Aburcuburlar

20 4 13
                                    


"Hyejin bak emin misin, senin aburcuburlarından bahsediyoruz sonuçta."

"Evet eminim anne. Hatta ağabeyim gelince onları kendi ellerimle vereceğim."

"Kızım, zayıflamak istediğini anlıyorum, arkandayım da ama fazla abartma tamam mı sonra çubuk kraker gibi kalırsın."

Annemin benzetmesiyle ona gülüp fazla abartmayacağımı söyledim. 

"Anne babamı dükkan mı aldırıyorsun daha gelmedi." 

"Ne marketi, senin sevdiğin ramenlerden alacaktı."

Ne!

"Anne ben diyet yapayım diyorum sen babama en sevdiğim ramenlerden aldırıyorsun! Haksızlık bu!"

"Kızım ben ne bileyim senin diyete gireceğini? Hem baban istedi ben aldırmadım yani."

Of baba offf!

Ben içimden sabır dilenirken kapı çaldı. Annem kapıyı açtıktan sonra babamın elinde sadece bir poşet olduğunu gördüm.

"Baba bu zamana kadar anca 1 poşet eşya mı aldın, yok artık. Annem senin yerinde olsa şimdiye kadar 5 poşet almıştı." deyip gülmeye başladım. Babam da bana katılarak güldü.

Annem yine meşhur sözünü söylemişti.

"Evde bir akıllı yok. Ben bunlarla ne yapacağım?"

"Of anne yine başladın ya."

"Kız sus. Şimdi babanın elindeki poşeti mutfak tezgahına koy."

"Tamam anne."

Babamın elinden poşeti aldım.

"Kızım senin en sevdiğin ramenlerden aldım."

"Biliyorum baba..."

"Hyejin diyet yapacağını söyledi." dedi annem.

"Kızım bari şu ramenleri ye öyle yaparsın diyeti."

"Hayır baba, yersem bir daha bırakamam. O yüzden yememem lazım."

"Hyejin aburcuburları Soo Bin'e verecekmiş. Bunları da gördük." dedi annem.

"Hyejin büyük söz bu farkında mısın?"

"Evet baba farkındayım. Artık sağlıklı şeyler yiyeceğim."

"Peki."

Annem, babamın tabağına yemek koydu. Babam da yemeye başladı. 

Ben de babamın yanındaki sandalyeye oturmuştum.

Tabağımı yarım bıraktığım için hala açtım ve şu an karnım gurulduyordu.

Hadi ama, daha az önce yedim.

Babama nedensizce (özlediğim için) bakarken kapı çalmıştı.

Annem kapıyı açtığında ağabeyim olduğunu gördüm. (bu arada salon ile mutfağı ayıran kapı yok. O yüzden görebiliyor.)

Hayret, bugün erken geldi.

Ağabeyim çabucak mutfağa gelip annemi beklemeden tabağa yemeğini koydu. Masaya oturup hızlıca yemeye başladı.

"Ne kadar açım bilemezsiniz." ağzı dolu olduğu için fazla net konuşmuyordu.

"Abi, ağzın doluyken konuşma."

"Kız, napıyon?" Ağabeyim beni yeni görmüş gibi konuşmuştu.

"Ne oldu, beni yeni mi gördün?" demiştim.

"Ben açlıktan önümü göremiyorum, sen neyden bahsediyorsun?"

"Doğru." deyip gülmüştüm.

"Abi sana güzel bir haber vereceğim"

"De bakalım."

"Aburcuburlarımı sana vereceğim."

"Ne?" 

Ağabeyim birkaç saniyelik bir şok yaşadıktan sonra konuşmaya başladı.

"Senin başına taş mı düştü, sen beni bırak hiç kimseye vermezsin."

"Abi diyet yapmayı düşünüyorum. Biliyorum, seviyorum aburcuburlarımı ama şu kilolarımı üstümden atmam lazım." demiştim.

"E aburcuburların nerede?"

"Hemen mi?"

"Tabiki de hemen."

Odama istemeyerek gittim. Çalışma masamın çekmecesine saklamıştım. Poşeti alıp odadan çıktım.

Onları vermeye gönlüm yoktu. Hem de hiç yoktu!

Mutfağa gidip ağabeyimin eline poşeti verdim.

"Vay Hyejin, neler saklamışsın haberim yok."

"Gerizekalı tabi olmayacak, saklıyorum ya." Ağabeyim ona gerizekalı dediğim için göz devirmişti.

Ağabeyim yemeğini bitirince salona geçtik. Annem televizyonu açınca babamın yanına geçip kafamı omzuna koydum. Kısa süre de olsa onla vakit geçirmek istiyorum.

Ağabeyim benim oturduğum koltuğun karşısına oturdu ve gözümün içine bakarak poşeti açtı. İçinden bir çikolata çıkardı ve çikolatanın ambalajını açıp yemeye başladı.

"Mmm. Çok lezzetliymiş." deyip hala gözümün içine bakıyordu.

Abi Tanrı belanı versin!

Şu an nasıl canım çekiyor kimse bilemez.

Ben de daha fazla dayanamayıp hızlıca karşısına geçtim.

"Mutfak tezgahının üstünde ramenler var, onları da ye." diye sinirle bağırdım ve odama doğru yol aldım.

Zıkkım ye!

Odama geçip sinirle üstüme pijamalarımı giydim ve yatağıma yattım.

Karnım aç ve guruldadığı için zar zor uyuyabilmiştim.

MARIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin