Selam. ^^ Nasılsınız?
Bu kitaba olan ilginizi görüyorum ve bu beni mutlu ediyor. Fakat yorumlar çok azaldı. Oy vererek paragraf arası yorum yaparsanız sıralamalarda yükselebiliriz. Bir de kitap fantastik olduğu için beni yazarken biraz daha fazla zorluyor. Eğer gözümden kaçan hatalar varsa bunu ağır bir dil yerine saygı çerçevesinde söyleyerek beni uyarırsanız hatamı düzeltirim.
İyi okumalar dilerim.
Seviliyorsunuz. ♡
"Hey! Uyanın! Size diyorum! Uyansanıza!"Önce boğuk bir ses doldurdu kulaklarımı. Bağırış olduğu belliydi lâkin uykuya teslim olan bedenimi geri getirmeye yetmedi bu gür ses. Hemen ardından omzumun sertçe dürtülmesiyle irkilerek uyandım, korkuyla uyandığım için de arkaya doğru sıçramıştım refleksle.
Neler olduğunu anlamak için gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez. Yanımdaki Taehyung yüzünü sıvazlarken deli gibi herkesi uyandırmaya çalışan Sunoo ile birlikte nedenini bilmediğim ve sınıfa karabasan gibi sinen bir duman görüş açıma girdi.
"Ne oluyor lan?!" diye sordu Niragi daldığı derin uykusunu Sunoo böldüğü için. "Ne bağırıp duruyorsun?!"
"Bu duman ne?"
"Yangın mı çıktı? Ölecek miyiz?"
"Kapana kısıldık. Resmen yanarak öleceğiz!"
"Lütfen yardım edin!"
Sunoo sayesinde uyanan herkes yavaş yavaş bizleri kaplayan dumanı fark etmişti. Konuşmalar artarken bakışlarımı sağıma, bodrum katının dışarıyı zar zor gören küçücük pencerelerine çevirdim. Hâlâ geceydi ve ben deli gibi üşüyordum. Alt kattaki tuvalette olanlardan sonra Niragi'yi takip etmiştik, o sınıfa geldiği için biz de sınıfta durmaya karar vermiştik. Ancak yorgun düşen bedenler ayakta, kırmızı kesilen gözler de daha fazla açık duramadığı için sınıfta ya sıralara ya da yere kıvrılarak uyuya kalmıştık.
Sunoo aheste aheste ayaklanan bizlerin karşısında durup koridoru işaret etti telaşla. "Kızlar tuvaletinden geliyor bu duman!" dedi ne yapacağını bilemez şekilde. "Sanırım yangın çıktı!"
"Bir dakika..." O an duyduğum tanıdık sesle sırasında uyuya kalan, üzerini hırkayla örtüp üşümesini engellemeye çalışan ve bizler gibi Sunoo'nun sesine uyanan Rose endişeyle ayağa fırladı, hırkasını yere attı. "Jisoo!" dedi şokla. "Jisoo yok!"
"Ne?!" diye bağırmak zorunda kaldım anlık olarak. Sırtımı verdiğim duvardan güç alarak Taehyung'un yanından ayağa kalktım ve karanlıkta Jisoo'nun ufak yüzünü aramaya başladım. "Nasıl Jisoo yok?"
"Tuvalette... "diye mırıldandı Seokjin ellerini saçlarına atıp sertçe çekiştirirken. "T-Tuvalette olmasın?"
Gözlerim fal taşı gibi açıldı, boğazım düğümlendi, yutkunamadım. Gerçekle yüzleşen Seokjin bir saniye bile beklemedi ve kendini koridora atıp koşarak kızlar tuvaletinin yolunu tuttu. Onun arkasından sırayla Jungkook ve ben, bizim arkamızdan da diğerleri gelmeye başlamıştı. Karanlık, uzun ve dar koridorun sonunda yer alan florasan bağımsızlığını ilan ederek sonunda patlamıştı fakat yine de kızlar tuvaletinden gelen ateşin ışığı bu yeri aydınlatmaya yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı, taennie
FanfictionKırmızı, zorbalık yapan öğrencileri öldüren bir seri katildi.