Bombayı bıraktıııım. Umarım beğenirsiniz çok heyecanlı bir bölüm sizi bekliyor. Sizi seviyoruuum. Yorumlarda buluşmak üzere <3
Gözlerimi açtığımda gözlerime giren güneş ışığıyla tekrar kapatmak zorunda kaldım. Güneş yeni doğuyordu. Yerimden hafifçe doğrulduğumda bir benzinlikte durduğumuzu fark ettim. Arabadan çıkmak için hazırlandım, elim kapıya açmak için gittiğinde istediğim şey olmamıştı. Kapıyı açmak için zorladıkça üç dört saat önce yaşananlar gözlerimin önüne gelmeye başladı.
Celasun ? Onu yerde yatarken gördüğüm anlar gözümün önünden gitmiyordu şimdi de. Camlara vurup birinin dikkatini çekmek için uğraştığımda karşıdan gelen tanıdık yüzle öfkem katlandı. Kapıyı üzerime kilitlediği yetmiyormuş gibi şu halimi gram umursamadığını belli eder ifadesi de sinirimi katlıyordu.
Arabanın kapısını açıp suratıma bakmadan elindeki poşetleri arka koltuğa uzanıp bıraktı. Yüz ifademi yüz metre öteden gören biri bile şaşkınlıktan dilimin tutulduğunu fark edebilirdi.
" BANA BAKSANA SEN BURADA DURUYORUM FARKINDA MISIN ?" Bağırarak söylediğim sözlere karşılık vermeden arabayı çalıştırdı. Sanki arabasına binmem tesadüfmüş gibi bir tavrı vardı. Bağırmam, tam yanına oturmam küçük bir ayrıntıydı ve gelinlikle oturmam ise umrunda bile değildi.
"Beni bırakmak zorundasın. Birini kaçırmanın hele de evli bir kadının kaçırmanın senin başına ne dertler açacağını biliyor musun ?" Ani bir frenle durduğumuzda sinirli ifadesiyle bana baktı. "Sus." Tek kelime söylediği sözle bağırıyormuş etkisi yaratmıştı. Bağırmadan, sesini yükseltmeden üstümde böyle bir etki yaratmasını kabullenmeyecektim.
"Gerçekleri susturunca yaşanmamış sayamazsın." Cevap vermeyince ben de sustum. Ama kolay pes etmeyecektim. Burada durduğum her dakika ikimiz için de zarardı. Geride bıraktığını sandığı o kargaşa hem benim canımı hem de onun canını yakardı. Bunu bilip de hala bu kadar rahat davranmasına anlam veremiyordum. Bu hareketleri o kadar can sıkıcıydı ki. Ne beni ne kendini düşünüyordu. İkimiz için bir karar almıştım ben. Onun canı yanmasın diye sevmediğim bir adamla evlenmiştim.
Ona laf anlatamayacağımın da farkına varmıştım. Hızlıca torpidoya baktım. Giderken yanıma aldığım çanta buradaydı. Çantamı yanına neden aldığını anlamadım ama bulduğuma sevindim. Kılı bile kıpırdamadı çantamı bulmama. Çantamın içinden telefonumu çıkardığımda bile yola bakmaya devam ediyordu.
"Pek de iyi değilsin bu kaçırma işlerinde galiba." Telefonumu sallayarak konuştum. Sadece başını hafifçe salladı.
Tuş kilidini açıp ekrana baktığımda servis yok yazısını gördüm. Hiç bozuntuya vermeden telefonu çantama koyup duruşumu düzelttim. Zaten bunu akıl edeceğini biliyordum. Değil mi ? Bence öyle.
Düşüncelere boğulmuşken epeyce gittiğimiz ormanlık yolunun sonunda bir kulübenin önünde durduk. Etraf karlarla kaplıydı. Çok hoş bir doğa görüntüsü... Hayırdır tatile mi çıkmıştık ? Ben burada zorla tutulduğumun farkına ne zaman varırdım acaba ? Onun yanındayken sadece anı yaşamaya o kadar alışmıştım ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ
Fanfiction" Vur Karaca ! Bitsin !" Elleri titreyerek tuttuğu silahı sevdiği adama doğrultmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu.Omuzlarında dünyanın yükü vardı sanki. Aşkı ve dünyada onu seven tek insanın intikamı arasında kalmıştı. Gözleri dolarken sevdi...