toprak altında

144 3 0
                                    

UZUN ZAMANDIR YAZAMIYORUM VE MUHTEMELEN UZUN BİR SÜRE BOYUNCA DA YAZAMAYACAĞIM ÇÜNKÜ HAFTA İÇİ BİLGİSAYARA BAKMAM YASAK VE HAFTASONU DA TAŞINICAZ O YÜZDEN İNTERNET BULMAM SIKINTILI OLUCAK. OKUYANLARA TEŞEKKÜRLER. 

annemin mezarının başında duruyordum. üstü çok güzel çiçeklerle doluydu. güzel bir mezardı. elimdeki çiçekleri diğer çiçek yığınının üstüne koydum. annem şu an yanımdaymış gibi hissediyordum sanki benden hiç ayrılmamıştı. babam yanımdaydı ve yüzünü eğmişti. onun için ne kadar zor olduğunu biliyordum. benim için de çok zordu. Nisan evde kalmayı istemişti. Akın ise bizimle gelmişti. Akın'ın dediğine göre Nisan babamla neredeyse hiç konuşmuyordu. çocukluğunda da bu böyle olmuş. yani Nisan'ın annesi yoktu ve babası da sanki hiç olmamıştı. Akın ona sahiğ çıkmıştı. hem her zaman onun yanında olup onu koruyordu hem de onun abisi gibiydi.

-yağmur yapmaya başlayacak gitsek iyi olur. 

Akın demişti bunu gökyüzüne baktım. bulutlar kararmıştı. ve sanki bulutların kararması benim yüzümden olmuştu. benim nefretim ve öfkem bulutları karartmış olmalıydı.

annemin mezarının başında 1 saattir duruyorduk. babam ağlıyordu ama ben gözlerimden bir damla yaş akmasına izin vermemiştim. annemi bu şekilde hatırlamak istemiyordum. 

birlikte arabaya yürüdük. araba mercedes'ti. şu lüks olan modellerden. babamın ne kadar zengin olduğunu merak ettim. baya zengin olmalıydık. 

eve giderken babam konuşmaya başladı. 

-öncelikle yarın sabahtan itibaren çalışmaya başlıyorsun. 

yarından itibaren birisini öldürmek için eğitim alıcaktım. 

eve geldiğimizde yağmur çoktan başlamıştı. ben küçüklüğümden beri yağmuru çok sevmiştim.biraz daha dışarda durmayı istedim. benim gelmediğimi gören babam arkasını döndü.

-Cemre hadi gelsene.

başımı iki yana salladım.

-hayır ben biraz dışarda kalıcam.

bir an bir şey diyecekmiş gibi durdu. ama sonra konuşmaktan vazgeçti. herhalde bana üşütebileceğimi falan söyleyecekti ama bu mümkün değildi benim bünyem güçlüydü. ben kolay kolay hastalanmazdım. 

babam içeriye girdi ben de evin bahçesinde yürümeye başladım. bahçe kocamandı ve etraftaki korumaların sayısı da çok fazlaydı. 

-hey Cemre beni bekle.

seslenen Akın'dı. ne yani anlamamış mıydı? ben şu an yalnız kalmayı istiyordum.bana yetişti.

-ne var ya ne istiyosun? ben yalnız kalmayı istiyorum beni rahat bırak.

Akın şaşırdı. belli ki bu tepkimi tahmin etmemişti.

-ben seninle antremanın detaylarını konuşmayı istiyordum. ama şimdi yalnız kalmayı istiyorsan sonra da konuşabiliriz. 

utandım ve yüzüm kızarmaya başladı. benimle sadece antreman detaylarını konuşacaktı demek. ben gerçekten bir aptaldım.

-ben özür dilerim. şimdi konuşabiliriz benim için sorun değil.

Akın kararsız kalmış gibiydi ama sonra yanımda yürümeye başladı.

-sabah çok erken kalkmalısın. ilk önce koşuya çıkıcaz. ayrıca vücudunu formda tutmalısın. biraz kilo versen de iyi olur.

yanaklarımın daha çok kızardığını hissettim. ben şu zamana kadar diyet yapmamıştı. kilom son derece normaldi. tamam belki biraz fazlalığım vardı ama uzun boyum bunu belli etmiyordu.

-Cemre yani ben sana şişkosun falan demiyorum. sadece biraz kilo vermen lazım. neyse 3 öğün yemek yemelisin. abur cubur yok ve öğle yemeğinden itibaren çalışmaya başlarız. sen dövüşmeyi biliyor musun?

-öncelikle Akın benim kiloma falan karışamazsın. tamam diyet falan yaparım ama benden çikolatayı pat diye bırakmamı bekleme. ayrıca ben savunma dersi almıştım ama yıllar önce yani hareketleri falan hatırlıyorum ama kendimi geliştirmedim.

Akın'a baktım. yanağındaki gamzeler ortaya çıkmıştı. halime gülüyordu. 

-peki Cemre kilona karışmam ama eğer çikolatanı yemeye devam edersen nasıl diyetini bozmamayı düşünüyorsun?

evet güzel soruydu. açıkcası bunu hiç düşünmemiştim. ağzımı bir cevap vermek için açtım ama sonra geri kapattım. diyecek bir lafım yoktu. Akın gülmeye başladı. ben de güldüm. komik duruma düşmüştüm. 

-tamam peki diyet falan yapma ama bari az ye. 

-ne! hiç te az yiyemem benim günlük yediğim yemeği bir ordu yiyemez. 

tekrar güldü. çok güzel bir gülüşü vardı. ben de güldüm. kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. gözlerimi kapattım. yağmur damlaları ikimizi de ıslatıyordu ve ben bunu umursamıyordum. tekrar gözlerimi açtığım gibi onun kolunun altından sıyrıldım. beni ailemden başkasının sevmesine izin vermeyecektim ve Akın aileden değildi. Nisan için abi olabilirdi ama benim için sadece birisiydi. ve öyle kalmasını istiyordum. gülüşü soldu ve arkasını dönüp eve gitti. gidişini izledim kalbim çok az hüzünlenir gibi olmuştu ama sonra hemen geçmişti. yağmurun altında biraz daha kaldım ve daha sonra ben de eve girdim. kapının önünde Nisan duruyordu. gülümsedim. 

-selam 

bana tebessüm etti.

-biliyor musun seni çok az zamandır tanıyor ama senin yanındayken çok mutlu.

babamdan bahsetmişti sanırım. 

-merak etme seni de seviyor ne de olsa o senin baban. 

gülüşü soldu.

-hayır ben ondan bahsetmiyorum. ben Akın'dan bahsediyorum.

şaşırdım. Akın benim yanımda mutluysa ne olmuştu ki?

-dediğin doğruysa bile ilgilenmiyorum.

geriye bir adım attı.

-neden?

ona yaklaştım ve kulağına fısıldadım.

-çünkü anneme olan sevgim yüzünden onu benden aldılar ve artık ailemden başkasını sevmemem gerektiğine karar verdim. çünkü sevgi zararlıdır ve gittiğinde arkasında sadece acı bırakır.

Nisan'ın kahverengi gözlerine baktım. sulanmıştı.

-çok yanılıyorsun ablacım sevgi insanı en güçlü yapan şeydir. ve sende bunu bir gün anlayacasın.

geriye bir adım attım ve elimi uzattım  da elini uzattı ve el sıkıştık.

-görücez kardeşim sevgi güçlendirir mi yoksa zayıflatır mı görücez.

intikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin