Oldukça gergin hissediyordum.
"Şimdi ne yapacağız? Adamlar bizi farkederlerse ne olacak?"
Adamların içinden bu gerizekalı bir bok beceremez güya özel diye söylendiklerine yemin edebilirdim.
Yanımda tam altı tane adam vardı. Hepsi uzun boylu, insan azmanı gibi kişilerdi. Birisi benim yanıma gelip tabanca uzattı.
Tabancayı biraz inceledim. Çok şık ve kaliteliydi."Tabancayı çek."
Ucunda susturucu vardı.
"Adamları uzaktan vursak daha iyi olmaz mı?"
Adamlardan biri hareket etti.
"Hadi arka kapıdan dolanıyoruz. Baskın zamanı. Acemilik yapmayın."
Birisi bana bakarak, " sen arkamızdan gel."
Tamam anlamında kafamı salladım. Yavaş ve sessiz adımlarla ilerledik. En son kapıya 60 metre kadar uzak bir yerde siper aldık.
"Atış!"
Keskin nişancı tüfeği olan adam kapıdaki korumalardan birini indirdi. Gözlerimin önünde adam öldürülmesi hiç hoşuma gitmemişti. Üstelik biz öldürüyorduk.
Bir anda evde sirenler ötmeye başladı
"Acil durum evi koruyun acil durum evi koruyun" sesleri yükseliyordu.
Bir anda üstümüze doğru taramalı silahla ateş açtılar.
Karanlığın içinde ölümle burun buruna bekliyorduk. Büyük 4 katlı villadaki bir çocuğu kaçırmaya çalışıyorduk. Rahatsız edici silah sesleri kulağımda çınlıyordu.
"Düşündüğümüz gibi kolay olmayacak. Adamlar çok kişi ve yerimiz deşifre oldu."
Zor durumda kalmıştık. Ben hemen işi bitireceğimizi tahmin ediyordum. Evdeki hesap çarşıya vurmamıştı. Yüksek ihtimal güçlerimi kullanmak zorunda kalacaktım. Duvardan hafifçe kafamı çıkararak baktığımda kafamın kenarından bir memri geçti.
"Naptığını sanıyorsun sen! Ölüyordun az kalsın."
"El bombamız var mı? Eğer varsa o bombayı adamların tam yanına gönderebilirim."
Bu gerçekten dahice bir fikirdi.
"Var ama çok dikkatli olman lazım bomba şakaya gelmez. Yapamazsan direk uzağa elinle fırlat."
Bir adam tedirgin olarak elime bir bomba verdi. Bombaya dikkatlice bakarak havaya kaldırdım. Pinini çekmek için elimi uzattığımda elim ciddi anlamda titriyordu.
"Dişinle çek."
Hızlıca bombanın pinini çekip iyice yükseğe kaldırdım. Son anda tam adamların yanında kontrolü bırakıp düşmesini sağladım.
"Yere yatın."
Hafifçe yere yatıp bombanın patlayacağı birkaç saniye bekledim.
Ve GÜM diye patladı.
"Aferin Ozan."
Heyecandan ellerim titriyordu.
"Bombaya ölen veya yaralanan olmuş mudur?"
"Adamın tam yanına attın tabiki olmuştur."
Başka bir bölgeden yine ateş açtılar. Bizim adamlarda arada bir çıkarak karşılık veriyorlardı. Adamların yerini tam olarak anlamaya çalıştım.
"Bir bomba daha verin!"
Birisi zulanın olduğu çantayı önüme koydu. İçinden bir el bombası alıp hiç düşünmeden pinini çektim. Bombayı hızlıca havaya kaldırıp. Elimle yaptığım hareketle ileri itip. Tam adamların olduğu yere geldiğinde, kontrolü bırakıp düşürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
👓ARAYIŞ👓
FantasyBir gün Ozan ve Ardıç yolları kesişir. Bunların yollarının kesişmesi kesinlikle bir tesadüf değildir. İkisinin büyük bir ortak noktası vardır: Özel güçler.