GELDİLER

422 29 51
                                    

O gün, dünyada ki her gün gibi bir gündü. En azından şimdilik herkesin bildiği buydu.
Bir yerlerde savaşta insanlar ölüyordu,başka bir yerde açlıktan çocuklar. Siyasetçiler her zaman ki gibi palavralar sallıyor,zenginler fakirlerin iliğini kurutuyordu.

Geri kalan herkes de sessizce bu düzene ayak uyduruyordu. Kısaca el birliği ile Dünya'yı yaşanmaz bir hale getiriyorduk.

İki yakın arkadaş olan Ann ve Rose isimli genç kızlar,uzun zamandır planladıkları tatile nihayet çıkmışlardı. İki yıl önce,Ann'ın dizi eleştireleri yaptığı bloğunda tanışmışlardı.Konuştukça,bir çok ortak noktaları olduğunu keşfetmişlerdi.Bu sohbetler,aralarında sağlam bir dostluk oluşmasına neden olmuştu.En nihayetinde ise,Tayland'a karşı duydukları ilgi onları bu küçük tatil köyüne getirmişti.

Phuket adasında,Dahlia isimli bir tatil köyüne yerleşmişlerdi. Biraz bütçelerini aşan bir yer olsada,buna değeceğini düşünmüşlerdi.Eh sonuçta kaç kez Tayland'a geleceklerdi öyle değilmi?

"Kahvaltıyı sahilde yapalım mı?" Genç kız,yüzünü güneşten korumak için kullandığı hasır şapkayı düzeltti. Dün dolanırken, sahilde çok güzel bir yer görmüştü. Küçük bir yerdi ama o kadar şirindi ki,genç kız görür görmez oraya aşık olmuştu.

"Olur," dedi Rose.Sahilde kahvaltı yapma fikri ona da güzel gelmişti. Zaten hava o kadar sıcaktı ki,otele tıkılı kalmak aptallık derecesinde bir şeydi.

Yan yana sahilde ki o küçük mekana ilerlerken,garip bir gürültü duydular. Önce hafif bir sesti duydukları, ama bir kaç saniye içinde kulakları sağır edecek derecede arttı. Ne olduğunu anlayamadılar,tek anlamayan onlarda değildi zaten. İnsanlar merak içinde sahil yoluna dökülmüştü, ama sesin kaynağı görünmüyordu. Sesin desibeli biraz daha arttığında,çevrede bulunan insanlar ellerini kulaklarına götürmek zorunda kaldılar. Zira, neredeyse kulak zarını patlatacak bir seviyeye ulaşmıştı duyulan ses. Kuvvetli bir gök gürültüsünü andırıyordu,ama şüphesiz dünya henüz böyle bir ses duymamıştı.

Ann ve Rose'da, diğer herkes gibi kulaklarını elleri ile kapattılar.Sesin dinmesini beklemeye başladılar,bir taraftan ise etraflarına bakınıyorlardı.Sesin kaynağı hala belirsizdi,ama çok fazla merakta kalmadılar.Bir süre sonra ses azalmaya başladı,güneş sanki birden ışığını kesmiş gibi ortalık karanlığa büründü. İnsanlar korku ve telaş içinde koşuşturmaya başladıklarında, Rose kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Bir çok şeyi görmeyi bekliyordu,ama kesinlikle şu anda tepelerinde duran şeyi görmeyi beklemiyordu.

"Bu da ne?" Diye sorduğunda,Ann'dan olumsuz bir baş sallamasından başka birşey alamamıştı.

Gökyüzünü tümüyle kaplamış gibi görünen nesneye bakılacak olursa,büyük şeyler olacaktı. İyi ya da kötü olduğuna ise,ancak zaman karar verecekti.

●●●●●●●●

Mew Suppasit,pazar gününü evinde tembellik yaparak geçirmeyi sevmezdi. Bu yüzden herkesin dinlendiği gün,gelip exstra çalışmayı tercih ederdi. Bulduğu her fırsatı kendini geliştirmek için kullanan bir adamdı,mükemmeliyetçi kişiliği aksine izin vermezdi.

"Doktor,"genç kız elindeki bir kaç dosyayı masanın üzerine bıraktı. Bunu yaparken genç doktoru süzmekten geri kalmamıştı. Neredeyse üç yıldır bu adamın asistanıydı,sakin bir tipti Doktor Mew Suppasit. Genç kız,onun üç yıldır tek bir gün bile izin kullandığını görmemişti. İzin kullanmadığı yetmezmiş gibi,bir de gece nöbetlerinde uzun zaman geçirirdi.
Genç kız bazı zamanlar da, onun bir robot olabileceği ihtimalini ciddi ciddi düşünüyordu.

VİTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin