Frédéric Chopin - Final

34 2 0
                                    


  George Sand'den sonra dahi Chopin, Solange ve kocası Clésinger'e yardım eli uzatmaya devam etti. Kimi kez maddi, kimi kez manevi olarak onlara yardımcı oldu. Zaman içinde Clésinger hakkında ettiği şüphelerin yersiz olduğunu anladı, o gayet iyi birisiydi ve para için Solange ile evlenmemişti. Genç çift besteci ölene değin ona her zaman minnetlerini sundular. Franz Liszt, Chopin'in hayatını anlattığı biyografisinde şöyle yazar: "Chopin sık sık, neredeyse isteyerek acı, tatlı ya da suçlamaksızın Sand hakkında konuşuyordu. Adını her andığında, geçmiş günlerin hatıralarına dalıp gidiyor, gözleri doluyordu. (...) Beraberinde her zaman riskli heyecanlar getiren anılarından dostlarının pek çok oyunlarına rağmen, sanki bir zamanlar kendisine hayat veren duyguları yok etmek istercesine onlara dönmeyi istiyordu." 1847 yılı onun için berbat geçmişti. Ayrılıktan başka yakın çevresinden de kötü haberler geliyordu ancak Kasım 1847 de Almanya'dan aldığı haber onu derinden etkilemişti. 4 Kasım 1847 de alman besteci ve erken romantik dönemin en büyük isimlerinden Felix Mendelssohn (36) ölmüştü (Kız kardeşi Fanny Mendelssohn un mayıs ayındaki ölümü onu çok üzmüştü ve bir beyin kanaması sonrası 5 ay arayla öldüler). 

  1848 yılının başlarında arkadaşları Chopin'i bir kez daha halk önünde çalması için zorla da olsa ikna etmişti. 16 Şubat günü Chopin, önceki seferlerde olduğu gibi Pleyel salonunda Mozart'ın G major piano triosunu (KV 564) ve Chopin in Op.65 viyolonsel sonatından bölümler çalınmıştı. 

  1848 yılı Avrupa için çok parlak bir sene değildi. Uzun zamandır ayak sesleri duyulan devrim artık kapıya dayanmıştı 24 şubat günü 2. Cumhuriyet ilan edilmişti. 4 Mart günü Chopin için ilginç bir güç olmuştu. Bir ziyaret çıkışı kapıda George Sand ile karşılaşmıştı bir süre konuşup onu selamlamış ve kapıcıya işaret ederek sokağa çıkmıştı. Bu, son karşılaşmaları olmuştu.

  Paris'teki durum bestecinin yaşamını olumsuz etkileyince yardımına öğrencisi Jane Stirling koşmuştu ve uzun uğraşlar sonrası onu İngiltere ye götürmeye ikna edebilmişti. 21 Nisan 1848 günü Londra ya varmışlardı. Polonya Dostları Edebiyat Derneği sayesinde Paris'teki Pleyel marka piyanosu da gelmişti (Chopin'in en sevdiği marka pleyel idi). Ülkede kalabilme şartı burada elde ettiği başarıyla belli olacağı için Stirling bazı konserler için insanlarla anlaşmaya çalışıyordu. Mayıs ayı Londra Filormoni Derneği Chopin'in concertolarından birini seslendirmek üzere bir teklifte bulunmuştu ancak Chopin'e göre orkestra berbat haldeydi ve şunları yazıyordu: "Yalnızca tek bir prova oluyor, o da seyircinin önünde."

  Londra'ya geldiğinden beri saray yasta olduğu için 15 Mayıs tarihine kadar kraliyet ailesi ile görüşememişti. 15 Mayıs günü bir davete katılıp orada diğer müzisyenler ile birlikte eserlerini yorumladı ve gece boyunca birkaç kere Kraliçe Victoria ile konuşma şansı buldu. Ancak kraliçe konuştuğu kişinin kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ve yazdığı mektubunda: "Akşam çok hoş bir konser vardı, Mario, Leblanche ve Tamburini güzel şarkılar söyledi; piyanistler de iyi çaldılar." 23 Haziran ve 7 Temmuz'da verilen iki konser sonucu gazeteler övgü dolu sözler söylüyordu. Yaz ortalarında Londra sanat yaşamı durmuştu ve bu sebepten ötürü Jane Stirling, Chopin'i İskoçya ya götürdü. Burada  sakin bir dönem geçirip dinlenmeyi ve beste yapmaya ağırlık vermeyi planlasa da Stirling'in Chopin'in sağlığını dikkate almayacak şekilde konser ayarlamaya çalışması buna engel olacaktı. 28 Ağustos'ta Manchester'da getirisi yüksek bir konser olma ihtimalini Chopin geri çeviremedi ve 8 saatlik tren yolculuğu sırasında perişhan oldu. Konserde Friedrich Kalkbrenner'ın öğrencisi George Alexander Osborne'a göre Chopin o konserinde öncekilere kıyasla daha "Silik" bir tarzda çalmıştı. Chopin yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Şato çok hoş ve lüks ve herkes benimle ilgilenmek için çaba harcıyor, dışarıda hava kötü ve ben kendimi de kötü ve çaresiz hissediyorum. Nefes alamıyorum, çalışamıyorum, yalnızım, yalnızım, yalnızım etrafımda insanlar olmasına rağmen yalnızım. Keyfim yerinde olsa sana Mary Stuart'ın on üçüncü kuzini olan İskoç hanımı anlatırdım. Burada büyük ailelerin kuzen ve akrabalarından geçilmiyor, pek çoğunun adı Avrupa'da hiç duyulmamış. Konuşmalar daima soyağacıyla başlıyor tıpkı İncil'deki gibi. O onun babasıydı, öteki onun babasıydı, diğeri başkasının babasıydı vs. iki sayfa sonra anca İsa'ya gelebiliyorsun."

Klasik MüzikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin