Prenses prensin sözleri ile neye uğradığını şaşırır. Prens ona neden iltifat etmiştir ki. Prenses hayatında saraydan neredeyse hiç çıkmadığı için kalbinde bir sinsilik ya da fesatlık yokmuş. Nereden bilsin birinin onun ile oynayacağını. Prensesin yanakları utancından kıpkırmızı kesilirken prens planı işe yaradığı için içini bir gurur kaplar. Yemek bitene kadar prens sürekli prensese sorular sorar prenses ise kibarca cevaplar. Yemek biter prenses tam ayağa kalkacak iken prens onun elini tutar ve oturmasını söyler. Prenses sessizce oturur ama gözü prensin tuttuğu elinde kalır.
Prens hizmetçileri çağırır ve onlara sarayın en güzel odasını hazırlamalarını ve prensesin artık o orada da kalacağını söyler. Prensesin gözlerinin içi parlar. Prens beni düşündüğü için mi böyle dedi acaba der. Ama prensin amacı çok farklıdır. Hizmetçiler prensesi alı ve sarayın en güzel odalarından birine yerleştirir. Oda o kadar güzeldir ki camdan okyanus gözükür içinde kocaman bir dolap vardır dolabın içi en pahalı kumaştan en güzel dikim elbiseler ile doludur. Prenses 1 haftanın verdiği yorgunluk önce üstünü değiştirir sonra ise hemen yatağa girer ve yatar. O sırada prens prensesin odasına doğru gelmektedir. Onu yarın için bir teklifte bulunacaktır. Prens prensesin odasının önündeki korumalara çekilmesini söyler ve içeri girer. Prensesin uyuduğunu görünce dışarı çıkacağına yanına doğru yürümeye başlar. Sessizce yatağın başına geçer ve prensese bakar çok güzel bir kız diye geçirir içinden. Ay ışığı yüzüne vuruyormuş prensesin teni parlıyormuş bildiğin. Oturup saatlerce izlemek geliyormuş insanın içinden. Prens kızı izler iken aynı zamanda düşünüyormuş. Acaba bana yalan söylemiş olabilir mi diye. Belki o bir cadı idi ya da bir hain ya da zalim kralın bilerek yolladığı bir fare. Prens bu düşünceler ile hemen odayı terk etmiş. O kıza asla acımayacakmış.
Sabah olmuş prens ve prenses kahvaltıda ine koskoca masada yalnız başlarına buluşmuşlar. Prens yine sürekli sorular sorup prensesi konuşturuyormuş.
- Peki prensesim gülleri sever misiniz?
- Gülleri çok severim prensim ama hiç yetiştirme fırsatım olmadı babamda çiçekleri sevmeyince çok nadir görür oldum.
- O zaman benim ile gelin prensesim...
Prenses daha ne olduğunu bile anlamadan prens prensin elini tutmuş ve masadan kaldırmış. Önden koştura koştura prens onun arkasından ise prense yetişmeye çalışan prenses beraber sarayın bahçesine çıkmışlar. Prenses gözlerine inanamamış. Sarayın bahçesinde her renkten gül varmış. O kadar güzel kokuyormuş ki...
Bu sefer prensin elini hiç bırakmadan prenses koşturmaya başlamış. Bahçede bir o tarafa bir bu tarafa koşuyor ve gülüyormuş. Prenses bahçeyle büyülenirken prens gözlerini prensesten alamıyormuş. Nasıl olur da basit bir bahçe onu bu kadar mutlu edebilir ki...
Bir süre sonra prens ve prenses bahçede el ele dolaşmaya başlamışlar. Prenses bahçeyi seyreder iken prens çok güzel bir gül görmüş. İçinden onu prensese vermek gelmiş. Ama bu sefer ki niyeti prensesi yine gülümsetmek imiş. Nedendir bilinmez prensesin gülmesini istiyormuş ama bu sefer kendisine gülmesini istiyormuş. Prensesin elini daha sıkı bir şekilde tutup o güle doğru yürümüş ve diğer elini güle atmış tam koparacak iken prenses prensin elini bırakmış ve gülü koparacak olan elini durdurmuş. Prens kafasını kaldırmış ve prensese sormuş:
- Prensesim neden koparmama izin vermediniz onu size verecek idim.
Prensesin gözleri parlamış yanaklarında kızarıklık yüzünde bir tebessüm ile cevap vermiş:
- Prensim eğer siz o gülü koparıp bana verseydiniz o gül ölürdü. Hemde benim ellerimde ölürdü. İnsan hiç sevdiğinin kendi ellerinde ölmesini ister mi? Belki siz o gülü bana vermediniz ama o gülü vermek istediniz yani istemeniz bile beni o kadar mutlu etti ki kelimeler ile anlatamam...
Prens ne diyeceğini şaşırmış. Bu kız gerçek mi diye düşünmüş yani hangi kız ona gül verecek birini durdurur. Prenses güle doğru eğilip koklamış ve yüzünde bir tebessüm belirmiş. Prenses normal hızda imiş ama prens için zaman şu an o kadar yavaş akıyormuş ki kalp atışlarını duyuyormuş görüntü yavaş yavaş akıyormuş gözlerinde. Kalbi hızlanmaya başlamış heyecanlanmaya mı başlamış ne. Bu güne kadar onlarca savaşa katılmış binlerce kişinin canını tek kelime ile almış. Ama ilk kez bir kişiden bu kadar etkilenmiş. Neydi bunun adı?..