Bir gün erken bölüm geldiiii. Fotoğraf kısmına sizin için bir ipucu bıraktım. Umarım beğenirsiniz. Desteğinizi eksik etmeyin. Bu bölümün şarkısı ne olmalıydı karar veremedim. Eğer isterseniz her bölümü anlatan bir şarkı koyarız. <3 İyi okumalaaaar :*)
Birkaç saat düşüncelerimle baş başa kaldığımda kafamı biraz da olsa toplayabilmiştim. Zaten dağıtmadan toparlanmıyordu. Ben gayet güzel dağıtmıştım. Ne güzel dağıtmıştım sahi. Son 24 saatte tanıştığım bir adam resmen hayatımın en acayip gününü yaşatmıştı bana.
En azından bir daha onu görmeyeceğimi kabullenmiştim. Bugünü asla unutmayacağıma emin bir şekilde hayatıma devam edecektim. Bunu derken elim telefonun rehberinde ve Azer Kurtuluş yazısında olmasaydı belki daha inandırıcı olabilirdi. Kendine bile doğruyu söyleyemeyen birisin Karaca. Kendine dürüst olsana kızım ! Desene ben bu kadar şey yaşadıktan sonra hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyeceğim kusura bakma. Çok fena saçmalıyordum... Şimdi uyumaya gidecektim. Sabah olunca her şey düzelirdi, yani ben düzelmiş gibi davranırdım. Öyle olurdu umarım...
Odama gidecekken Akın'ın kapısının önünde durdum. Öğrenmek istediğime emin değildim. İçimdeki savaşı merak yendi. Odanın kapısını açtığımda kimseyi bulamadım. Azer'in dediği şeyi yapmaması beni o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğrattı ki sonradan pişman olacağım bir şey yaptım. Telefonu elime alıp rehbere girerken bir yandan da Akın'ın odasından çıkıyordum. Azer'i ararken bir yandan da merdivenlerden iniyordum. Telefon açıldığı anda artık söyleyeceklerimi ben bile bilmiyordum.
"SEN NASIL BİR ADAMSIN YA !" Telefonu böyle açınca haliyle ilk beş saniye sessizlik oluştu. Sakin bir sesle cevapladı beni.
"Nasıl bir adammışım ?"
"SEN NE SÖZÜ-" Lafımı söylerken dış kapıyı açıyordum. Açtığım anda gördüğüm kişiyle durdum. Akın karşımda duruyordu. Bir an durdum. Ben.Azer'i.aradım. Beynim algılamıyordu. Rezilliğin de bir ölçüsü olmalıydı ya. Azer'in sesiyle gerçek dünyaya döndüm.
"Başladığın o cümleyi bi bitir sen." Çok haklıydı. Bitireyim tabi, ama nasıl bitireyim. Tarihe geçecek bir U dönüşü yapacaktım başka çaresi yoktu. Bağıra çağıra başladığım cümleye sesimi alçaltarak devam ettim.
"Sen ne sözünün eri birisin diyecektim. Günaydın. İyi günler diliyorum. Öptüm görüşürüz." Öptüm mü ? Neyi öpüyorum ben ya ? Rezil olduğuma mı yanayım, tarihin en büyük R yapışına sahip olduğuma mı yanayım. Allah'ım rezil olmayayım demiyorum ama bu adama karşı niye sürekli rezil oluyorum ben yaaa. Suratına da telefonu kapatarak kombo yaptım. Sefam olsun artık.
Akın'ın soru dolu bakışlarını görmezden gelerek ona sarıldım. Ne kadar sevmediğimi her fırsatta dile getirsem de ona bir şey olduğu düşüncesi içimi acıtıyordu.
"İyi misin abi ?" İlk defa içten abi dediğim için birkaç saniye suratında anlam veremediğim bir ifade oluştu. Bizim ayıcığın da kalbi varmış demek. Kafasını sallarken cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ
Fanfiction" Vur Karaca ! Bitsin !" Elleri titreyerek tuttuğu silahı sevdiği adama doğrultmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu.Omuzlarında dünyanın yükü vardı sanki. Aşkı ve dünyada onu seven tek insanın intikamı arasında kalmıştı. Gözleri dolarken sevdi...