3

32 9 3
                                    

Elimdeki eşofman ve tişörtlere uzaylı görmüş gibi bakan Ezgiye omuz attım. Verdikleri tepkiler fazla abartıydı. 

"Rüya bak eşofmanları ve tişörtleri anladım. Hatta penye şortları bile kabullendim de " Elimden çektiği basket şortunu havada salladı. "Bunu anlayamıyorum." Gülümseyerek ona baktım.

"Rahat gözüküyor. Hem yolda bunlardan giyen birkaç kız gördüm. Oldukça güzel duruyordu." Elindeki şortu bana geri verip ellerini kaldırdı. "Buradan alacakların bittiyse diğer mağzaya geçelim." Kafamı salladım. Kasada fiyatlarını ödeyip dışarıda bizi bekleyen Rüzgar ve Emre nin yanına gittim.

"Bitirdiniz mi artık." Arkamdan zıplayarak gelen Ezgi büyük bir kahka attı. "Daha yeni başlıyoruz." Ardından yandaki bir mağzaya beni sürüklemeye başladı. 

***

"Hadi ama Rüya! Bunu kesinlikle denemelisin. Elbise senin için yapıldığını resmen haykırıyor." Kararsızca elinde salladığı kırmızı elbiseye baktım. Sade görünen elbise güzeldi. Ama zaten dolabım elbise kaynarken bir de buna gerek var mıydı ondan emin değildim.

"Ev zaten elbise dolu Ezgi. Gerçekten buna gerek var mı?" Gözlerini belertip bana baktı. "Kesinlikle var." Sırtımdan kabinlere ittirdi. Oflayarak elindeki elbiseyi alıp küçük kabine girdim.

Küçük odada çömelip ellerimle dizlerimi sardım. Bu hareketimle bile sırtım ve bacaklarım duvarlara değmişti. Isınmak için ellerimi bacaklarıma sürtmek hiçbir etki yaratmamıştı. 

"Çıkarın beni." Bağırmaktan kısılmış sesim kendi kulaklarıma bile zor ulaştı. Her geçen saniye daha da bitkin düştüğümü hissedebiliyordum. Kapanmaya başlayan gözlerim dışarıdan gelen bir çığlıkla tekrar açıldı. Korkuyordum. Bu lanet yerden canlı çıkabilecek miydim onu da bilmiyordum. Ne kadar olmuştu buraya geleli? En son 60. günden sonra saymayı bırakmıştım. 

"Evimi özledim." Karanlıkta bir ses buna kahka attı.

"Seni küçük sürtük. Buradan çıkmayı başarsan bile seni kabul edeceklerini mi sanıyorsun gerçekten? Onca şeyden sonra?" 

"Beni anlarlar." 

"Gerçekten buna inanıyor musun? Herkes senden nefret ediyor. Şu anda senden kurtuldukları için ne kadar şanlı olduklarından bahsediyorlardır."

"Hayır onlar beni seviyor?" Bir kahka daha yankılandı?

"Sevgi ha? Senin gibi bir kızı kim sevebilir söylesene? Her daim onları yıkıp geçen sen olmadın mı? Onlar sadece küçük prensesimizin uşaklarıydılar hepsi bu. Artık serbest kaldıkları için ne kadar mutlulardır kim bilir?"

"Böyle olmasını ben istemedim. Ben hiç bir zaman öyle bir insan olmak istemedim."

"Şimdi de suçu başkalarına mı atmaya çalışıyorsun? Kızım sen bu dünyadaki belkide en çok sevilmeyi hak etmeyen kişisin. Hala ne evi ne sevgisinden bahsediyorsun? Kimse kaybolduğunu fark etmedi bile. Kimse seni aramıyor." Ellerimle kulaklarımı kapattım.

"Yanılıyorsun."

"Buradaki herkes asla aranmayacak kişilerden seçilmedi mi? Kendini hala ne sanıyorsun?" ellerimi kulaklarıma daha çok bastırdım. 

"Çıkarın beni buradan. Çıkarın." Çığlıklarıma cevap olarak sadece başka çığlıklar geldi. Tamamen tek başımaydım.

"Rüya kendine gel. Rüya aç gözlerini. Kendine gelmiyor."

"Emre sen onu kucağına al. Ben Kuzey e ulaşmaya çalışacağım. Bir an önce buradan çıkmalıyız." Çığlıklar kaybolurken tanıdık sesler rahatlamamı sağlamıştı. Güvendeydim. 

Kızıl SilahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin