İntikam...
Bir insanın uğradığı bir kötülük ya da davranış karşısında sergilediği tavır. Sözlük anlamı bu olsa gerekti.
Kötülük göreceliydi fakat. Tecavüz etmek de bir kötülüktü; bir çocuğun en sevdiği oyuncağı elinden alıp kırmak da. Her ikisini de aynı kefeye koymak doğru muydu?
Doğru olan bir şey varsa o da kötülüğün karşılıksız bırakılmaması gerektiğine dair sarsılmaz inancıydı.
O halde Emir ona kötülük mü yapmıştı ki intikam derdine düşmüştü?
Neye karşı ne sebeple kimi piyon olarak öne sürerek intikam alıyordu?
Ne ara kendi amaçları uğruna birilerini kurban seçecek kadar kalpsiz olmuştu?
Kendini delirtmeye yakın bu sorular önünde birikmişti; herbiri bir adım ileri çıkarak önceliği kendine vermesi için adeta beynini yumrukluyordu.
Naz hepsini bir süre yok sayarak gözlerini kapattı. Bu sefer de gözlerinde o sahne belirmişti.
Kuzey şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Naz aldırmadan koluna girip Emir'in gözünün önünden geçerek sınıfa girmişlerdi. Sınıfta dolaşan uğultu birden yerini sessizliğe bırakmıştı. Başta Leyla olmak üzere tüm gözler bu ikiliyi izlemişti.
Naz aniden durunca Kuzey de ona ayak uydurmuştu. Naz parmak uçlarında hafifçe yükselip Kuzey'in yanağına ufak bir öpücük koyup geri çekileceği sırada sınıfın kapısında onları izleyen bir çift göz takılmıştı bakışlarına.
Emir o kadar dikkatli inceliyordu ki, Naz Kuzey'e çaktırmadan üstünü kontrol etti. Emir'in ardından hocanın da girmesiyle ufak çaplı gösteri sona ermişti.
Diğer teneffüs Kuzey yanına gelince "Lütfen Kuzey şimdi konuşmayalım."demekle yetinmişti sadece.
Çünkü söyleyecek ne bir sözü ne de kabul edilebilecek türden açıklaması vardı.
Kuzey anlayışla başını sallayıp dışarı çıkmıştı.
Ve sınıfta ondan başka biri daha kalmıştı.
Emir.
Başını sırasına koymuş, pencereye doğru bakıyordu.
"Neden yaptın bunu Naz?"
Yüzü hala Naz'a dönük değildi. Sanki Naz'ın yüzünü görmezse bir teneffüs önce yaşananları da yok sayabilecekti.
"Söylesem ne değişecek? Yüzüme bile bakamıyorsun bile!"
Bağırıyordu. Yaz boyunca sustuklarını şimdi dile getirme zamanı gelmişti.
Emir de başını kaldırıp Naz'a döndü.
"Konuşsana! Ne değişecek bizim için? Haa pardon! Bizi sen bitirmiştin. Artık sen var, ben var, biz yok Emir!"
Emir cevap vermek için ağzını açarken
"Sen onunla bununla gönül eğlendirirken ben sadece düşündüm. Sadece düşündüm. Mutlaka geçerli bir sebebi vardır diye avuttum kendimi.Gittiğine,bittiğine inanmadım ben. İnanama..."
Sonlara doğru sesi iyice kısılmıştı.
"Naz ben seni çok sevmiştim."
Naz'a kıyasla oldukça sakin çıkmıştı sesi.
"Yazıktır, günahtır sevmiştim deme bari Emir. Ama artık inanmıyorum sana biliyor musun? Doğru düzgün bir ayrılık konuşması bile yapmadın Emir. Bıraktın gittin beni."
Sesi yerine gelmişti ve öncekinden daha gür çıkıyordu.
"Yemin ederim Naz seni çok sevdim ve hal.."
"Sakın cümleni tamamlamaya kalkışma, inan altında ezilirsin. Şimdi git! Beni yalnız bırak!"
Emir öfkeyle ayağa kalktı. Naz'ın söyledikleri doğruydu. Suya sabuna dokunacak cinsten bir açıklama dahi yapmamıştı.
Sınıfın kapısını açıp dışarı çıkacakken arkasına döndü.
"Naz bu söylediklerine pişman olacaksın. Benim gibi birini bulamayacaksın."
Naz şuh bir kahkaha eşliğinde
"Amaç bu zaten!" diye seslenmişti ardından.
Telefonunun melodisi odanın duvarlarında yankılanırken daldığı sahneden uzaklaştı. Telefonu eline alıp isme baktı.
Ama bu da fazlaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE İZLE
RomanceYıkılmışlık... Terk edilmişlik... Çaresizlik... Hissetmesi bile bir mucizeyken, güneşin doğması mümkün müydü yeniden.. Çevresindekilerin gözünde kendinden emin, ayakları yere basan,sarsılmaz bir mizaca sahip sert kız profili çizmişti. Altında yatan...