"Nerede kaldın?"
"Çalışıyordum hyung."
"Saat dört. Telefonlarımı açmadın."
"Hyung, yoruldum. Yarın bir tane daha seçme var. Uyumama izin ver."
"Yemek yedin mi sen?"
"Su içtim."
"Şaka mısın sen? Hiçbir şey yemeden nasıl durabiliyorsun?"
"Su içtim dedim ya hyung. Fazlasıyla yetti."
"Yuta, üstünü değiştir ve mutfağa gel."
"Hyung, saat dört. Ben uyumak istiyorum lütfen. Çok yoruldum. Sarıl bana lütfen." Kollarımı ona doğru uzatmıştım.
"Ah Yuta, gel buraya." Benden uzun olan beden beni kolayca kucağına çıkartmış, odaya sokmuştu.
"Üstünü değiştir, geliyorum." Odamdan çıktığında kıyafetlerimi teker teker çıkarıp fırlatmıştım. Geceliklerimi giydikten sonra yatağa girmiştim. Hyungum üstünü değiştirmişti.
"Saat kaçta orada olman gerekiyor?"
"Sekizde hyung."
"Tamam alarmı kuruyorum. Ben götürürüm seni."
"Teşekkür ederim hyung."
"Teşekkür etme Yuta'm. Sonunda pişman olacaksın." Son cümlesini geveleyerek söylemişti ve bir daha ne dediğini sormaya mecalim yoktu. Beni kolları arasına almış ve uyumama yardımcı olduğunu bildiği için saçlarımla oynuyordu. Gözlerim ağırca kapanırken çok sessiz çıkan sesi duymuştum.
"Özür dilerim Yuta."
...
Sahneye çıkmıştım çıkmasına ama o kadar yorgundum ki yapabilir miydim bunu? Derin bir nefes aldım. En derininden. Soğuk havayı içime çektim. Şarkının başlamasıyla da ayaklarımın kendiliğinden hareket etmesi bana dansı değil yine onu düşünmeme sebebiyet vermişti. Senin için yapıyorum bunu Taeyong. Biliyorsun değil mi? Sırf sen dedin diye. Yoksa işim olmazdı. Sen gittikten sonra tek yaptığım yatağa yatıp ölümümü beklemek olurdu.
Zorlu dansımın en zor bölümünü de yapmış, selamımı vermiştim. Sahneden çıkmış, kendimi bekleme koltuğuna atmıştım. Çok yorgundum. Sadece dört saat uyumuştum. Bacaklarım titriyordu ve şu an ayaklarıma eğilip patenleri çıkartmak zor geliyordu. Önümde dikilen Youngho hyungla kafamı kaldırmış, geldiği için şükredecektim.
"Ben çıkarırım güzelim. Kararlardan sonra da eve gideriz güzelce uyursun tamam mı?"
"Hyung.. çok zor geliyor artık."
Ayakkabılarımı giydirmiş, saçlarıma öpücük kondurmuştu. Bazen o da olmasa ne yapacağımı düşünüyorum. Batardım sanırım.
"Biliyorum güzelim. Her şey düzelecek."
Gözlerimden süzülen sıcak yaşlarla kafamı göğsüne yasladım. Çok yorulmuştum.
...
Bu seçmelerden de geçtiğimi duyduğumda buruk bir sevinç oluşmuştu içimde. Onun için yapıyordum. Bunu bilse çok sevinirdi değil mi? Gurur duyardı. Yüzümün her yanını öper kulağıma fısıldardı. Gözlerimdeki yaşları sildim hızlıca. Youngho hyungun evden çıkmadan önüme koyduğu yemekten iki kaşık almış, kalkmıştım. Biraz uyusam iyi olurdu.
...
Taeyong'dan
Mutfaktan çıkıp odasına giden bedeni izledim. Çökmüştü. Çok zayıflamıştı. Onun her şeyi olduğumu biliyordum. Bensiz yapamayacağını da. Beni öldü sandığı için bu kadar kötü durumdaydı. Youngho haklıydı. Sonuna kadar haklıydı hemde. Üç kere intihar etmeye kalkışmıştı. Üçünde de görüp Youngho'ya haber vermiştim. Gidememiştim bile. Çıldırıyordum. Kollarımın arasına alıp öpmek istiyordum. Sadece biraz daha dayanmam gerekliydi. Bana bir sene önce bunu yapanı bulmazsam Yuta'nın hayatı tehlikeye girebilirdi. Hem onun yanında değilken daha kolay koruyordum onu. Kendini yatağa attığında gözlerim doldu. Çok yoruluyordu. Sırf ben istedim diye buz patenine devam ediyordu. Bunu istemeseydim tamamen dünyadan kopacaktı çünkü. Eve tıkılacaktı. O yataktan kalkmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pista de hielo - yutae
Fanfiction"küçücük bir çocukken onun buzun üstünde durmasını sağlayan adam, bir gece ortadan kaybolmuş en büyük düşüşü yaşatmıştı ona." Nakamoto Yuta × Lee Taeyong #1 yutae ²⁷¹⁰²¹,⁰⁵⁰³²³