4

86 36 18
                                    

Ozan'ın aşırı sinirlendiği her halinden belli oluyordu.

Ozan, "Sizi ayağınızı denk alın o*rospu çocukları!"

Hızlı hızlı arabaya doğru yürümeye başladı. Ben de arkasından yürüyordum.
Ozan' ı ilk defa sinirli bir şekilde görüyordum.

"Ozan biraz sakin olur musun lütfen!"

"Ardıç lütfen bana sakin olmamı söyleme!"

Arabaya bindik. Tabancayı torpidoya koydum. Ozan arabayı hızlıca kaldırıp sürmeye başladı. Ana yola çıktığımızda 150yle gidiyordu. Bir anda yavaşlamaya başladı ve sağa çekip arabayı durdurdu.
Derin bir nefes alarak bana doğru döndü.

"Özür dilerim."

"Neyden"

"Bağırıp çağırdığım için."

"Önemli değil."

Şehire girdiğimizde Ozan'ın evinin yakınlarında biraz uzağımızda dur hareketi yapan bir kadın gördüm.
Ozan gözlerini kısarak baktı. Kadının yanında durup, camı açtı.

"Melahat teyze gecenin bu saatinde burada tek başına n'apıyorsun ?

"Başınızın belada olduğunu hissettim. Tabii o dünkü boklardan başınız ne kadar belaya girer orası meçhul."

Şaşkınlık içerisindeydim. Melahat teyze başımızın belada olduğunu kimin bize saldırdığını nereden biliyordu?

"Ardıç bir süre senin yanında kalsın. Başı belaya girerse kendini koruyamaz."

"İyi de ailem şu an uyanır ve benim olmadığımı görürse çıldırabilir. Nasıl Ozan'ın yanında kalacağım? "

"Tamam yarın ben hallederim şimdi evine git. Dikkat et."

Allah'a şükür annemgil uyanmadan tekrar odama girmiştim. Yaşadığım şeylerin şoku içerisindeydim. Bir rüya olabilirdi. Ama değildi...
Bu saatten sonra asla uyuyamazdım.
Sessiz odada bazı şeyleri sorgulamaya başladım. Benim bir gücüm vardı ama bu gücü hak etmiyordum. Ben Ozan gibi değildim. Tamam belki daha 14 yaşındayım ama yine de Ozan gibi olamazdım. Henüz, sarhoş bir adamdan bile kendimi kurtaramamıştım. Hava biraz aydınlanmıştı. Ozan'ın zihnine girmeye çalıştım ve hemen girdim. O da uyumuyordu. Onla konuşmaya çalıştım.

"Ozan nasılsın?"

Cevap vermesiyle şoka girdim.

"İyiyim sen nasılsın?"

"Bana nasıl cevap verebiliyorsun? Yoksa sende benim aklımdan geçenleri görüyor musun?"

"Hayır sadece söylediklerine cevap verebiliyorum."

Ozan'la telepati kurabiliyorduk.

"Yarın yanına geleceğim için mutsuz musun?"

"Neden mutsuz olayım ki ?"

"Hiç uykum yok o kadar olaydan sonra."

"Tek başıma olmakta beni çok yoruyor. Sıradan değiliz ama aşırı sıradan bir hayatım var. Hiçbir amacım olmadan her gün aynı saçma hayatı yaşıyorum. Uyan, telefona bak, film izle, kitap oku, yemek ye, tekrar uyu öbür gün yine aynı. Okul iş hiçbir şey olmadan tek başına yaşamak çoğu insana cazip gelir ama aslında insanı depresyona sokuyor bir süre sonra. Şimdi de başımıza türlü belalar gelecek bunu hissedebiliyorum."

Ozan'ın moralinin bozuk olduğunu hissetmek zor değildi. Güneş ışıklarının hafif girdiği odada gözlerim kısalmaya başlamıştı. Kafamda öten Ozan'ın sesiyle irkildim.

👓ARAYIŞ👓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin