Ben asosyal bir şekilde bilgisayarımla mutlu mesut bir an yaşarken annemin karşı koltuktan attığı taş kafama çarptı.
Annem: Hikari kalk çay koy.
Şimdi bu lafta taş nerde diyeceksiniz. Ama siz benim annemi tanımıyorsunuz. Gerçekte söylemek istediği ise şöyle:
"Sabahtan beri o bilgisayarın başındasın. Kaç yaşına geldin hala...? Ömrünü bununla çürüttün. Kalk artık şunun başından. vb..."
Bunları yüzüme söylese kulağımdan girmeyeceğinin bile farkında çünkü kulağımda kulaklık var. (Tamam vurmayın...)
Neyse bende kalktım tabi. Yapacak bir şey yok kadın çay istiyor sonuçta. Bundan sonrası şu şekilde gelişti.
Annem: Çay oldu mu Hikari?
Ben: Yok anne daha su ısınıyor.
Benim için kısa annem için uzun bir an sonra:
Annem : Çay oldu mu Hikari?
Ben: Hayır anne su ısınıyor hala.
Tekrar benim için kısa ve annem için uzun bir an sonra:
Annem: Çay oldu mu Hikari?
Ben hala sabırla: Yok anne su şimdi kaynadı.
Ve tekrar benim için kısa annem için uzun bir an sonra.
Annem: Çay oldu mu Hikari?
Ve sonunda ben: Yok anne daha çay yaprağı topluyorum. Bir iki güne kurusun diye harmana serecem. Bir aya hazır olur.
Ve annemden gelen cevap:
"O kadar uğraşmana gerek yok. Dolapta paket çay var. Onu kullan."
O an yüzümde anlamsız bir ifadeyle düşündüğüm tek şey "ciddi mi yoksa benimle kafa mı buluyor."
Özet: ...anneler işte!!!