"Hyung, yalnız kalmak istiyorum dedim!" Kapıyı açmamla hyungumun olmadığını anlamıştım. Jun-u bir kolunu kapının kirişine yaslamış duruyordu.
"Gerçekten mi!? Salonda rahatsız ettiğin yetmedi evime mi geldin?" Sırıtmış, bana doğru yaklaşmıştı.
"Evde daha rahat edersin diye düşünmüştüm. Hem.. Bugün o yayında fazla güzeldin. Beni sağ elime mahkum etmenden bıktım artık." Duyduğum şeylerle kapıyı hızla kapatmaya çalışmıştım ama olmamıştı. Kapıyı o kadar sert itmişti ki sırtımın üstüne yere düşmüştüm. Kapıyı kapatmış, kilitlemişti.
"Jun-u benim evimdesin. Bunun bir sürü suçu var. Git lütfen. Zorluk çıkarma." Üstüme geliyordu. Kalkıp kendimi odama kitleyebilirdim.
"Asıl sen zorluk çıkarma Nayuta." Aklıma gelen tek şeyi yapmış, odama koşmuştum ama beni yakalamış, odamın içine sürüklemişti. Karşı koymaya çalışıyordum. Ellerim, ayaklarım durmuyordu. Bacağımı yine karnına geçirmeye çalıştığımda bacağımı tutmuştu.
"Bu sefer değil bebeğim." yatağıma sertçe ittiğinde yana doğru yönelmiş çıkmaya çalışmıştım ama yine tutmuştu.
Boynunda açık duran kravatı çektiği gibi elimi havaya kaldırmış, başlığıma bağlamaya başlamıştı."Ne halt ediyorsun!? Bırak beni! Bırak!" Tek elim bağlı olmasına rağmen durmuyor, sürekli hareket ediyordum.
"Dur bakalım." Ayağa kalkıp açık penceremi ve perdemi kapattığında elimi sıkıca bağladığı şeyi çözmeye çalışıyordum.
Yeniden geldiğinde ayaklarımla itmeye çalıştım. Olmuyordu. Adam yerinden kımıldamıyordu. Bağırıyordum sesimi duyurmak için ama siktiğimin apartmanında yaşlılardan başka kimse yaşamıyordu.
"Yardım edin! Bırak beni! Lütfen bırak!" Gömleğimin düğmesini açtığında hala debeleniyordum.
"Sana uslu durmanı söylüyorum. Anlamıyorsun." Üstüme çıkmış, bacaklarımı hareketsiz kalmasına sebep olmuştu. Yapacak bir şeyim kalmamış gibi hissediyordum ama açıkta kalan elimle itmeye çalışıyordum hala. Gömleğimin düğmeleri bir iki derken tamamen açılmış, vücudum açıkta kalmıştı. Elleri çıplak bedenimin her yerinde gezerken ağlamaya başlamış, çığlıklar atmaya devam etmiştim. Dudaklarıma kapandığında da hiçbir şey yapamamıştım. Son noktaydı direnmemin. Ne olacağını anlamıştım. Dudaklarım..en son onun dudaklarının değdiği dudaklarım. Sertçe dudaklarımı öpmüş, çekiştirmiş, ısırmıştı. Kanadıklarına emindim. Bedenim artık hareket etmiyordu.
"Bu pürüzsüz, güzel bedenine biraz izler bırakalım." Cebindeki jileti çıkardığında gücümü toplamış, yine karşılık vermeye çalışmıştım. Olmamıştı. Göğsüme bir çizik attığında keskin acı tüm bedenimi kaplamıştı. Çığlıklarım odayı doldurmaya devam ediyordu. Dilini kesiklerde gezdirip emerken artık sesimi bile çıkartamıyordum. Fazlasıyla kısılmış sesim çıkmak bilmiyordu. Kollarım itiraz etmek için kalkmıyordu. Bağlı olan elimi çözmüş, kemerimi çıkartıp kenara atmıştı. Bacaklarıma gelen soğuklukla pantolonun tamamen çıktığını anlamıştım. Bacaklarıma da uzun çizikler attığında altında öylece duruyordum. Gözyaşlarım hiç durmadan akıyor, gözlerim tek bir noktaya sabitlenmiş, duvarı izliyordu. Her tarafım kanın yapışkan ve sıcak yapısıyla dolmuştu. Her tarafım acıyordu. Acının nereden geldiğini anlayamıyordum. Yatakta yüz üstü dönmemle tiz, kısık bir çığlık atmıştım.
Sonrası ölmemden daha beterdi. Sert acı vücudumun her yerine yayılıyordu. Bana, zorla sahip olmuştu. Çok özür dilerim sevgilim, yapamadım. Engel olamadım. Alt tarafımdaki acı ve üstümdeki bedenin sözleriyle gözlerim karanlığa itti beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pista de hielo - yutae
Fanfiction"küçücük bir çocukken onun buzun üstünde durmasını sağlayan adam, bir gece ortadan kaybolmuş en büyük düşüşü yaşatmıştı ona." Nakamoto Yuta × Lee Taeyong #1 yutae ²⁷¹⁰²¹,⁰⁵⁰³²³