SONRASI

67 5 3
                                    

Uzay.

Sonuna asla ulaşamayacağımız derinlik. Siyah, beyaz noktalardan ibaret. Eğer yıllar önce dedikleri gibi, evrende yanlız olsaydık,
uzayı araştırmayı keserdik.

Yeni canlılar bulma isteği, insanların uzaya olan merakını arttırdı.

Tehlikeli olsa bile, bulduğumuz her canlıyı inceledik.

İşte bu LV gezegenlerinden bulduğumuz bu yaratıklar, sadece ilk adımdı.

Dünyaya götürmek için elinden geleni yapabilecek insanların yanında, asla dünyaya götürmek istemeyen insanlarda vardı.

Bende onlardandım. Bu yaratık dünyaya giderse, insanlığın sonunu getirebilirdi.

Evet, hemde sadece tek bir yaratık.

Güçlü olduğundan değil ama, bu yaratık zorla tutulduğu yerden kaçarsa insan öldürüp büyüyecek, en sonunda Kraliçe olup yumurta bırakacaktı. Yüzlerce.

Benimde amacım ona dünya yüzü göstermemekti. Başarmıştımda.

Yaratık artık uzay boşluğunda açlıktan ölecekti...

Mavi bir ışık hissettim. Geçip gitti.

Gözümü açtım.

Önce korkudan derin nefesler alıp verdim. Sonra sakinleşmeye çalıştım.

Simsiyah boşlukta, beyaz noktalara, yıldızlara bakıyordum.

Kafamı çevirmeye çalıştım. Yapamadım.

Torrens çok uzakta gözüküyordu.

Ölecektim. Umutsuzdum. Boşlukta duruyordum. Oksijenim bitmiş, resmen karbondioksit ile nefes almaya çalışıyordum.

Birden arkamdan birşey beni tuttu. İster istemez korktum. Sonuçta uzayda, ne beni tutup çekebilirdi ki?

Biraz daha çekildikten sonra gözlerim kapandı. Karbondioksit, beni uyutuyordu.
Kendimi bıraktım.

Gözlerim kapandığında hala çekildiğimi hissediyordum.

••••

Bulanık bir şekilde gözümü açtım.

-Uyandı!

Biri bağırmıştı.

-Tamam, geliyorum!

Biraz daha gözümü açmaya çalıştım. Ancak herşey bulanık görünüyordu.

Biri bana soru sordu;

-Adın ne? Bize kendinden bahset.

Tanımadığım -ve tam olarak göremediğim- insanlara konuşmaya başladım.

-Adım Ripley. Amanda Ripley. Ne kadar oldu bilmiyorum ama, Sevastopol adlı bir gemiye, annemin ses kaydını bulmak için gittim. Ancak ulaştığım ses kaydı, bana onun nerde olduğunu bulmama yetmedi...

+Bekle, annenin adı Ellen Ripley mi?

Yanımda durduğunu tahmin ettiğim adama tuhaf bir bakış atarak cevap verdim;

-Evet, bu annemin adı. Nereden biliyorsunuz?

Adamın cevabı, kalbimin "küt küt" atmasına yetmişti;

-Annenin uzaya gönderdiği ses kaydını yakaladık. Birkaç hafta önce. Bekle! Sana dinleteceğim. Şu terminalden kaydı bulun.

Bir adam terminal bilgisayarına gidip, hemen ses kaydını buldu. Başımı yastıktan kaldırıp dinlemeye başladım. Ses parazitliydi.

"Bu bir yardım çağrısı.

Bu mesajı kim duyuyorsa, lütfen yardım edin. Gemim LV-167'ye düştü. Gemide tek ben vardım ve hayattayım. Ancak geri dönmemin tek yolu bir yardım gemisi. Lütfen acele edin.
Burada yaratıklar var. Sa... Sanırım Xenomorph'lar. Ancak onun yanında ne olduğunu bilmediğim şeyler var. Ölümcül, başka şeyler! Lütfen! Acil yardım gerekli! Buradaki su ve tuhaf meyvelerle ne kadar dayanırım bilmiyorum.
Adım Ellen Ripley.

Kaydı bitiriyorum."

-Bu annen, değil mi?

+E.. Evet. Bu annem.

İçimi bir korku - mutluluk karışımı birşey basmıştı. Annem iki hafta önce hayattaydı. Hala hayatta olmalıydı.

-Bu arada adım Kaptan Peter. Anneni beraber bulacağız, Amanda! Tamam. Herkes yerlerine! Rotayı LV-167'ye çevirin. Hızlı olun. Biraz Xenomorph kıçı tekmeleme vakti!

______İLK KİTABIN SONU______

Alien: SonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin