0.4

387 29 95
                                    

Yuta'dan

Vücudumdaki ağırlıkla yerimden kalkmış, yüzümü yıkamış, siyah tayt ve üstüne siyah bir şort giydikten sonra beyaz tişörtü üstüme geçirmiş, aynaya bile bakmadan çıkmıştım. Koçun akşam yazdığı toplantıyı şans eseri kalkmasam görmeyecektim. Yine nasıl kafamı şişirecek diye düşünürken çoktan gelmiştim. Taksiye parayı ödeyip içeri girdim. Herkes toplanmış koçu bekliyordu. Sonunda geldiğinde herkes karşısına dizilmişti. Bir çıt çıkmıyordu.

"Seçmeleri geçen üç kişi var çocuklar. Bu diğer senelere göre çok iyi. Yuta, Jun-u ve Jaemin. Jaemin diğer tesisimizdeydi. Buraya alındı. Şimdi festival için yaptığımız dansa devam edeceğiz. Onun dışında yarışma için seçilen üç kişiye kareografi bulacağız. Şimdi dağılabilirsiniz. Yuta sen kal."
Herkes çıkarken ben neden kalıyordum? Ah yine ne olmuştu?

"Yuta, mükemmel bir yeteneksin biliyorsun değil mi? Her gün daha da iyi oluyorsun. İnsanlar seni izlemek için deliriyorlar. Bu yarışmada kendini halka da sevdirmek zorundasın. Biliyorsun jüri dışında halkta oy verecek. Bir röportaj yapmak istiyorlar." Ne saçmalıyordu bu? Şu durumda bunu yapmak en son istediğim şeydi.

"Yuta, biliyorum zor bir durumdasın ama bunu yapma-" daha çok dinleyemezdim onu, sabaha kadar konuşurdu.

"Tamam." Ben de koçun yanından çıktım ve soyunma odasına girdim. Pembe saçlı çocuk bana gülümsemişti. İçten bir gülümseme görmeyeli uzun zaman olmuş ha?

"Yuta hyung, umarım böyle seslenmemde sorun yoktur."

"Hayır-" ismini söylemek ister gibi duraksadığımda anlamıştı.

"Na Jaemin."  İçerde bahsedilen çocuk olmalıydı.

"Tanıştığıma mennun oldum Jaemin."

"Ben de hyung! Seni çok fazla görmek istiyordum. Hayranınım!"

"Çok mutlu oldum Jaemin." Bir kere daha güldüğünde bunu özlediğimi anlamıştım. Çantamı bırakıp patenleri aldım. Tam çıkacakken banyoya çekilmemle Jun-u olduğunu anlamıştım.

"Merhaba güzellik."  Gerçekten hayat benden ne istiyordu? Bir dakika rahat olamıyordum.

"Aa yine cevap vermiyorsun. Anladım seni. Geçen sefer ki gibi elimin bir yerlere değmesini istiyorsun." Duyduğum şeyle refleks olarak tokat atmıştım. Yüzünü yana çevirmiş, sonra da sırıtarak geri dönmüştü. İğreniyordum ondan. Bu kadar yakınımda durması midemi bulandırıyordu. Kollarından çıkmaya çalışmıştım ama sıkıca tutuyordu.

"Bırak." Kulağıma doğru yaklaşmış, fısıldamıştı.

"Oyun istiyorsun Nayuta. İstediğini yapacağım. Seninle güzel bir oyun oynayacağım." Son kez itmiştim. Beni bıraktığında direkt çıkmıştım banyodan. Kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyordu. Kendimi piste atmıştım. Gerçekten yapacak başka bir bok yoktu hayatımda. Oysa o varken zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım.

...

1 Hafta Sonra
Röportaj için beni hazırlayan Youngho hyunga karşı öylece duruyordum.  Üstüme zorla eşofman, şort ve beyaz tişörtten başka bir şey giydirmişti. Dar yırtık kotum ve bir gömlekle duruyordum. Saçlarımı taramıştı. Ben dağınık seviyordum. Göz altlarımın çok çökük ve mor olmasına iki saat konuşmuş, asla dikkat etmediğim bir şeyler sürmüştü. Dudaklarıma da her zamanki kremden sonra bir balm sürmüştü.  Üstüme parfümümü sıktığında neredeyse ağzıma kadar sıkmıştı.

"Hyung! Ağzıma sıksaydın."

"Aç ağzını." Ağzıma parfüm şişesini doğrulttuğunda gözlerimi devirmiş, ayağa kalkmıştım.

pista de hielo - yutaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin