züleyhâ pencerelerde güvercinleri gözlüyordu.

57 13 4
                                    

sabah rüzgârı esiyordu ince ince. hava güneşliydi. serçeler ağaç dallarında dolaşıyordu. 1995'in ağustosuydu. züleyhâ penceresinin önüne konan güvercinleri izliyordu. bir yandan ufalanmış ekmeği yiyor, diğer yandan ürkek gözlerini etrafta gezdiriyorlardı.

züleyhâ perdenin kenarına gizlenmiş, kımıldamadan onları izliyordu. ânsızın bir kaç adım atıp pencereye yanaştı, incecik parmaklarını cama dokundurup "seni anımsatıyorlar yusuf," diye mırıldandı, bir âh çekti.

güvercinler uçup gitti, züleyhâ'nın parmakları camın üzerinde bir hayali okşuyor gibi gezindi.

ardından yavaş adımlarla pencereden ayrıldı. kapı çaldığında ise ağır adımlarla, kapıyı açtı. ahmet züleyhâ'ya gülümseyip içeri girdiğinde züleyhâ'nın iki oğlu ahmet'in yanına vardı koşarak. ahmet çocukların kıkırdamasına karşı kocaman gülümseyerek, ikisini de aynı anda kucağına alıverdi.

züleyhâ bundan sekiz yıl önce ailesinin mâkul gördüğü biri ile evlenmiş, ikiz de oğlu olmuştu. ahmet, işi gücü yerinde ve iyi bir adamdı. züleyhâ'nı seviyordu. züleyhâ için ise ahmet..iyi bir dost, hayat yoldaşıydı. fakat hiç bir zaman ona derin bir sevgi ile bağlı olmamıştı.

ahmet beş yaşındaki oğullarını kucaklayıp salona geçtiğinde, züleyhâ mutfağa değindi. masayı hafif hazırlayıp, üç kap yemek koydu. "ahmet çocukları getir de bir şeyler yesinler yahu. açlar sabahtan beri,"

ahmet çocukları ile gülüşerek mutfağa geçti. masanın başına oturup, evvelâ çocukları yedirtti sonra kendi yedi. "gülüm sen ne diye yemiyorsun bir şey?"

züleyhâ pencerenin kenarına yaslanmış oturuyordu. tebessüm edip, "canım istemiyor ahmet, yiyin siz." dedi. ahmet usulca diretti, "iyisin değil mi züleyhâ?" züleyhâ hafifce başını sallayıp çocuklarının saçını okşadı. "küçücüktüler be ahmet. ne ara böyle büyüdü bunlar?" diyerek kıkırdadı. "zaman geçiyor işte züleyhâ'm."

akşam düşüyordu, züleyhâ'nın iki oğlu da halının üzerine çökmüş oyun oynuyorlardı. ahmet de onlara eşlik ediyor, ara sıra kahkaha atıyordu. züleyhâ yüzünde ince bir tebessümle onları izledi.

aniden kapı çalındığında, züleyhâ usul usul kapıya ilerledi. kapını açtığında, karşısında kardeşi hazar'ı gördü. hazar dolu gözleri ile züleyhâ'ya baktı ve tek bir cümle kurdu;

"yusuf ağabey geri dönmüş, züleyhâ."

2 fevral 2021-11:05

geriyə ələ avuca sığmaz bir boşluq qaldı bizdən,

neresinde yanıldık biz bu yaşamın züleyhâ?*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin