Bölüm 3: Yaprakların sakladığı gizli köy: KONOHA

152 7 9
                                    

Sabah güneşinin ilk ışıkları Konoha'nın tepesindeki dört büyük heykelin yüzünde ışıldamaya başlamıştı ki Konoha'nın girişinde bir hareketlilik oldu.

Kiba ve Ryuu sensei önde köye doğru ilerlerken geride kalan üçlü yerinden kımıldayamamıştı. Ve,
"Ne muazzam bir yer..."
Üçünün ağzından dökülen tek kelimeydi.
Ren, Yukiko ve Misaki Konoha'yı ilk kez ziyaret ediyordu. Öncesinde kalplerinde en ufak bir merak uyandırmamış bu yer şimdi onları yüzlerinde hayranlık ifadesiyle kımıldayamaz hale getirmişti.

Konoha'nın gerçekten de ilk izlenimi muazzamdı. Buraya ilk kez gelen birinin tam da böyle bir tepkiyi göstermemesi işten bile değildi. Köyün sade bir düzeni olsa da kimse sıradan olduğunu söyleyemezdi. Sade ama eşi görülmemiş bir çekiciliğe sahipti. Gerçekten övgüler boşuna değildi.

Konoha, hokage kayası olarak bilinen bir dağın eteğindeki ormanın derinliklerinde kurulmuştu. Ve bu kayanın üzerine Konoha'nın kurucularının yüzü başta olmak üzere köyde önemli işler başarıp, makamını almış kişilerin yüzleri de oyulmuştu. Öyle ki ne kadar kar köyündeki büyüleyici göl ruhu heykeliyle yarışamayacak olsa da bu heykellerin de apayrı bir güzelliği vardı. Kıyaslamak saçma olurdu. Buz üzerine oyulmuş heykelle bir kayanın üzerine oyulmuş heykel arasında benzerlik neredeyse hiç yoktu buna rağmen bu dört heykelin konohagakure'nin manevi güç kaynağı olduğu su götürmez bir gerçekti. Muhtemelen bu dört heykel yüzü, konohagakure'de gururu ve gücü temsil ediyordu. Kasabalılar için derin bir ilham kaynağıydı. Bu heykellerin arkasında birçok başarının hikayesi yatıyordu kuşkusuz. Dışarıdan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı birlik ruhu oluştursun diye, bu dört hokagenin yüzü, konohagakure'ye bakan kaya oluşumunun üzerine kazınmıştı. Böylece konoha'da ilk göze çarpan bu heykeller oluyor, ilk bakışta görülebiliyordu. Ne muazzam!

Bunun yanı sıra Konoha, ninjaların alın koruyucularında bulunan yaprak ile sembolize edilmiş bir köydü. Hokageler konoha'yı şefkat ve bilgelikle yönetiyordu.

Konoha, ateş ülkesinin en güçlü ninja köylerinden olsa da diğer köylerle arasındaki barışı önemsiyor ve barış içinde olmayı amaçlıyordu. Askeri harekât gerekli olduğunda kendini oldukça iyi savunabilirdi. İlk bakışta bu rahatlıkla anlaşılıyordu. Buna rağmen Konoha, barış dolu bir dünya arıyor ve aynı zamanda zengin mirasa sahip birçok önemli klana da ev sahipliği yapıyordu. Bu klanların kendi içinde özel sembolleri vardı. Ve hepsi kendi klanına özgü yeteneklerle donatılmıştı. Bu da konoha'yı daha da yenilmez yapıyordu. Bu köklü klanlardan gelen geninler Konoha'nın geleceğini aydınlatıyordu. Şimdiden oldukça popüler geninleri bile vardı.

Sonunda üçü Konoha'yı yeterince izledikten sonra köyün içinde ilerlemeye devam ettiler. Ryuu sensei ve Kiba onlardan çoktan uzaklaşmışlardı. Konoha'da kocaman kökleri olan geniş yapraklı ağaçlar vardı. Ren, elinde sıkıca tuttuğu kılıcı yere bırakırken eğilip yere düşen damarları belirgin bir yaprağı kavradı. Tazecikti ve hoş bir kokusu vardı. Yaprağı incelerken konuştu.

"Yaprak köyü'ne yakışır cinsten..."

Çok geçmeden yeniden eğildi ve kılıcı bıraktığı yerden aldı.

"Ryuu sensei'yi bulalım."

Yukiko başını salladı. Gitmek üzere adım atmışlardı ki Ren duraksadı.

"Misaki nerede?"

Yukiko sağ tarafını işaret etmişti. Ama kimse yoktu. Yukiko kaşları çatılırken kendi kendine hayıflandı.
"Ne dikkatsizim. Bugün neyim var benim...Misaki'nin gittiğini bile fark edemedim."

Ren etrafı kolaçan ettikten sonra Misaki'nin yakınlarda olmadığından emin oldu. Donuk bir sesle konuştu.

"Burası çok huzurlu hissettiren bir yer olsa da tehlikeli sayılabilecek yetenekleri olan geninlerle dolu.Sınav öncesi bilmediğimiz böyle bir yerde takım halinde hareket etmeliyiz."

Yukigakure Hiden: Kar Yağan Harita Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin