Bölüm 6: İhanet

15 4 0
                                    

"Ben odaya çıksam sizin için sorun olur mu? Sıcak çarptı herhalde." Dediğimde Sıla hemen elini alnıma koydu. "Ateşin falan da yok aslında. Soğuk bir şeyler söyleyeyim mi sana? Bak buranın soğuk çayları çok meşhurdur." Kafamı salladım ve "Teşekkür ederim ama biraz dinlensem daha iyi olur. Hala yol yorgunluğu var üzerimde." Herkes onayladıktan sonra Sıla'da benimle gelmek istedi ama bu isteğini geri çevirdim.

Sıla Polat'tan

Ezgi odaya çıkmak için yanımızdan ayrıldığında kafamdan geçen düşünceleri susturamadım ve bizimkilerle paylaşmaya karar verdim.

"Sizce de Ezgi ve İrem'de bir gariplik yok mu?" lafımı ortaya attığım sırada tam da beklediğim kişi yani Bulut söze atıldı.

"Bence de çok garipler. Yakında çıkar kokusu." Onun hemen ardından da Hilal konuya dahil oldu. "Özellikle de İrem'de bir haller var. Baksanıza abi kıza hem Bulut'tan hoşlanıyor hem de Bulut'un eski sevgilisiyle takılıyor. Önceden sürekli yanımıza uğrar hal hatır sorardı. Şimdi ne bir selam ne de bir sabah var. Hafta sonları kızlarla dışarı da çıkmıyor artık eskisi gibi."

"Bence böyle olmasının Ezgi'yle bir bağlantısı var. Sürekli kıyı da köşede konuşuyorlar ve her konuştuklarında Ezgi yanımızdan kaçıp gidiyor." Dedi Uzay.

"Valla orasını bilemeyeceğim ama bu kampüste yakında iyi olay çıkar gibi hissediyorum." Sözünü söyleyen Çınar'ı cimcikleyerek susturmayı tercih ettim. "Öyle bir şey olursa artık kendimi camdan aşağı atarım! Ne olaylar gördü bu gözler be. Kendimi artık Müge Anlı gibi hissetmeye başlamıştım."

Ezgi Aksoy'dan

Odaya gelir gelmez kendimi yatağa attım ve uyudum. Tahmin edersiniz ki odaya asla kapı çalmak bilmeyen ve gürültüyle dalan Ceren'in topuklu ayakkabı sesine uyandım. Gözlerimi yavaş yavaş açtım ve yattığım yerden doğrularak oturur pozisyona geçtim.

"Uyuyan çirkini uyandırdım mı yoksa?" Dedi yaklaşık 2 metre olan topuklularını çıkartırken. "Yok ben odaya giren canavara uyanmıştım. Bir baktım senmişsin."

"Ben her zaman prensesimdir canım. Canavarlar korkunçtur. İnsanları korkuturlar. Ama sana bir tavsiye bence sende benden korkmalısın!"

"Haklısın canavar görsem daha az korkardım. Ama bendende sana bir tavsiye sende beni fazla hafife alma olur mu? Mazallah başına bir şey falan gelir. O takma tırnakların kırılır yada ne bileyim yüzündeki dolgular çizilir aman diyeyim senin için acısı zor olur." Ceren söylediklerimi ciddiye almış olmalı ki elini arkasına aldı ve balkona çıktı. Bende fırsattan istifade kıyafetlerimi alarak banyoya doğru yöneldim. Önce serin bir duş aldım. Sonrasında banyo askılığına asmış olduğum sarı plaj elbisesini andıran uzun, sportif, bacak kısmında hafif yırtmacı olan, sırt ve göğüs dekolteli elbisemi giydim. Anlatırken çok abiye gibi geliyor kulağa ama tam aksine örgü ve çok sportif bir elbise. Aslında Elçin'in elbisesiydi ama çok beğendiğim için kendi bavuluma koymuştum. Her neyse saçlarımı da hafif bukleli yaparak banyodan çıkarı çıktım.

