geçen bölüme gelen yorumlarınız öyle güzeldi ki<3🥺😓🤕 açık konuşmam gerekirse bölümü berbat yazdım, bu yüzden utanarak da olsa bu bölümde de öyle bir sürü yorum istiyorum çünkü kötü de olsa romantik bir GEÇİŞ bir bölümüylr geldimm<3<3<3
ve arkadaşlar, nlu'ı okuduğunu geçen bölüm fark ettiğim bir sürü okurum oldu, cidden tebrik ediyorum sizi, nasıl böyle sessiz sedasız okudunuz ya fici şok oldum o kadar kişiyi görünce OQHSOWJWOWJWOW mit bir, siz iki cidden👍🏻
BÖLÜM ŞARKISI(medyada):
neşet ertaş-doyulur mu?***
"Patatesleri soymaya başlıyorum." diye sol tarafımda kalan, mısırları pizzaların üzerine elini korkak alıştırmadan döken Taehyung'u bilgilendirdiğimde işine odaklı olduğu için aynı benim gibi gereksiz bir şekilde fazlasıyla ciddi olan Taehyung, "Pekâlâ." diyerek beni onayladı ve ben de aldığım onaylamayla birlikte avcumdaki, kabuğundaki pütürleri çamur parçacıklarından oluşan patatesleri soymaya başladım.
Evet, gerçekten de yemek yapıyorduk ve bu tamamen aniden gelişen bir şeydi, ki birden plan yapmalarımız beni şaşırtmayı bırakmıştı bile çoktan çünkü son iki haftadır bu şekilde gerçekleşmişti tüm randevularımız. Kedi kafede yeniden denemeye karar verdiğimiz gün birbirimizin numaralarını almıştık ve o zaman pek olmasa da kermesten sonra sık sık mesajlaşmaya başlamıştık, öyle ki bu bir rutin oluvermişti bir anda bizim için. Gün içinde sürekli mesajlaştık ve hep öylesine konulardandı birbirimize attığımız mesajlar. Her ne kadar mesajlarımız; günaydın, iyi geceler, nasılsın, neler yapıyorsun, tarzında olsa da bizi tüm gün iletişim halinde tutuyordu ve açıkçası mesajlaşmaktan hiç hazzetmememe rağmen bundan oldukça memnundum, hatta mesajlarıma vereceği cevaplar için çoğu kez telefonun başında beklediğimi de inkâr edemezdim.
Yine bu şekilde konuşurken bir anda Taehyung'un evine davet edilmiştim ve reddetmemiştim, Chaeryoung'la Jisoo'yu böylesine çok özlemişken reddetmem de anlamsız olurdu. İşte, saatlerdir Taehyung'un evinde olmam da bundandı. Şu anda pizza yapmamızın tek nedeniyse kesinlikle Taehyung'un sağlıklı beslenme konusunda çok titiz olmasıydı. Akşam yemeği olarak pizza sipariş etmeyi teklif etmiştim fakat buna şiddetle karşı çıkmıştı, tam da bu yüzden iş başa düşmüştü fakat bundan asla şikayetçi değildim, yemek yapmaktan zevk alıyordum ve Taehyung'un resmen evimle aynı boyutta olan kocaman, beyaz ve siyahtan var olmuş mutfağında yemek yapmaksa bu hobimden aldığım zevki katlayarak artırıyordu.
Kısa sürede patetesleri soymayı bitirdiğimde patateslerin üzerindeki kuru çamur yüzünden kirlenen parmaklarımı suyun altına tutup avuçlarımı ve parmaklarımı kirden arındırdım, hemen sonraysa ellerimi kurulmak için kağıt havluyu almak adına arkamı döndüm fakat beni kağıt havludan önce karşılayan şey sakince mama masasında oturan Chaeryoung'du.
Bakışları, sağ elinin işaret ve orta parmağı kalp şeklindeki, minicik dudaklarının arasında olduğu için masaya odaklıydı, hemen altında tatlı bir gıdı saklayan çenesi, hem elleri, hem de dudaklarıysa aralıklı ağzı yüzünden sırılsıklam olmuş parlıyordu. Çok sevimliydi ve bu sevimliliğinin nedeni yalnızca Taehyung'un ona taktığı ve elini yalamak için eğdiği başı yüzünden sürekli alnına doğru düşen iri, tavşan kulaklarına sahip şapkalı, gri tulumu değildi asla; tatlı bir pembeyi giyinmiş tombul yanakları, tahminimce damaklarındaki kaşıntıyı dindirmek için sürekli elini emmeye çalışması ve bakışlarımız birbirine tutunurken güldüğüm anda en düşük desibelden bir çığlık atıp gülmeye başlaması onu tatlı yapan birçok nedenden birkaçıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nothing like us, taekook
FanfictionKim Taehyung'la, beni terk etmesinden yıllar sonra bir arkadaş buluşmasında yeniden karşılaştığımızda değişen tek şeyin zaman olmadığını çok iyi anlamıştım çünkü saçlarını her hafta başka bir renge boyayan Taehyung'un yumuşak tutamlarına hafif hafif...