" Ben Alexandra Solaris Winkler! Ben annesini daha çocukken kaybeden, bir erkek gibi büyüyen, içinde hâlâ küçük bir çocuk olan kızım. Ben Blossom Krallığının Leydisi iken aynı zamanda bir Bronte askeriyim. Ben yıllar önce vaat edilen o kişiyim. Ben...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Bir aptal kendisinin bilge olduğunu düşünür, ancak bir bilge kendisinin aptal olduğunu bilir."
~ William Shakespeare
Koskoca iki haftam çalışmalar ile geçmişti. Bize özel olan oda da her gün belirli saatlerde çalışmak zorundaydık. Tabi o saat dışında gelmek istersen gelebilirdin. Oda o kadar genişti ki içeride tüm silahlar - fırlatma bıçakları, kılıçlar, oklar , özel yapım aletler vb. - , boks torbaları, atış alanları - ok, fırlatma bıçağı, mızrak vb. - , lavabolar, giyinme yerleri vardı.
Pazartesi, Çarşamba, ve Cuma günleri zorunlu çalışma saati 13.00 - 18.00 iken Salı, Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri 08.00 - 13.00 idi.
Ah! Bir de her sabah saat 7.00 de kalkıp kahvaltı yapmak zorundaydınız. Açıkçası bu biraz benim için zor olmuştu. Yani uykuyu kim sevmez ki? Ama tabiki de alışmak zaman almadı.
Bu iki hafta boyunca pek çok kimse ile konuşmadım. Nedense kimse ile muhattap olasım gelmiyordu. Öyle herkesle çabuk kaynaşıp, arkadaş olan bir tip değilim. Özellikle erkeklerle! Şuanlık iyi anlaştığım kişi - Maria dışında - Merlin idi. Hani şu bahsettiğim büyücü olan Merlin. Boş vakitlerimde yanına gidiyordum. Kimi zaman yardım etmek için oluyordu bu ziyaretlerim kimi zaman da yeni şeyler öğrenmek için. Şifa konusu ilgimi çekiyordu doğrusu. Bu gücümü kullanmak istemememden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama ilaçlar hazırlamak hoşuma gidiyordu.
Bu gün günlerden Cuma olduğu için zorunlu çalışma saat 13.00 de başlayacaktı. Yani yaklaşık 2 saat vardı. Kış bahçesine gitmem iyi olacak galiba. En azından biraz rahatlar ve kitap okurum. Her zamanki gibi üzerimde siyah pantolon ; siyah uzun kollu, boğazlı bir büstiyer vardı. Sakin adımlarla odamdan çıktım.
Bahçeye vardığımda etrafıma göz gezdirdim. Herkes bir şeyler ile uğraşıyordu.
" Bayan Alexandra! "
Askerin koşarak bana yaklaştığını farkedince durdum. Yaklaşıp bana selam verdi - bunun özel birlikte olmamdan olduğunu varsayıyorum. - Elinde ki zarfı uzatarak konuşmaya başladı.
" Size bu sabah Alex Winkler tarafından gelmiş. Yeni gördüm. Kusura bakmayın. "
"Önemli değil. Getirdiğiniz için teşekkür ederim. "
"Ah, önemli değil! İyi günler. "
Abimin getirdiği zarfı bir köşeye oturup açtım. İçinden iki kağıt çıktı. Birinde abimin bunu Jakson'ın eve gönderdiğini söylüyordu. Diğerini de heyacanla açtım.
Merhaba Alexandra! Yaklaşık 1 haftadır Teneburs'tayım. Buralar şuanlık sakin. Ah! Seni görmeyi o kadar çok isterdim ki. Fakat belirtmeliyim ki burada olduğundan biraz fazla kalmak zorunda olabilirim. Bilirsin Kral Charles' in ani fikir değişiklikleri. Her neyse, bana mektup göndermek istersen Matthew' in evine gönderebilirsin. O bana ulaştırır. Açıkçasıdiyeceğim pek bir şey yok. Bu arada Draco'nun bir süre yanına gelmemesine üzülme! Ben söyledim gitme diye. Ah, yanına gelirse olacakları düşünemiyorum! O aptalağzından her hangi bir şeyikaçırabilir. Endişelenecek bir durum yok merak etme! Arada böyle yazarım yine. Seni seviyorum bebeğim. Kendine iyi bak!
;)
- Jakson -
Kâğıdı katlayıp cebime koydum. Ve odama doğru gitmeye başladım. Yani cevap yazmam gerekti değil mi? Odaya girdiğimde hızla kağıt kalem alıp masaya oturdum.
Merhaba Jakson! Umarım orada iyisindir. Kendini tehlikeye atmanı istemem. İlk olarak Draco'nun neyi söylemesinden korkuyorsun? Ah, bunu geri geldiğinde emin ol ki öğreneceğim! Ve söylemekistediğim en önemli şey ; Artık bir Bronte askeriyim! Hem de özel birlikte. Şuanlık her hangi bir göreve gitmedik fakat her günyaklaşık 5 saat çalışıyoruz. Bir de Kraliçe Maria ve Merlin ile arkadaş oldum. Merlin buranın büyücüsü aynı Diana gibi. Her zaman ki gibi ilaç yapmayı öğreniyorum. Bundan sonra ki mektupları eve göndermene gerek yok. Saraya gönderebilirsin. Umarım Matthew hemen ulaştırır sana bunu. Her neyse, kendine dikkat et. Seni seviyorum!
- Alexandra -
Kâğıdı katlayarak zarfa koydum. Ardından da bana getiren görevliye verdim.
●●●●
" Martin, daha hızlı! ... Hey! Steven. Şu duruşunu düzelt! Neden hâlâ bir amatör gibi davranıyorsunuz?! "
Mark 'ın bağrışları odayı kapsıyordu. Ve artık başım ağrımaya başlamıştı. Bir kısmımız atış yaparken bir kısmımız da yakın dövüş yapıyordu. Ben atış yapanlardandım. Ah, övünmek gibi olmasın ama çok iyi ok atarım.
Mark, Steven' a bağırdıktan sonra bana da bir göz gezdirdi vee tabiki de bir hata bulamayıp diğerlerine döndü.
Diğer alanlarda her türlü hata yapabilirim ama oklarda asla! Mark bir süre daha bağırdıktan sonra bugünkü çalışmanın bittiğini söyledi. Nihayetinde bitmişti! Her gün 5 saat boyunca çalışmak insanı yoruyordu. Kenarda ki suyumu hızlıca alıp herkes gibi ben de odadan çıktım. Kısa bir süre sonrasında odama geldiğimde duş alıp giyindim. Saçlarımı da ördüğümde tamamdım! Şu bir kaç gündür Merlin'in yanına uğrayamıyordum. Hazır boşken gitsem iyi olur değil mi? Eskiden Diana ile çalışırken not tuttuğum defterimi de yanıma aldım. Onu Merlin'e gösterecektim. Ve yeni bir şeyler öğrenecek olmamın heyecanıyla odadan çıktım.
●●●●
" Ah, evet haklısın. Dediğin gibi ravent kullansak daha iyi olur. "
Merlin'e yaralanan askeri tedavi etmesi için yardım ediyordum. Raventin yaralanmalara karşı iyi geldiğini bildiğim için söylemiştim. İlacı hazırladıktan sonra Merlin gidip askerin yarasına sürdü. Bir süre sonra işi bitince birlikte odadan çıktık.
Merlin'in kendi odasına geldiğimizde ona hala defteri göstermediğim aklıma geldi. Defteri ona uzatarak söze girdim.
" Merlin, bu benim Diana ile çalışırken aldığım notlar. Bakmak istersin diye düşünmüştüm. "
"Diana? Blossom Krallığının büyücüsü olan mı? "
" Ah, evet! Tanışıyor musunuz? "
"Bir kaç kere görmüştüm. Her neyse bakalım şu notlara. "
Merlin notlara bakarken ben de ortalığı topluyordum. Otlar üst rafa, şişeler kapaklı dolaba, hazır ilaçlar orta rafa derken kısa sürede bitmişti toplama işi. Gidip Merlin'in yanına oturduğumda bana döndü.
" Alexandra, bu defter bir süre ben de kalabilir mi? Ah, bir kaç tane ilaç benim bildiğimin aksine de yapılabiliyormuş. Onları bir güzel öğreneyim. "
"Tabi ki sen de kalabilir. Şu zamanlar da pek işim olmuyor o kitapla. "
"Teşekkür ederim. Hadi sen git odana dinlen. Bugün fazlasıyla yoruldun. "
"Pekâlâ! Yarın görüşürüz o zaman. "
"Görüşürüz tatlım."
Merhaba arkadaşlar 🌼
Nasıl buldunuz yeni bölümü? Umarımbeğenmişsinizdir.
Yorum yapmayı ve yıldızlara basmayı unutmayın lütfen! 💫🐥