chapter seventeen

2.4K 218 446
                                    

Bir hafta.

Louis ile karşılaşmamız, ve konuşmamız üzerinden bir hafta geçmişti. Evinden koşa koşa çıktıktan sonra, aynı hızla kendimi Niall'ın evine atmış, ve ona olan biteni anlatmıştım. Sonra bir süre ağlamış, ve resmi olarak depresyonumu başlatmıştım.

Şimdi ise tam bir haftadır olduğu gibi yatakta yatıyor, hiçbir şey yapmadan tavanı izliyordum. Bütün bu olanlar çok fazlaydı. Neye nasıl tepki vermem gerektiğini bile bilmiyordum. Yani, Louis'ye kızgındım, fakat onun da yaşadığı tüm bu şeyleri öğrenmek, kızgınlığımın ateşinin üzerine su dökmek gibi bir şey olmuştu. Onu o halde görmek ise üzücüydü. Eskisi gibi değildi, bu çok çabuk anlaşılıyordu, yorgundu, yorgunluğu içinde kaybolup gittiğim gözlerine yansıyordu. Ayrıca onu özlemiştim de, ki bu da ayrı bir sorundu.

Sosyal medya hesaplarına birkaç defa bakmıştım. Çok paylaşım yaptığı söylenemezdi, ama genelde hep Freddie'yi atıyordu. Engeli kaldırdığım sırada da profil fotoğrafına Freddie'yi kucağına aldığı tatlı bir fotoğrafı koymuştu. Ciddi anlamda tatlıydı işte.

Niall'ın bana verdiği misafir odasının tıklatılmasıyla, düşüncelerimden kurtuldum. Kısa bir şekilde içeri girebileceğini söyledikten sonra, tatlı civcivim kapıyı aralayıp içeri girdi.

"Günaydın, Harry." Diye mırıldandı, yatağa otururken.

"Günaydın, civciv." Diye mırıldandım aynı şekilde.

"Zayn ve Liam kahvaltıya gidelim diyor, sen de gelir misin?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Canım istemiyor, siz gidin."

"Hadi ama kelebeğim, biraz dışarı çıkman gerekiyor. Hayatının sonuna kadar burada böylece yatamazsın." Omuz silktim.

"Bence gayet de yatabilirim. Hem Louis ile karşılaşmak istemiyorum." Dedim yorganı iyice kendime çekerken.

"Louis'nin geleceğini söylemedim ki. Ayrıca Louis çok dışarı çıkmıyor."

"Louis gelmeyecek mi yani?" Kafamı yastıktan kaldırıp sordum. Kafasını olumsuz anlamda salladı. Tüh, bu iyi olmadı işte. Karşılaşma oranımız iyice düşmüştü şimdi. Kendi kendime dudaklarımı büzüp, düşüncelere daldığım sırada Niall kıkırdadı.

"Kesinlikle karşılaşmak istemiyorsun, anlaşıldı."

"Kapa çeneni Niall, tabiki de istemiyorum." Dedim, kafasına bir yastık fırlatırken.

"Harry, seninle yıllardır arkadaşız. Mimiklerinden bile ne olup bittiğini anlayabiliyorum, bana yalan söyleme." Oflayıp ellerimle yüzümü kapattım.

"Tamam ya, onu görmek istiyorum. Ama görmek istemiyorum da. Tanrı aşkına, ne hissedeceğimi bile bilmiyorum ki." Ellerimi yüzümden çekip yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.

"Bazen akışına bırakman gerekir, kelebek. Şimdi kalkıp hazırlan, ben de Liam'ı arayıp geleceğimizi söyleyeyim, bakarsın Louis de gelir hah?" Diyip kıkırdadı. Gözlerimi devirdiğim sırada bana bir öpücük atıp odadan çıktı. Ben de el mahkum, özenli bir şekilde hazırlanmaya başladım, ve hayır bu özenin Louis ile bir ilgisi yoktu.

☆☆☆

"Burası gerçekten güzelmiş." Diye mırıldandım deniz manzarasını incelerken.

"Evet öyledir, burayı Liam'la bir sene önce keşfettik. Haftasonları falan buraya geliyoruz." Dedi Zayn sevgilisinin elini öperken. Bu hallerine gülümseyip, başımı menüye geri çevirdim.

"Şu bir numaralı kahvaltı tabağını denemelisin, harika Harry. Bazen iki tane söylüyorum." Niall'ın dediğine kıkırdayıp, tabağın içeriğini okumaya başladım.

daddy or something | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin