"Haydi baştan alıyoruz ; son ki ,üç, dört..." ve ezbere bildiğim gitar solosunun girmesiyle tüylerim yüzlerce kez tekrardan diken diken oldu.Gözlerimi kapatıp ayağımla ritim tutmaya başlayarak şarkıya girdiğim an tamamlanmaya başlamıştım sanki.
"Çile kokladım, karanfil niyetine"
"sabrı okşadım, zorladım sen diye"
"baktım dünyaya
"senin gözünle hem savaş hem yıkım ateşler içinde "
Şarkının nakaratı geldiğinde içimde taşmaya hazır olan enerjiyi ve zincirlerimi kırmanın verdiği gücü hissederek gözlerimi açtım.
"mavi mavi gözlerinde hep sitem mi var ? "
"yoksa insan sevdiğine böyle mi bakar ? "
"mavi mavi gözlerinde top tüfek mi var ? "
"böyle haksız bir savaştan kim galip çıkar ? "
Şarkının bitişine yaklaştığımızı belirten gitar solosu girdiğinde boynumda asılı olan elektro gitarımla birlikte ezbere bildiğim mükemmel notaların kalbime dokunmasını izledim.Bu soloyu belki hatırlamadığım kadar fazla çalmıştım ama gene çocuk gibi mutlu oluyordum.Son nakaratı bitirdikten sonra şarkının bitişiyle karşıdan gelen alkış sesleriyle birlikte şarkı söylerken kapattığım gözlerimi hızlıca açtım.Gerçek dünyaya dönme vakti Ahenk...
"Çocuklar harikasınız öyle hissettirdiniz ki sanki bu mekanda uzun zamandır çalıyormuşsunuz gibi.Çok gruba ya da burada sahne alan herkese karşı böyle hiseetmem gurur duyun kendinizle."
Konuşan Babylon Beyoğlu'nun sahibi Ersin Abi'ydi.
"Teşekkürler Ersin Abi "diyerek selamladım onu.Garsonlar ve koşuşturan çalışanlar bile durup bizi dinlemiş ve alkışlamışlardı.
"Bugün sizi beğeneceklerini düşünüyorum sinerjiniz çok kuvvetli öbür mekanda hissettiklerim beni asla yanıltmaz."Son çıktığımız mekan bebekte ortalama bir mekandı Ersin Abi oraya mekanın müdürü olan arkadaşıyla birlikte buluşmaya geldiğinde bizi dinlemiş ve sahne sonrası bize Babylond'da sahne almamızı teklif etmişti.
Duyduğum ilk an inanamamıştım.Elbette daha önce bir sürü mekanda sahne almıştık fakat İstanbul'un en ünlü mekanında müzik yapmak mı ? İşte buna oha çekmem gerekiyordu.Üç gece sonra işte burada sahnemize altı saat kala Üçüncü provamızı alıyorduk.Bugün dört şarkılık bir repertuarımız vardı.Nostaljik ve hareketli şarkılarla insanların dikkatini çekmek istemiştik.Ya da arkadaşlarım benim isteklerime dayanamamışlardı.Arkadaşlarım mı; işte onları anlatsam da kelimelere sığmazdı.
Akın'la ilkokulda tanışmıştık ve en yakın dost olarak hep birbirimizin yanındaydık
Kendisi inanılmazdır.Dışarıdan çok sessiz sakin beyefendi görünen canım dostum" dışı sizi içi beni yakar" atasözünün deyiminin vücut bulmuş halidir.Liseyi İzmir'de Bornova Anadolu Lisesi'nde okuduktan sonra hep hayalim olan istanbul'da konservatuvar okuma fikrini,hayalimizi,gerçekleştirmek için İstanbul'a gelmiştik.
Ben ailemin gelirini kullanmak zorunda kalarak buradaki evimize yerleşmiştim.Birinci sınıftan beri çalışmış ve kısa süre içinde kendi evime çıkmıştım.Kendi kendime yetebildiğim için mutluydum.
Yalnızlık bana hiç yük olarak gelmemişti.Kendimle iyi geçiniyorduk.Akın da burada Kerem'le yani bir diğer canım dostumla tanışmıştı üniversitede.
Birlikte eve çıkmışlardı.Hepsinin bir hikayesi vardı.Yaşadıklarımızın her biri iyisiyle kötüsüyle bizim için ilmek ilmek işlenen hikayelerdi.Ve ben de öyle yapıyordum .Hikayeler bırakıyordum ardımda.Kendimi canlı tutmanın , yaşadığımı hissetmenin tek yolu...Kaybetmemek...Biriktirmek...
Benim için sadece kelimeler değildi bunlar , içleri can kırıklarıyla dolu hatıra kutularımdı onlar benim.
Ağzımdan her çıktıklarında kalbime batan,yaralamaktan çekinmeyen ve arkamda bırakmaya çalıştığım her şeyi tüm çıplaklığıyla gözüme sokan el fenerleriydi.
Bilmediğimiz ne çok olay dönmüştür orada.Ben geçmişin karanlık kapılarından çıkıp sızan ışık hüzmesiydim.Buradaydım ve olmaya devam edecektim.
Kendime yepyeni bir hayat kurmuştum.Kırılmadığım ,incitilmediğim ve sadece kendim olabildiğim...
Ben böyle bomboş bakışlarla etrafa dalmışken Kerem'in parmaklarını şıklatmasıyla sıçradım.
"Renk, nerelere daldın kız gene öyle ? "diye her zamanki alaycılığıyla bana gülümseyerek baktı.
"Hiiç,akşamki sahnenin nasıl olacağını düşünüyordum canım." diyerek bana meraklı gözlerle bakan Kerem'i geçiştirmek istedim.
"Her şey istediğin gibi olacak star merak etme ,senin elinden bu mu kaçacak ? "diyerek yanağımdan bir makas aldı.
Hareketine kocaman gülümsedim ve kendime gelmek için etrafa bakındım.İçeriye içkileri kamyondan indirip taşıyan telaş içindeki garsonlar ve mekanın ışıltısı...Şimdi "bu parıltının kendisi olmanın vakti Renk "dedim kendi kendime ; üzerime giyinmeyecektim o olacaktım.
Gelen düşünceyle Kerem Ve Akın'a verdiğimiz aranın bittiğini belirtecek şekilde dönüp ellerimi çırptım.
"Haydi ,bu gece bu mekanı parlatalım !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENGARENK
Teen FictionKimden kaçıyordum ? Kendimden ,geçmişimden ,gerçeklerden ve saklı duygulardan...Artık ben o değildim.Kalbim o olmayı reddediyordu.Daha fazla kırılmayacak suçlanmayacak ve harcanmayacaktım.İnsan kaç kere yalnız kalabilirdi ? Kendi kalbi bile onu redd...