Something Happened

2.5K 292 1.2K
                                    

Günün üçüncü bölümü...

-

Seattle'da pazartesi akşamı başlayalı çok olmuştu. Yağan hafif yağmur, gökyüzünün karanlığına eşlik ediyordu. Louis cezveye iki büyük fincanlık süt koydu ve ısınması için ocağı açtı. Kendisi şeker kullanmıyordu, Meredith'in bardağına bir çay kaşığı şeker ve her ikisi için de granül kahve koydu.

Louis, içindeki sıkıntıyı en yakınlarına anlatmaktan çekinmezdi, aksine, kafa doluluğu gittiği için daha rahat ederdi. Dün akşam Riley'le olanlar sebebiyle çok kırgındı. Bu kırgınlığı söküp atmak için de en yakın arkadaşına ihtiyaç duymuştu.

Annesi hemşire olduğu için bu gece nöbeti vardı, evde yalnızdı. İçi o kadar doluydu ki Harry'ye söylediği gibi uyuyamamıştı ve Meredith'le konuşmak istemişti. Neyse ki arkadaşı çok anlayışlı ve iyi bir dinleyiciydi, akşam olmasını aldırmadan gelmeyi gözü kapalı kabul etmişti. Tabii evlerinin yakın olması da etkiliydi.

Kapının çalmasıyla hemen ana kapıya geçti ve açtı. Meredith'i siyah örgü beresi ve hafif ıslanmış kabanıyla görünce gülümsedi. Arkadaşına sarılıp gözlerini yumarken, Meredith de poşet olmasını umursamadığı ellerini onun beline sardı.

Kendisiyle birlikte Louis'yi sağa sola sallayıp onun gülmesine neden oldu. "Uww, benim ballı ekmeğim çok mu dolu bu akşam!"

Louis geri çekildi ve kapıyı ardından kapattı. "Doluyum, Meredith. Konuşmazsam aklımı kaçıracağım."

"Ay ben de bol bol konuşuruz diye Nutella aldım, değişik abur cuburlar da aldım. Bu akşam sendeyim, ona göre."

Güldü. "Tamam tamam. Ben şu süte bakayım, dökmesin."

Mutfağa geçti, tam taşmak üzere olan sütün altını kapattı ve bardaklara döktü. Tatlı kaşığıyla karıştırdı ve kaşığı kenara bırakıp, fincan saplarından tutarak mutfak masasına koydu. Bu sırada Meredith üzerindeki kaban ve bereden kurtulmuş, masanın bir ucuna oturarak poşetin içinden abur cuburları çıkarıyordu.

"Hava da bir soğuyup bir açıyor ya, ne yapacağımı şaşırdım."

Louis tatlı kaşıklarını alırken, "Aynen öyle," dedi ve arkadaşının karşısına oturdu.

Meredith her ikisi için de iki adet küçük Nutella kavanozu almıştı. Hepsini sonuna kadar bitireceklerinden değil ama Louis umuyordu ki palm yağı tüketmekten bir gecede kolesterol seviyesi tavan boyuna ulaşmaz ve kanser hücreleri açığa çıkmazdı. Ama en sevdiği zararlı şey buydu.

Louis kendi kavanozunun kapağını açarken, "Nasılsın?" diye sordu. Jelatini açtı ve kaşığını daldırıp hemen ağzına attı.

"Ya beni biliyorsun, her şey monoton ve sıkıcı. Bugün okulda çok sohbet edemedik diye de üzüldüm, belli ki sende vardı bir şeyler. Hadi anlat."

Louis dalgın bakan gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve derin bir nefes aldıktan sonra arkadaşına bakabildi. "Konu Riley."

"Hadi ya... Ne oldu?"

"İlk aşkım tamamen saçmalık çıktı." Fincanı dudaklarına götürüp etkili olmasa da biraz üfledi, sonra da ufak bir yudum aldı. Tekrar masaya bırakırken, "Beni oyalıyordu," dedi.

"Aslına bakarsan bebeğim," biraz mahcubiyetle baktı. ",bu belliydi."

"Biliyorum, hatta iki hafta önce onunla mesajlaştığımda bunu anladım ve ondan soğudum. Ama benim beklediğim şey sadece senden hoşlanmıyorum duymaktı. Sevgilimle aram bozuktu, bu yüzden sana yaklaşamadım değil."

True Love Or Not | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin