"Acil olduğunu söyleyince evden öylece çıktım Louis, acil durumun Freddie'nin ayıcığının kafasını koparttığın olduğunu bilseydim, yemin ediyorum kılımı kıpırdatmazdım. Şu halime bak tanrı aşkına."
Kendimi çift kişilik koltuğa atarken konuştum. Louis beni yaklaşık onbeş dakika önce aramış, acilen onlara gelmem gerektiğini ve yalnızca benim çözebileceğim bir felaketin gerçekleştiğini söylediğinde, yataktan kalktığım gibi evden çıkmış ve ciddi anlamda koşarak Louis'lere gelmiştim.
"Birincisi, bu gerçekten acil bir durum. Bu ayıcık Freddie'nin en sevdiği şey ve artık bir kafası yok Harry." Dedi önümde durup kafası olmayan peluşu bana göstererek.
"İkincisi, halinde hiçbir şey yok. Gayet iyi görünüyorsun." Gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim.
"Louis, pembe, kedili bir pijama altı giyiyorum ve bu ojelerimle uyumlu bile değil!" Louis omuz silkip, yanıma oturdu ve sırıttı.
"Gayet tatlısın, kedicik." Bana sesleniş biçimiyle yanaklarım alev alırken yutkundum. Bunu duymayalı, çok uzun zaman olmuştu, fakat hala içimi titrettiği aşikardı. Kaşlarımı çatarak ona döndüm.
"Bana öyle seslenme." Sırıtışı yavaşça solarken konuştu.
"Üzgünüm, seni kızdırmak istemedim."
"Her neyse, madem çok önemli bu durum, neler yapabileceğimize bir bakalım. Ayrıca nasıl kafasını koparmayı becerdin bunun?" Tek kaşımı kaldırarak elindeki peluşu çekip inceledim. Louis ise yanaklarını şişirip konuştu.
"Freddie'nin yatağının tahtasına sıkışmıştı, ben de çekerek çıkarmaya çalıştım. Ama gördüğün gibi, pek başarılı olamadım."
"Kafası nerede peki? Sanırım dikebilirim bunu." Louis yaramazlıl yapan bir çocuk gibi gözlerini kaçırıp, yere baktığında derin bir nefes verdim.
"Panikleyip camdan dışarı fırlatmış olabilirim ehe."
"Bravo sana Tomlinson."
"Harry, hem diksek zaten Freddie anlardı. En sevdiği oyuncağı buydu, ve ben onu mahvettim. Şimdi benim odamda uyuyor ve uyandığında gerçek bir acil durum oluşacak. Ne yapacağız?" Alt dudağımı ısırıp, birkaç saniye ne yapabileceğimizi düşündüm. Bu sırada Louis'nin bakışları birkaç defa dudaklarıma kaymıştı, fakat göz göze gelince bunu kesti.
"Buldum, sen şimdi doğruca en yakın oyuncakçıya gidiyorsun ve bunun aynısından alıyorsun, bulamazsan da benzer bir şey al işte. Çocuklar yeni oyuncakları severler. Ben de Freddie uyanırsa diye burada duracağım. Zaten bu halde hayatta dışarı çıkmam." Söylediklerime karşı Louis'nin gözleri parladı ve hızla ayaklandı.
"Sen harikasın Harry, hemen gidiyorum." Dudaklarıma hızla bir öpücük bırakıp evden hızla çıktığında, oturduğum kanepede gözlerim şaşkınlıkla sonuna kadar açılmış bir şekilde, öylece kalakalmıştım.
☆☆☆
Pankekleri çevirirken kapının çalmasıyla, ocağın altını kısıp hızla kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda, Louis elinde poşetlerle öylece dikiliyordu. Kendimi bir anlığına evli bir çiftmişiz gibi hissetmiştim. Ben kahvaltı hazırlarken, o alışveriş yapıyordu ve birazdan oğlumuz uyandığında kahvaltı edecektik. Düşüncelerimin saçmalığına karşı kafamı hızla iki yana sallayıp, Louis'nin geçmesi için kapıyı iyice açtım.
"Şanslıyız ki, aynısından buldum. Ama belki anlar diye birkaç şey daha aldım." Diye mırıldandı elindekileri koltuğa bırakırken. Bana döndüğünde gözlerimi kaçırmıştım. Gitmeden önce olanlar yüzünden tuhaf hissediyordum.
"İyi yapmışsın, henüz uyanmadı zaten. İstersen sen onu uyandır, ben de pankekleri yapmayı bitireyim." Mutfağa doğru yöneleceğim sırada, kolumdan tutmasıyla yerimde durmak zorunda kaldım.
