Prensesin karşısında okyanus varmış.
O kadar güzelmiş ki kokusu sonsuzluğu kelimel yetersiz kalıyormuş. Prenses okyanusa hayran bir şekilde bakar iken prens konuşmaya başlamış.
- Okyanusa nasıl baktığınızı gördüm bende gelmek istersiniz diye düşündüm ama istemiyorum derseniz gidebiliriz prensesim.
Prenses bir anda orense sarılmış sürekli teşekkür edip duruyormuş. Prenses çok mutlu olmuş hayatında ilk kez bu kadar mutlu imiş. Prenses mululuktan prense sarıla durdun prens için zaman yine durmuş sevdiği kızın ona sarılması nasıl bir mutluluk. Evet prens prensese aşıkmış. Onu deli gibi seviyormuş.
Prenses prense sarılmayı bırakmış ve kumda koşturmaya başlamış. Bir o tarafa koşuyor bir bu tarafa koşuyormuş bir çocuk gibi. Sonunda yorulmuş ve kumlara oturmuş prens de yanına oturmuş. Bir süre sonra prens ayağa kalkmış prenses de onunla beraber kalkmış. Prens bir anda dizlerinin üzerine çökmüş. Ve konuşmaya başlamış:
- Benim prensesim belki red edeceksiniz belki benden nefret edeceksiniz ama ben sizi seviyorum eğer sizin de bana karşı bir böyle bir duygunuz var ise benim ile evlenir misiniz?
Prens bu dediklerinde ciddi imiş. Prensesin güzelliği ve saflığı onun kalbini eritmeyi başarmış. Ve prens artık hayatının sonuna kadar prenses ile yaşamak istiyormuş...
Prenses de prense aşık imiş prensin hayatı onu çok etkilemiş acımasız görünmesine rağmen içinde yatan çocuk onu etkilemiş. Prenses prensin kollarından tutup ayağa kalkmasını söylemiş. Ve konuşmaya başlamış:
- Sevgili prensim benim kalbim sizin için atmaktadır bu teklifinizi büyük bir sevinç ile kabul ediyorum ama bir şartım var.
- Söyleyin prensesim sizin için her şeyi yaparım.
- Beni babama zalim kralın yanına götür babamın da haberi olsun.
- Peki ya babanız izin vermez ise ne yapacağım?
- Eğer babam izin vermez ise ben yine size geleceğim prensim ömrümün siz olmadan bir anlamı yok...
Prens ne kadar istemese de kabul etmiş. Ve beraber zalim kralın krallığına gitmişler. Herkes prensesi ölü biliyormuş. O gece saraydan kaçtığında ormanda kurtlara yem olduğu düşünülmüş. Ama zalim kralın üzüntüsü kısa sürmüş. Zalim kralın bir kalbi yokmuş o gerçek bir acımasız ve bencilmiş.
Prens ve prenses zalim kralın karşısına çıkmışlar. Prens başlamış konuşmaya:
- Buraya senin ayağına gelmemin tek bir sebebi vardır oda kzındır senden kızını isterim zalim kral.
- Neden verecekmişim ben sana kızımı. Sen beni ben seni sevmem kızımı vermemi bekleme...
- Duydunuz prensesim babanız izin vermiyor o zaman benim ile geleceksiniz. Ben dediğinizi yapıp izin aldım.
Prenses prensi o kadar çok seviyormuş ki kabul etmiş. Zalim kral ise biliyormuş ki karanlıklar prensi ondan güçlü ve burdan kolayca çıkabilir. O anda aklına bir fikir gelmiş. Çok kötü bir fikir...
Kral ayağa kalkmış ve konuşmaya başlamış:
- Durun tamam veriyorum kzımı sana ama bir isteğim olacak.
- Nedir isteğin?
- Ben kızımı çok severim bırak bir gün burada kalsın benim ile yemek yesin. Son bir gün kızımı doya doya görim sonra bir daha size karışmam.
Prenses çok duygulanmış. Oysa ki babası onu hiç sevmezmiş ne olmuş da böyle konuşur. Prens ne kadar istemesede prensesin mutluluğunu görünce kabul etmiş ve prensi yarın almak üzere orada bırakıp gitmiş.
Sonunda akşam olmuş prense ve zalim kral yemek masasına oturmuşlar. Prenses tam yemeğe başlayacak iken kral ondan odasına gitmesini ve daha şık giyinmesini istemiş. Mazeret olarak da son gün olduğunu söylemiş prenses kabul etmiş ve odasına gitmiş. Prenses gidince kral elinde tuttuğu zehir şişesini prensesin yemeğine boşaltmış. Bu öyle bir zehirmiş ki insanı yavaş yavaş öldürümüş. Etkisini göstermesi uzun sürermiş ama canı çok yakarmış. Ve tedavisi de yokmuş...
Kralın intikam hırsı kızına duyduğu sevgiden büyükmüş. Kızı geldiğinde yemeği yiyişini büyük bir zevk ile izlemiş...
Yarın ya da belli olmaz bu günin son bölümü atacağım belki süpriz son olur belki mutlu son belki kötü son belki son olmaz kim bilir.
![](https://img.wattpad.com/cover/250104515-288-k667765.jpg)