Yeni bölüm geldiiii <3 Galiba artık her cuma bölüm atabilirim. İyi okumalar. Şimdiden oylarınıza ve yorumlarınıza teşekkürler.
***
Sabaha karşı eve girdiğimde bu saatte neden döndüğümü kimseye açıklayamayacağım için kimse fark etmesin diye yine çalıların arasından geçmiştim. Bir gün buradan eve girip çıktığımı biri anladığında o zaman bu evden bir daha çıkabilecek miydim ? Orası biraz karışıktı. Yavaş adımlarla odama çıktığımda en azından kimse anlamadı diye seviniyordum. Helal olsun Karaca demek ki hala sevinecek bir şeyler bulabiliyorsun. Eğer dün gece Duygu benim telefonumdan babaanneme mesaj atmamış olsaydı bu gece felaket bir gece olabilirdi. Daha ne kadar felaket olabilecekse ?
Belimdeki ceketi çıkarıp yere attım. Aynanın önünde durup öylece kendime baktım. Akmış rimelime, artık renginin kalmadığı rujuma baktım. Her şey onun yüzünden olmuştu. Tek bir rujun hayatımı mahvettiğine inanamıyordum. Dün gece gözümün önüne geldiğinde tekrar sinirlendim.
"Bir daha birinden bir şey çalarken odasında rujunu bırakma Karaca. Bu sana Azer Kurtuluş'tan ilk ders."
Her ne kadar korksam da bu adama korktuğumu belli etmeyecektim. Benim adım Karaca Koçovalı. Gözlerimi kaçırmadan cevap verdim. Evet senden korkuyorum Azer Kurtuluş ama sen bunu hiçbir zaman bilmeyeceksin.
"Demek ki sen rujunu başkalarının odasında bırakmadığın için yakalanmıyorsun. İlk dersin anlaşıldı Azer Kurtuluş. İkinci ders hangi makyaj malzemesiyle alakalı ?" Kara gözleri her bir kelimemden sonra daha fazla koyulaşıyordu. Onu sinirlendirebiliyor olmak bana keyif veriyordu. Daha birkaç saat önce birini öldürmüş bir adamla hangi cesaretle böyle konuşuyordum, bilmiyordum. İlk defa birinin beni fark etmesi hoşuma gidiyordu. Öfke ya da nefret oluşu beni ilgilendirmiyordu. İlk defa görünmez olmayışımın tadını çıkaracaktım.
"İnan bana oyun oynayacak yaşı geçeli çok oluyor Karaca. Ha sen diyorsan benim canım çok sıkıldı biraz oyun oynayayım kendi mahallende kendi çapında oyna bu işler seni aşar." Suratındaki küçümseme beni o kadar rahatsız etti, o kadar canımı sıktı ki. Şimdi malların yerini söylesem çekip gider. Beni de unuturdu. O kadar umursamamıştı. Yine aynısı oluyordu, biri daha beni görmezden gelmeye çalışıyordu. Ama ben buradaydım. Bunu herkes kabul edecekti. Buna Azer Kurtuluş'tan başlıyor olmam garip olmuştu ama umurumda değildi.
Anlık sinirine dokunup geçmiş olmam beni delirtiyordu. Daha fazla sinirlensin istemiştim. Sadece ders vermek için mallarını sakladığım adamla neden böyle bir savaşın içine girmek istiyordum ? Zaten bütün planım beni bulmaması üzerine yapılmamış mıydı ?
Ben sessiz kaldıkça sabrı taşıyordu, biliyordum. Duygularını çok iyi sakladığını düşünse de gözlerinden çok net okunuyordu. Kolundaki saate hızlıca bakıp konuştu. "Sana ayırdığım sürenin sonuna geldim Karaca, gidelim." Arkasını dönüp kapıdan çıkarken büyük bir şok geçirdim. Bu kadar kolay mallarından vazgeçip gidecekse ne diye bu kadar yaygara koparmıştı.
Kıpırdayamadan ona bakarken adımları durdu. Yavaşça bana döndüğünde " Gidelim dedim Karaca, hadi uğraştırma beni." Onunla birlikte sorun çıkarmadan gideceğimi onu düşündürten şey neydi çok merak ediyordum. Kendinden bu denli emin oluşu beni sinirlendiriyordu. " Tamam Azer sen git ben birazdan geliyorum." Kafasını iki yana sallayarak güldü. Bu gülüş daha çok "Aptal mısın kızım sen ?" falan diyordu herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ
Fanfiction" Vur Karaca ! Bitsin !" Elleri titreyerek tuttuğu silahı sevdiği adama doğrultmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu.Omuzlarında dünyanın yükü vardı sanki. Aşkı ve dünyada onu seven tek insanın intikamı arasında kalmıştı. Gözleri dolarken sevdi...