Okuduğum mesaja gözlerimi devirdikten sonra telefonu tekrar yastığımın altına yerleştirerek gözlerimi mışıl mışıl bir uykuya kapattım. Kızlar odaya her girdiğinde uyansam da yatağımdan kalkmadım. Acaba şuan Suna anne ne yapıyordur? Aklı bizde kalmış mıdır? Yalnız başına o koca evde korkuyor mudur? Bunları düşünürken Elçin'in saçlarımın arasına ufacık bir öpücük bırakarak yatağına çıktığını hissettim.
✈
Bugün Cumartesi olduğu için herkes daha uyuyordu. Partinin yorgunluğunu daha üzerimden atamamış olsam da banyoya giderek elimi ve yüzümü yıkadım. Ten rengi crop, tayt ve hafif turuncuya kaçan kahverengi uzun hırkamı giydim. Bu hırkayı Elçin beraber kutladığımız ilk doğum günümde almıştı. Banyodan çıktıktan sonra tekrar yatağımın üstünde oturarak telefonumla ilgilenmeye başladım. Suna annenin bu saatte uyuduğunu düşünerek rahatsız etmemek için aramadım. Fakat aklım onda kaldığı için mesaj attım.
"Suna kuş günaydın." ve mesajı gönderdim. İstemsizce Bulut'un mesaj sayfasına girdiğimde onunda çevrimiçi olduğunu gördüm. Hemen mesaj sayfasından çıkıp, telefonu hırkamın küçük yukarı doğru dikişleri olan kare cebine koydum.
"Günaydın Ezgi'm." Diyerek yanıma gelen Sude'nin yanağına bir öpücük bıraktım.
"Günaydın. Amma uyudunuz ya. Sıkıntıdan patladım." Gülümsedim. Sude yatağımın kenarına, yanıma oturdu.
"Dün ne kadar güzel dans ettiniz öyle. Herkesin gözü sizin üstünüzdeydi. Hatta biliyor musun birkaç kişi dans videonuzu bile çekti. Sahi Bulut'la ne zaman tanıştınız?"
"Tanışmamıştık aslında. Hâlâ da tanışmıyoruz. Bir anda yanıma gelip dans etmeye başladı. Geri çekilmeye çalıştım ama öyle bir sarmaladı ki beni hayvan, çekilemedim." Sude odadakilerin duymayacağı bir şekilde küçücük bir kahkaha patlattı.
"Bu odada Bulut'la tek iyi anlaşabilen kişi Sıla'ydı. Artık sende bu listeye dahil oldun. Tebrikler." Hafifçe omzuna vurduğum sırada istemsizce tebessüm oluştu yüzümde.
"Deme şöyle şeyler. Kendimi tanıtmadım. Adımı bilmiyor. Bak sakın söylemeyin kim olduğumu. Lütfen."
"Tamam söylemeyiz sen merak etme. Anladığım kadarıyla pek haz etmiyorsun Bulut'tan."
"Hiç haz etmiyorum." mırıldandım. Birkaç dakika sonra Begüm'de yattığı ranzadan kalkarak yanımıza geldi.
"Günaydın erkencisiniz kızlar." Daha ayılamadığı belliydi.
"Biz erkenci değiliz. Siz ayı gibi yatıyorsunuz." Diyen Sude'ye çevirdim gözlerimi ve ardından bende ufacık bir kahkaha patlattım.
"Ha ha ha çok komik. Ben duşa gireceğim ona göre. Çişiniz gelirse mümkünse altınıza yapın." Mizah desen yok.
Odada sırasıyla herkes uyanmaya başlamıştı. Sıla her zamanki içtenliğiyle tüm odayı selamladı ve sarıldı. Elçin ranzadan indiğinde yanına gittim.
"Cicim günaydın. Biraz daha uyusaydın, öldün sanıp ambulansı arayacaktım."
"Başım patlıyor Ezgi. Sanırım biraz fazla kaçırmışım içkiyi. Neyse sen ne zaman uyandın?"
"Baya oldu ben uyanalı. 8'de uyandım." Dedim.
"Şimdi saat kaç peki?"
"Biri çeyrek geçiyor." Dediğimde Elçin'in panikleyen bedeniyle karşı karşıya kaldım.
"Uzay'la buluşacaktım. Çok geç kaldım. Of kardeşim neden uyandırmıyorsun beni?" Konuşmama izin vermeden telefonuna baktı ve devam etti. "Ay şuna bak çocuk tam 7 kere aramış. Kesin ben gelmeyince başka plan yaptı. Of of."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT DEFTERİ
Teen FictionTüm anıları henüz hayata sığdıramamışken, bu not defterine sığdırmak mümkün mü? Umarım bu hikaye sizler sayesinde en güzel yerlere gelir, umarım zevkinize hitap edebilmişimdir.. İyi okumalar. :))