Bir an onun boğazına sarılıcağımı zannettim." Ellerini havaya kaldırıp güldü. "Ben de geleceğini düşünmemiştim. Ayrıca onu çekemeyen sen değildin bendim. Sürekli bir şeylerden bahsedip durdu. Ve o surat ta neydi öyle. Ölü birisiyle dolaşıyorum sandım."
Kendimi tutup sinirki ifademi korumaya çalışıyordum. Ama Akın elini saçlarına dolayıp sesini incelterek "Aslı tanıştığımıza memnun oldum bunu mutlaka tekrarlayalım olur muuu?" diyince kendimi daha fazla tutamayarak kahkaha attım.
"Tamam o kızın aklımdan silebilmek için alışveriş yapmam gerek." Yanyana yürüyerek mağazalara bakarken aşırı pahalı olan yerleri geçiyordum. Annemle her zaman gittiğimiz mağazalara gitmeyi istiyordum ve tabiki kitapçıya.
"Peki Umut nasıl oldu da seninle o kadar yakınlaşmayı başardı?" Ona bakıp hızlıca koluna girdim. "Açıkçası bilemiyorum aniden elimi tuttu ben de onu bıçaklamak yerine karşılıksız kaldım."
Hafifçe gülerken başını eğdi. Omzumu silkip kolundan çıktım. "Hem zaten şu anlık arkadaşım. Sevgili olmaya daha varmış gibime geliyor." Kaşlarını kaldırdı. "Demek arkadaşın olan kişilerin elini tutmasında sakıncası yok ?"
Önüme bakarken omzumu silktim. Ani bir hareket yaparak eliyle elimi yakaladı. "Peki biz arkadaş mıyız ?" Kalbim hızlanırken başımla onayladım."evet, arkadaşız."
Çok fazla mağazaya girmiştik. Çoğunda da elimizde poşetlerle çıkmıştık. Genelde elimize bir şey tutuşturup denemeden alıyordu. İkimiz de denemeye uğraşmayacak kadar üşengeçtik. Üstelik 2 pantolon alana 1 bedava olan bir yerden ikimiz de eş model pantolondan almıştık. Gerçi onları denemek zorunda kalmıştık ta neyse. En sonunda kitapçıya girdiğimizde derin bir nefes almış ve ayrılarak kitaplara bakmıştık.
Az kitap almıştım ve annemin günlüğünden esinlenerek ben de günlük tutmaya karar vermiştim. Güzel bir eskitme defter seçmiş yazımı güzel gösterecek dolma kalem almıştım.
Akn da izlememiz için film almıştı. Ödemeyi de o yapıyordu ne de olsa kartı babama bağlıydı. O yüzden bir şey farketmiyordu. Sanırım o bir dizi karakteri olsa Behlül olurdu. Amcasının parasını kullanan yakışıklı velet olurdu.
"Cemre canım çiğ köfte çekti. Alt katta satıyordu. Sen de ister misin?"
Ona inanamayarak baktım. Onca şey yemiştik. "Hala aç olduğuna inanamıyorum." Omzunu silkti."Yani sen istemiyorsan yeme." Başımı iki yana salladım."Çiğköfteye asla hayır demem."
Elimi girdiğimiz ilk mağazada bırakmıştı ve sonra da bunun konusu açılmamıştı. Sürekli yaptığımız buydu. Sürekli böyle durumlar yaşıyorduk ve hemen sonrasında yaşanmamış sayıyorduk. Gerçi böylesi daha iyiydi, bu iş kafamı karıştırmaya başlamıştı. Birlikte uyumuştuk, neredeyse öpüşüyorduk, ve şimdi de elimi tutmuştu.
Ne düşüneceğimi bilemiyordum. Veya nasıl hissetmem gerektiğini.
Çiğköfteyi yerken üstüme bir şeyler dökmemeye dikkat ediyordum. Şu anda avına saldırmış bir aslan gibi görünüyor olabilirdim. Resmen çiğköfteye saldırıyordum üstelik karnım da aşırı şişmişti. Üstümde dar bir şey olsaydı ödemli birisi gibi görünürdüm.
En sonunda eve vardığımızda ikimizde yorgun, doymuş, ve her şeye rağmen mutluyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
intikam
Randomcemre'nin hayatı kaçırılmasıyla ve annesini gözlerinin önünde öldürülmesiyle tamamıyla değişir. bir anda tüm hayatı boyunca hiç görmediği babası karşısına çıkar ve ona hayata yeniden başlaması için bir şans sunar. ama cemre'nin istediği intikamdır...