Gün, gezegenlerin bir güneş çevresinde dönmelerinden ortaya çıkmış bir kavramdır. Derin uzayda, alevler içindeki yıldızların ışığından ve sıcaklığından uzakta, sonsuz gecenin krallığı hüküm sürer…
"Hala uyumadın mı?"
Wang Yibo,daldığı derin düşüncelerden Zhan'ın sesi ile sıyrıldı. Önünde uzanan, sonsuz gibi görünen uzay boşluğundan çekti gözlerini. Bu arada genç adam yanına gelmişti,her zaman olduğu gibi hemen yanıbaşındaydı.
"Uyuyamadım,"dedi. Sesi yaşadıkları şeyler dolayısı ile yorgun ve bitkindi. Söylediği ile genç adamın iç çektiğini gördü,adamın cama vuran yansımasını seyretti. Bu görüntüyü bir ömür izleyebilirdi,yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu.
"Mew uyumanı ve dinlenmeni söylemişti." Zhan,endişelenmek kendini alamıyordu. Elbette uyumak istememesini anlıyordu. Dünya'nın yörüngesinden çıktıklarından bu yana on saat geçmişti. İlk beş saat,otomatik pilot devredeydi ama son beş saattir uzay boşluğunda sürükleniyorlardu. Henüz, uzay gemisinin kullanımı ile ilgili detaylı bilgiyi kavrayamamışlardı. Ahmet,-Radyoda duydukları sesin sahibi- makina dairesini kontrol etmişti. Bu işlerden biraz anladığını söylemişti,şimdilik uzay gemisinin güç şebekelerinden sorun yoktu. Ama, en kısa zamanda o pilot koltuğuna birinin oturması gerekecekti. Yoksa,uzayda sürüklenmekten başka çareleri yoktu ve Ahmet'in söylediğine göre,bu en sonunda geminin güç şebekelerinin bozulmasını sağlayacaktı.
"Sence peşimizden gelirler mi?" Şu anda,Dünya'dan yüzlerce ışık yılı uzaktalardı. Henüz, peşlerinden gelen başka bir uzay gemisinin izine rastlamamışlardı. Yine de,hala endişeli bir bekleyiş hakimdi her birinde.
"Bilmiyorum,"dedi Zhan. O anda ayağının altında ki zeminin titrediğini hissetti,aynı şeyi yanında ki adamın da hissettiğini yüzüne bakınca anladı.
"Neler oluyor!"
●●●●
Uzay gemisinin köprüsü ya da kontrol merkezi,büyük bir sarsıntı ile tekrar sarsıldı. Ahmet,önünde ki konsollardan olan bitene dair bişeyler anlamaya çalışıyordu. Bir kaç saat önce dinlenmek için odalara çekilen kişiler,şimdi yeniden köprüdeydiler. Ann,uykulu gözleri ile etrafını süzmeye başladı,yüz ifadesinden neler olduğunu anlamaya çalıştığı belli oluyordu.
"Birisi gemiyi çekiyor!" Ahmet,dakikalardır dikkat kesildiği konsoldan nihayet kafasını kaldırmıştı. Kendisine anlamayan bakışlar atıldığını gördüğünde,ellerini iki yana açtı."Bana öyle bakmayın,tek bildiğim şu lanet ekranda buna benzer bir şey yazdığı!"
Ahmet konuşmasını henüz bitirmişti ki,bu kez sağ tarafta bulunan panellerden birinde ışıklar yanıp sönmeye başlamıştı. Sallanmalardan sonra köprüye gelen Zhan,ne olduğunu anlamak amacı ile o yöne doğru gitti. Burası iletişim paneliydi,sanırım diğer uzay gemileri ile bağlantı kurulması için dizayn edilmişti. Yanıp sönen düğmelerden birine bastı,açıkçası ne yaptığı konusunda ufak bir fikri dahi yoktu. Köprüde,küçük bir tv ekranına benzeyen daha doğrusu onlar buna benzetmişlerdi,artık her ne ise önce belirsiz bir görüntü sonra ise oldukça net bir görüntü belirdi. Eğer o an önünde ki panele tutunuyor olmasa,Zhan düşüp bayılabilirdi. Köprüde bulunan herkes,genç adam ile aynı duyguyu paylaşıyordu. Ekranda bir kedi vardı,evet yanlış duymadınız bir kedi ama kedi gibi olmayan bir kedi.
Ayakta duruyordu ve eğer gözleri Zhan'ı yanıltmıyorsa,ortalama bir insan boyundaydı. Üst tarafında giysi yoktu,alt tarafında ise pantalon türü bir şey vardı. Boynunda ve kulaklarında takılar vardı ve gülümsüyordu. Görünüşü,eğer insansı tavırlarını bir kenara bırakırsak,Sfenks denilen kedi cinsine benziyordu. Biraz sonra, şaşkınlığın daha da büyüğünü yaşadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTA
FanficBir zamanlar mavi bir gezegen vardı. Biz ona Dünya diyorduk,sonra onlar geldi ve herşey değişti. Bu bizim hikayemiz,insan ırkından geriye kalan bir avuç sıradan insanın hikayesi...