"Harry, şey önce az önce olanlar hakkında konuşsak?"
"Konuşulacak bir şey yok Louis."
"Biliyorum, ama şey özür dilemek istedim. Sadece o an öyle heyecan yapınca, sen de karşımdayken, bir anda gelişti işte." Diye mırıldandı kolumdaki elini çekmeden. Mavi gözleri, yüzümün her yerinde geziniyor, baktığı her yer karıncalanıyordu.
"Önem, ıhm, Önemli değil Louis." Dudaklarımı yalayıp öylece ona baktım.
"Üzerinde çok durmadım zaten." Diye mırıldandım. Kafasını salladığında bir süre öylece birbirimize bakmıştık.
Bir süre sonra, bu bakışma biraz tuhaflaşmaya başladığında, ondam bir iki adım uzaklaşıp mutfağı gösterdim.
"Pankekler yanacak, hadi Freddie'yi uyandır." Kafasını tamam anlamında salladığında, hızla mutfağa girdim. İyi idare etmiştim, fakat vücudum alev alev yanıyordu.
☆☆☆
Kahvaltı oldukça eğlenceli geçmişti. Freddie ayıcığını yanından ayırmazken, yeni oyuncaklarını da görmesiyle iyice mutlu olmuş, tüm kahvaltı boyunca gülücükler saçmıştı. Louis ile aramızda olan gerginlikte yavaş yavaş yok olmuş, birçok şeyden konuşarak, görüşmediğimiz yılları az da olsa kapatmıştık. Tabi, her şeyi anlattığım söylenemezdi. Sonuçta bazı şeyler eski sevgiliye anlatılacak şeyler değildi, değil mi?
"Harry, öğleden sonra Freddie ile birkaç kıyafet almaya gideceğiz. Bize katılmak ister misin?" Freddie ellerini çırptı.
"Evet Havvy, lütfen gel!" Freddie'nin tepkisine karşı gülümsedim.
"Gelmeyi çok isterdim, ama bu pijamayla hiçbir yere çıkamam." Freddie alt dudağını sarkıtırken, Louis çay fincanını bırakıp bana döndü.
"Gitmeden önce Niall'a uğrarız, üzerini değiştirirsin. Oradan da avmye geçeriz, olur mu?"
"Lütfen Havvyyyy, lütfen!" Freddie'nin saçlarını karıştırıp, Louis'ye döndüm.
"Tamam o halde, bana uyar."
"Yaşasın!" Louis ile birlikte Freddie'nin tepkisine gülerken, hırkamın cebinde titreyen telefonuma karşı kaşlarımı çatarak telefonumu çıkardım. Niall aramazdı, çünkü ona bir not bırakmıştım. Arayan numarayı gördüğümde, gülümsemem tamamen yüzümden silinse de, aramayı reddedip hızla eski halime dönemeye çalıştım.
"Bir şey mi oldu, Harry?" Louis kaşlarını çatmış beni izliyordu. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp, gülümsedim.
"Hayır, ama biraz daha oyalanırsak sorun olacak. Hadi hazırlanın, ben de burayı toplayayım, sonra da çıkarız."
Louis sahte neşeme karşılık birkaç saniye daha kaşları çatık bir şekilde beni izlese de, bir şey demeyerek Freddie'yi de alıp, yukarı çıktı.
Derin bir nefes verip, masayı toplayacağım sırada, telefonum yeniden titredi. Çıkarıp baktığımda, mesaj geldiğini görmüştüm. Ellerim titremeye başlarken, korka korka mesajı açtım. İşte bu hiç iyi olmamıştı.
"Telefonlarını açmaman, benden kurtulabileceğin anlamına gelmiyor, güzelim. Beni sinirlendirmek istemezsin, değil mi? Benden kaçamazsın."
☆☆☆
Y/N
Kaos lover biri olarak duramıyorum arkadaşlar hüğğğ neyse umarım beğenirsiniz, iyi okumalar♡♡♡
Bu arada diğer hikayem the flower boy and the wildflower'a da bekleniyorsunuz♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy or something | larry
Fiksi Penggemar"Elleriniz diyorum Bay Tomlinson, olması gereken yerde değiller." "Olması gereken yer neresiymiş?" "Sizin tarafınızdan becerilmeyi bekleyen kalçalarım." !Uyarı: Yaş farkı ve cinsellik içerir! bxb | larry stylinson top!louis bottom!harry