True Love Or Not | Larry ✔

A Phone Number

Kitapta neler olacak?

Duygularını her zaman yoğun yaşayan bir Louis,
Bu hâline bayılan Harry,
Ufak platonik bir aşk,
Larry text,
Sevdiği karakterlere bürünen Niall,
Erkek müzik grubu
Ve tabii ki Larry.

- 🏙 -

Seattle'da eylülün son haftasında hava serindi. Gökyüzüne toplanan dev ve koyu gri bulutlar, yakın zamanda yağacak olan yağmurun habercisiydi.

Louis heyecandan ellerini ovarken bayılmak üzere olduğunu düşünmeden edemiyordu. Liam'ın, omzuna dokunduğunu hissederek ona baktı.

"Çok heyecanlıyım," diye fısıldadı Louis. "Adını öğreneceğim."

Liam "Umarım," diye omzunu pat patladı. "Ama sakin ol, tamam mı? Cevabı olumsuz olursa moralini bozmuyorsun."

Louis, cam kenarında oturan genç adama baktı. Dört ay önce yarı zamanlı olarak bu kafede komi olarak işe başlamıştı. Bir grubun bazen çalıştığı kafeye geldiğini fark etmiş ve içlerinden biri Louis'nin dikkatini çekmeyi başarmıştı.

Kahkaha atışı, konuşurken kullandığı mimikler ve karşısındakini dikkatle dinleyişi aklından hiç çıkmamaya başlamış, o grup ne zaman gelse, uzun uzun o çocuğa bakarken bulmuştu kendini. Louis, adını bile bilmediği birinin üç aydır platoniğiydi.

Ondan o kadar hoşlanıyordu ki, bunun artık hoşlanma kavramına uyup uymadığını bile bilmiyordu. Ona aşıktı! Tek sorunu çocuğun kendisini çok iyi bir şekilde tanımıyor oluşuydu. Birkaç kez siparişlerini alırken bakışları kesişse de, dikkatini başka türlü çekmeyi hiç başaramamıştı.

Şimdi cam kenarında oturan kişi ise, âşık olduğu adamın bir arkadaşıydı. Louis ona açılma konusunda utangaçtı ama üç aydır hissettiği aşka dayanamamış ve cesaretini toplamıştı. Sevdiği adama gidip açılacak kadar değil tabii. Buradaki genç adama onun arkadaşından hoşlandığını ve en azından adını söyleyip söylemeyeceğini soracaktı. Tek umudu oydu...

Kısık ses ve heyecanla, "Geliyor!" dedi toparlanmaya başlayan genci fark ederek. Eli ayağına dolanmıştı, ellerini nereye koyacağını bilemeden iki yanından sarkmasına izin verdi, genç adamın kasaya doğru ilerlemesini izledi. Kalbi yerinden çıkmak üzereydi, işaret ve orta parmağını bir anlığına birbirine sarıp şans için gözlerini yumdu, tekrar açtı.

Genç adam parayı ödemiş, çıkışa doğru ilerliyordu. Kasaya baktığında Liam güven verici şekilde sırıttı. Liam da kendisi gibi yarı zamanlı olarak çalışıyor, üniversitede son sınıfı okuyordu. İşe başladığı ilk dönemde Liam ona yardımcı olmuş ve bu süreçte iki iyi arkadaş olmuşlardı.

Louis heyecanlı bir nefes üfleyip, "Yapabilirim," diyerek onun peşine takıldı.

Kaldırımda yürümeye başlayacak olan gencin aniden önüne çıkınca genç adam durmuş, şaşkınca Louis'ye bakıyordu. Louis'nin üzerindeki kafeye ait olan siyah polo tişörtü, bacaklarını saran dar siyah kotunu ve belinden bağladığı siyah komi önlüğü inceledi. Anlamayan gözlerle, "Buyurun?" diye sordu.

"B-benim adım Louis." Kuruyan boğazını ıslatmaya çalışıp küçük bir nefes aldı. "Burada çalışıyorum, yani- yani yarı zamanlı olarak."

"Evet, orasını anladım. Bir şey mi oldu? Cüzdanımı mı bıraktım yoksa?" Arka cebine dokundu ama cüzdanını hissetmişti.

"Hayır hayır, ben şey söylemek istiyordum ve hatta bir şey de sormak istiyordum çünkü çok- ç-çok zor durumdayım da ben..." Gözlerini yumup aptallığı üzerine alt dudağının içini ısırdı. Saçmalamaktan vazgeç, Louis.