"Ay bu hal ne tatlım. Partiye böyle mi geleceksin?" Biriniz çıkıp bana Ceren'i gırtlaklamamam için bir sebep söylesin! "İnan seninle uğraşamayacağım Ceren. Odanın kartını alıyorum. Kendine resepsiyondan yeni kart çıkarttır. Geç gelirsin beni uyandırma." Arkamı dönüp odadan çıkacakken dikkat çekici bir noktayı söylemeden edemedim. "Ha birde odaya girerken şu senin 2 metreleri çıkartırsan sevinirim. Çatışma çıktı zannediyorum." Dedim ve kapıyı kapatıp odadan çıktım. Asansörün önü dolu olduğu için onların arasına karıştım ve akşam yemeği için restauranta indim. İçeriye girmeden önce Elçine mesaj attım.

"Neredesin? Restaurantın önünde seni bekliyorum." Ve mesajımı gönderdim. Yanıt almam çok geç sürmedi. Bir kaç dakika sonra Elçin cevap yazdı.

"Terasa girip sağa dön. Havuza bakan masalarda oturuyoruz. Kızlar yanımda."


Masada Sude, İrem, Begüm, Elçin, Almira, Hilal ve Sıla vardı. İrem uzun süre sonra bizimle ortak bir şey yapıyordu. Ben gelmeye yakın yemeğimi söylemişlerdi. Ayrıca masada bir şişe de şarap vardı.

"O zaman Ezgi ve Elçin'in aramıza katılması şerefine hadi birer kadeh kaldıralım." Normalde içmezdim ama nedense canım çekmişti.

"Ezgiciğim sana meyve suyu söyledik." Diyen Sude'ye beklemediği bir cevapla döndüm. "Benim şerefime kadeh kaldırıyoruz ve ben meyve suyu mu içeceğim?" Kadehi uzattım ve Begüm'den doldurmasını rica ettim.

"Hadi canım bu bizim Ezgi olamaz!" Tüm samimiyetimle güldüm. "Aşk olsun ama alınıyorum." Diyerek Almira'yı tiye aldım. "Anlatın bakalım tatil nasıl gidiyor?" soruyu ortaya attığımda herkesten teker teker cevaplar geldi. "Benim harika gidiyor anlamışsınızdır zaten. Gece de partiledik mi benden keyiflisi yok!" Her zaman ki Elçin işte. Ama bu kız hep böyleydi. İnsan alışıyor bir süre sonra aksiyona, eğlenceye.

Sıla'da "Benim de güzel gidiyor. Hepiniz buradasınız bence yeterli güzel geçmesi için." dedi ve ardından da Begüm söze girdi. "Aynı fikirdeyim."

"Senin nasıl gidiyor İrem?" Sanırım soru sormamı beklemiyordu çünkü oldukça afallamıştı. "İyi gidiyor. Seninki kadar olmasa da."

Herkes partiye gittiğinde lobi de tek başıma oturuyordum. Ben gürültü ve kargaşanın aksine daha çok sakin ve yalnız takılmayı tercih ederim. Yalnızlık korkulduğu kadar kötü bir şey değil aslında. Bazen insana, insanlardan daha iyi gelir yalnızlık. Çünkü insanlar hep birilerini yarı yolda bırakıp giderler. Peki şimdi size soruyorum; yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?

Derin düşüncelere daldığım sırada telefonuma gelen mesajla irkildim.

1 YENİ GRUP

Birsen Hoca : Çocuklar yarın sabah yola çıkacağız. Lütfen herkes en geç 06:30 gibi receptionun önünde hazır şekilde beklesin. Hepinize iyi geceler."

Gece boyunca hiçbir şey yapmadım. Biraz daha lobide oturup kahve içtikten sonra odaya çıkıp valizimi toparladım.

İnstagram: zs.sudee
Tiktok: zsudde
Twitter: zs_sudee

NOT DEFTERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin