Selam🎭
Yeni kitabımla ilk günkü heyecanı koruyarak yeniden karşınızdayım🤭🥰
Aslında ilk bölümü daha önce paylaşmıştım ama devam etme şansım olmadı. O yüzden eski yorumları görünce şaşırmayın. Sadece üzerinde bazı değişiklikler yaptım. Şimdi kaldığımız yerden devam etme zamanı.
Oy ve yorumlarınızla destek olmayı ve görüşlerinizi bir cümle de olsa belirtmeyi unutmayın🤩
Başlama tarihini bırakmak isteyenler buyursun ✏
Keyifli okumalar 🎭
13 Haziran...
Efruz Kandemir…
Bazı şeylerin şu dünyada izahı olmadığının kanaatindeyim. Mesela benim hayatım gibi. Küçücük yaşta üzerime yüklenen yükün ağırlığı o kadar büyüktü ki bazen kendi yalnızlığımda sıkışmış halde hissediyorum.
Yalnız ve karanlık...Kocaman karanlığın ortasına bırakılmış küçücük bir kızdan ibarettim ama bu sadece içimdekilerdi. Dışarıdan bakıldığında karanlığı üzerine geçirmiş, kalbinde ne sakladığı belli olmayan tehlikeli bir kadındım.
İstanbul'un biraz dışında kalan, fazlasıyla geniş bir araziye sahip malikanemde, geniş salonumun ortasında, her zamanki tekli koltuğuma oturmuş elimdeki papatya çayımı yudumluyordum. Sakinlik ve sükunete o kadar ihtiyacım vardı ki. En önemlisi de günlerdir uyuyamıyordum. Bu papatya çayları da bir işe yaramıyordu bence ama kokusu bana güzel şeyler hatırlatıyor, bedenimi olmasa da ruhumu dinlendiriyordu.
Yine de bu fazla uzun sürmedi.
Bahçe kapısından telaşla giren adamlarımdan biri tam yanımda durduğunda ellerini önünde birleştirerek “Efendim acil gelmeniz lazım,” dediğinde yine neyi berbat ettiklerini merak ediyordum.Ters bakışlarımla elimdeki fincanı koltuğumun yanında duran sehpaya bıraktım “Sorun ne?”
Çekingen bakışlarla başını kaldırmakta zorlanırken “Efendim, Gece...” diye mırıldandı.
Aniden başımı yanımdaki adama çevirdim. Yosun yeşili gözlerimle öfkemi belli edercesine bakıyordum. “Ne oldu Gece'ye?”
Hiddetle ayağa kalktığımda karşımda duran adam bir adım geri çekildi. Benden çekinmelerini anlıyordum ama böyle zamanlarda yersiz tutuklukları beni deli ediyordu.
“Bir anda yere düştü ve… Ne olduğunu anlayamadık…”
Yanımdaki adam bir şeyler daha söyleyecekti ama onu dinlemeye devam edecek kadar sabırlı değildim. Elimin tersiyle iterek bahçeye yöneldim. Topuklularıma saklanmış sert adımlarım parke üzerinde yankılanırken kısa sürede bahçede buldum kendimi.
Adamlarım etrafında toplanmış yerde yatan Gece'ye bakıyordu. Hemen onların önünde dizlerinin üzerine çökmüş Serkan'ı gördüğümde adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Tıpkı Serkan gibi doberman cinsi köpeğimin yanına çöktüm. Tedirgin ve fazlasıyla telaşlıydım.
“Bana yaşıyor de.”
Ellerim köpeğimin üzerinde gezerken içimi kaplayan korkuyla çıkmıştı sesim. Serkan başını kaldırmadı. “Nefes alıyor ama kendinde değil. Zehirlenmiş gibi.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesur Yalancılar
ActionEfruz Kandemir... Kocaman bir karanlığın ortasına bırakılmış küçücük bir kızdan ibarettim. Ama bu sadece içimdekilerdi. Dışarıdan bakıldığında karanlığı üzerine geçirmiş, kalbinde ne sakladığı belli olmayan tehlikeli bir kadındım. "Hayatıma giren er...