✈
Sabah uyandığımda saat sabah altıydı. Bugün okul bizi Bodrum'a tatile götürüyordu. 2 gün için o kadar para verdiğimize inanamıyorum. Ama bu tatilin çok iyi olacağını düşünüyorum.
İrem "Günaydın bebek. Hadi kalk çantanı hazırla." Dediğinde "Günaydın. Tamam kalkıyorum şimdi." Diyerek karşılık verdim. Kalktığımda Begüm'ün horladığını duydum. Önce İrem'le bakıştık, daha sonrada kıkırdamaya başladık. Siyah şort ve füme rengi, salaş, kısa bir tişört giydim. Altına da beyaz bilekten spor ayakkabılarımı. Saçlarıma da fön çektikten sonra siyah sırt çantamı hazırlamaya başladım. İçerisine parfüm, tarak, bir kaç şort ve bikinilerimi koyduktan sonra fermuarı çektim. Her zamanki gibi bulut desenli bilekliğimi taktım. Makyaj yapmayı pek sevmediğimden birazcık maskara ve birazcık da pembe çilek kokulu parlatıcımı sürdüm. Ben hazırlanmaya devam ederken Elçin ve Sude'de kalktı. Begüm'ün uykusu o kadar ağırdı ki odadaki gürültülü sese rağmen asla uyanmıyordu. Uyanmayı geçtim, kıpırdamıyordu bile. Elçin yanıma gelip beni öperken, Sude'de horultunun kimden geldiğini anlamaya çalışıyordu. En son Sıla'da kalktığında, sesin Begüm'den geldiğini anladı.
"Oha abi! Odaya erkek aldınız sandım. Bu ses bu kızdan nasıl çıkıyor anlamış değilim." Sude isyan ettiğinde Begüm'de uyanıp ona cevap vermişti. "Duyuyorum seni geri zekalı!" dedi. "Duy diye söylüyorum zaten aptal!" Biz arkada ikisinin atışmasına kıkırdarken, kızlarda bir yandan hazırlanıyordu. Elçin, beyaz büstiyer üzerine gömlek giymişti, altına ise beyaz şortu. Sıla ise, kırmızı şort tulum giymişti. Sude her zamanki şıklığıyla etek ve kapüşonlu giymişti. Begüm, pantolon ve dümdüz yeşil bir tişört geçirmişti üstüne. Gelelim İrem'e. En bomba kombin ondaydı. İnce askılı, siyah, sportif elbisesinin üzerine kıpkırmızı bir ruj sürmüştü. Hazırlanınca bahçeye servislerin olduğu yere indik. Okuldan hiç kimse arabasıyla gidemiyordu. Neymiş bir arada olmak zorundaymışız. Hayır yani belki ben Bulut ve tayfasıyla bir arada olmak istemiyorum.
"Günaydın çocuklar. Şöyle geçin. Biraz sizinle konuşmak istiyorum." Diyerek servis kapısının önünü gösteren Birsen Hocayı dinlemeye başladık. Bütün okul onu dinlerken gözlerimi Ceren'den alamıyordum. O nasıl bir kıyafet be kızım. Pavyonda mısın, okulda mı belli değil. Ben bunları düşünürken Birsen hoca konuşmaya devam etti. "2 Günlüğüne Bodrum tatiline gidiyoruz. Bunu zaten hepiniz biliyorsunuz." Bilmesek nasıl gelelim hoca? "Orada kurallara uymanızı istiyorum. Odalarınız iki kişilik. Biz kendimiz belirlememek için kura yöntemiyle siz belirleyeceksiniz. Elimde görmüş olduğunuz torbalarda burada bulunan erkeklerin ve kızların isimleri yazıyor. Önce kızlar çekecek. Çektiğiniz kağıdı bize göstererek, çıkan ismi okumanızı istiyorum. Elçin gel bakalım." Diyerek Elçin'i yanına çağırdı.
Çektiği kağıdı bize göstererek. "Almira Ersoy." Almira uzun süredir kampüste ve okulda yoktu. Ailevi sebeplerden dolayı yaklaşık bir hafta boyunca gelmemişti. Elçin yerine geçtiğinde Almira'yla sarıldılar. "Begüm gel." Diyerek hoca onu işaret ettiğinde Begüm kulağıma eğilip "Umarım sen çıkarsın. Şunların tayfadan biri çıkarsa kendimi keserim." Güldüğümde Begüm çoktan kağıdı çekip, çıkan ismi okumuştu bile.
"Sudenaz Yılmaz." Sıra Sıla'ya gelmişti. Çektiği isim onu mutlu etmiş olmalı ki ağzı kulaklarında ismi okudu. "Hilal Aras." Koşarak Hilal'le kucaklaştıklarında geriye İrem, Ceren ve Buse'nin kaldığını gördüm. Umarım İrem çıkar diye dua etmekten başka şansım yoktu. İrem kağıdı çekip okumaya başladığında kalpten gitmek üzere olduğumu fark ettim.
"Buse Doğan." Hayır hayır...
"Bu durumda otomatik olarak, Ceren Gürsoy ve Ezgi Aksoy eşleşmiş oldu." Iy soyadlarımız çok uyumlu. Iy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT DEFTERİ
Teen FictionTüm anıları henüz hayata sığdıramamışken, bu not defterine sığdırmak mümkün mü? Umarım bu hikaye sizler sayesinde en güzel yerlere gelir, umarım zevkinize hitap edebilmişimdir.. İyi okumalar. :))