" Ben Alexandra Solaris Winkler! Ben annesini daha çocukken kaybeden, bir erkek gibi büyüyen, içinde hâlâ küçük bir çocuk olan kızım. Ben Blossom Krallığının Leydisi iken aynı zamanda bir Bronte askeriyim. Ben yıllar önce vaat edilen o kişiyim. Ben...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kendini tanırsan, tüm savaşları kazanırsın." ~ Sun Tzu
Kapım alacaklı gibi çalınca sıçradım. Okuduğum kitabı bir köşeye koyup kapıyı açtım. Açmamla Mark hızla konuşmaya başladı.
" Özel birlikteki herkesi 10 dakika içerisinde ana odaya topla! "
Ona anlamsız bakışlarımı atarken kafamı salladım. Gidecekken aklına bir şey gelmiş olacak ki tekrardan bana döndü.
" Silahlarınızı almayı da unutmayın! "
"Pekâlâ! "
O giderken ben de hızla kapıyı örttüm. Aynı şekilde kısa sürede üstümü değiştirip oklarımı ve kılıcımı almıştım. Ah, tabi iki tane hançeri de saymalıyız!
Odadan çıkıp karşımdaki odanın kapısını çaldım. Kapı açılınca kısaca olayları anlattım. Aynı şeyleri bir 7 defa daha yaptım. Benimle birlikte - Markı da sayarsak - 10 kişiydik. Hep beraber ana odaya girdiğimiz de içeride Aron, Ronald ve Mark vardı. Kral Aron'a reverans yapıp yerlerimize oturduk. Oda çok fazla büyük değildi. İçeride sadece büyük yuvarlak bir masa, sandalyeler ve dolaplar vardı. Ah, tabi duvarlarda kraliyet ailesinin bir kaç fotoğrafı da. Aron ve Ronald'ın önünde haritalar vardı.
Aron ;
" Hepinizi buraya emrivâki bir şekilde çağırdım çünkü durumumuz biraz acil! Direkt konuya girmek gerekirse uç kasabamız olan Paudum yağmalanmış."
Martin " Kimin yaptığı belli mi efendim? "
"Hayır, kimin yaptığını bilmiyoruz. Bu sebeple de siz oraya gideceksiniz. Hem kimlerin yaptığını öğrenecek hem de orayı koruyacaksınız. "
Elimi hafifçe kaldırıp dikkat çektim. Aron başı ile onaylayınca konuşmaya başladım.
"Peki onların diğer uç kasabalara saldırmayacağından nasıl emin olabiliriz ki? Açıkçası bir süreliğine Paudum' a geleceklerini sanmıyorum. Ne almak istemişlerse almışlardır. "
Ronald " Bence de haklı. " diyince Mark bana bakarak konuşmaya başladı.
" Başka ne düşünüyorsun?"
" Tekrardan saldırmayı düşünüyorlarsa burası Cantiop olur. Hem uç kasaba hem de Paudum'un ters tarafında."
Steven " Bence Cantiop'a saldırmazlar. Orası biraz Paudum' a uzak. Yakınlık bakımından Solirb daha mantıklı. "
" Az önce dediğimi anlamadın galiba. Bizim öyle düşünecegimizi tahmin edip Solirb'e saldırmazlar. Şuanlık onlar için en uygun hedef Cantiop olur. "
Mark kafasını sallayıp beni onaylandığında Kral Aron'a döndü.
Aron " Haklısın Alexandra! O zaman üçe ayrılıyorsunuz. Bir grup Paudum'a gidip kimin yaptığını araştırsın. Yanınıza ordudan bir kaç asker de alın. Siz araştırma yaparken onlar kasabalıya yardım eder. Ikinci grupta Cantiop' a gitsin. Ama kılık değiştirerek gidin. Üçüncü grupta ne olur ne olmaz Solirb'e gitsin."